İyi okumalar 😘😍
***
35.BÖLÜM
Yavuz sinirle mutfağın kapısının önüne geldi. Aslında buraya gelirken hiç bir şey düşünecek halde değildi. Siniri resmen beynini bloke etmişti. Oysa buraya gelmesi bile hataydı. Zümrüt kimsenin onları bilmesini istemiyordu çünkü. Aslında kendi de bu düşüncedeydi. Ortada netleşen bir şey yoktu çünkü.
Evet ortada bir şey yok derken, en azından kıskançlıktan kuduracak kadar bir şey olduğunu göz ardı edelim biz. Yani Turan denen herif -Evet eskiden arkadaş olabilirlerdi. Adı üstünde işte eskiden.- Zümrüt'ü hala arıyormuş ama Zümrüt bunu söylememiş. Neden önemli bir şey değilmiş. Oldu. Bir de azıcık! Sitem edince de telefonu suratına kapatıyor. Oh ne ala memleket! Tabi ki sinirlenmişti. Herkes sinirlenirdi. Pardon ama bu hikayede seven taraf o değil miydi? Peki roller hangi ara değişmişti. Gerçekten hala seven tek taraf o muydu? Buna verecek bir cevabı yoktu. Varsa da cevap vermek istemiyordu. Henüz...
Herkes şaşkınlıkla Yavuz'a bakarken Zümrüt dudağını ısırıyordu. O gece, Ankara'dan ayrılmadan bir gece öncesi, olanlardan kimseye bahsetmemişti tabi ki. Asla öyle bir hata yapmazdı. Yoksa Mustafa'yla sevgili olduğunu ilk öğrendiğinde Gazel'e yaptıklarının intikamını Gazel'in misliyle alacağını biliyordu. Ya da Yeliz'le sürekli Bulut hakkında dalga geçmesi. Yo yo, asla kaldıramazdı bunları. Şimdi hatırlamıyordu ama Yasemin'le de dalga geçmiş olmalıydı.
Niye bu kadar panik yaptıysa... Sanki Yavuz'la sevgililerdi de! Ama şimdi bu hiç iyi olmamıştı. Herkesin içinde olacak şey değildi bu. Yavuz'a da ne olduysa artık alt tarafı şarjı bitmişti. O kadar sene sesine hasret kalmışken gerçekten telefonu suratına kapatacağını nasıl düşünebilmişti. Deli.
Yavuz içeride gördüğü manzarayla mıh gibi olduğu yere çakıldı. Tabi ya! Kimse bilmiyordu.
İlk şoku atlattıktan sonra detaylara indi ve o zaman radarına Yiğit ve Melek takıldı. Neyse ki ilk şokun üstüne bu o kadar şiddetli bir şaşkınlık olmamıştı.
"Yiğit! Melek!" dedi kaşlarını kaldırarak. Melek el sallarken Yiğit de "Yavuz!" diyerek karşılık verdi.
"Hoş geldiniz." Dedi sonra ne diyeceğini bilemeyerek.
"Hoş bulduk da, bu ne şiddet bu celal oğlum?" diye sordu imayla. Kime bağırdığını tam olarak bilemeseler de Zümrüt'ün kızaran yüzünden dolayı tahmin etmek de pek zor değildi.
"Ben şey-"
"Sen ne?"
"Bulut!" dedi heyecanla. "Bulut'u arıyordum."
"Bulut demek" dedi Melek Zümrüt'ün kızaran yüzüne bakarak. "Bulut kimle görüşmüş ki seni bu kadar sinirlendirdi Yavuz. Ya da telefonu suratına kapatması niye bu kadar dokundu. Hii" dedi ardından sahte bir hayretle "Siz yoksa beraber takıla takıla... Devamını getiremeyeceğim." Melek'in bu söylediğine Yavuz hariç herkes gülmüştü. Yavuz Zümrüt'e baktığında Zümrüt gülüşünü silip gözlerini kaçırdı.
"Melek! Sen bu Yiğit'le kala kala ona benzemişsin. Yapma etme. Buradayken hiç öyle huyların yoktu senin." Dedi bir zamanlar adını duyduğunda bile titrediği Melek'e. Şimdi görünüşe göre işler gerçekten değişmişti.
"Lan ben ne dedim şimdi?" dedi Yiğit isyan ederek. "Ağzımı bile açmadım. Tamamen Melek'in kişisel yorumuydu."
Melek Yiğit'e gözlerini devirip, Yiğit'ten bakışlarını çekmeden Yavuz'a cevap verdi. "Kesinlikle Yiğit haklı, dünyanın hiç bir yerinde hiç kimse kendinden düşük olana benzemeye çalışmaz. Kazara benzer o başka. Yani bazıları benim yorumlarımı beğenmiyorsa daha iyisini yapsın da görelim." Deyip Yavuz'a baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
General FictionOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...