Herkese merhaba.
Dün bölüm gelmedi çünkü çoook meşguldüm. Ama üzülmeyin bu bölüm 2 bölüm uzunluğunda. Hatta bazı bölümlere göre üç😂 neyse zaten stoğum azdı ve pazara kadar bir gün bölüm gelmeyecekti. Dün gelmedi. Şu kpss belası bir türlü bitmedi. Skandal üstüne skandal olduğundan biz de ne yapacağımızı şaşırdık.
Neyse sizi sıkmayayım. Buyurun bölüme😘 İyi okumalar ve🌟👈🏻⌨🖱👐🏻👌🏻👍🏻👋🏻
İg: busras.typwriter
Twitter: cherrange1***
36.BÖLÜM
Güldü Yiğit. Gerçekten harika biriyle evliydi. "İşte sonradan anladım ne kadar doğru bir karar verdiğimi."
Melek yeni bir lafa hazırlandığı için ne söylediğini pek kavrayamamıştı Yiğit'in. Bu yüzden hemen karşı atak yaptı. "Evlenmeseydin. Sen direttin evlenelim diye." Sonra jetonun düşme sesiyle gözlerini kıstı ve olabildiğince sakince sordu.
"ne dedin sen?"
Melek duyduklarından emin gibiydi sanki. Yani çok da emin değildi. Ne demişti o? 'Doğru bir karar' Ne demek istemişti peki? İşte bu kısımda soru işaretinden öteye geçemiyordu.
"Yiğit! Ne dedin dedim." Ciddiydi. Nasıl ciddi olmazdı? Şu an kalbi ağzından fırlayacaktı. Şu an için tek dileği Yiğit'in de ciddi olmasıydı. Gerçi ağzını açmaması ciddi olduğunu göstermez miydi acaba?
"Dedim ki; Sonradan anladım, ne kadar doğru bir karar verdiğimi." Evet Melek doğru duymuştu. Peki Yiğit ne demek istemişti?
"O ne demek?" diye sordu. Çünkü Yiğit konuşmama yemini etmiş gibi duruyordu.
Yiğit ise sanki cesaretini toplamıştı, itiraf edecekti artık. Sanki yani.
"Açık bir cümle kurdum Melek. Bunu anlayacak kadar akıllı bir kızsın."
"Yok, cümle zaten açık. Ben seni anlamıyorum."
"İnan ben de seni anlamıyorum. Ama bazen" dedi gülerken. Evet ciddi ortam dağılmıştı.
"Açıklamayacaksın yani?" diyerek tekrardan konuya giriş yaptı Melek ama Yiğit için çok geçti artık. Çünkü cesaretini kaybetmişti.
"Açık bir cümle kurdum zaten."
"Öyle olsun. Alırım intikamımı ama." Dedi belki tehdit edince gözü korkardı ha? Omuz silkti Yiğit, sabahtandır yaptıklarına saysındı. Onlar birbirine ölümcül bakışlar atarken kapı tıklatılmıştı.
"Gel!" diye seslendi ikisi de aynı anda ve birbirlerine tekrar odaklandılar. Gözleri biraz daha kısılmıştı. Yiğit her ne kadar ciddi durmaya gayret etse de Melek'in burnunu ısırmasına azıcık kalmıştı.
"Hadi yemeğe gelin. Herkes sofrada." Dedi Yasemin kuzenlerinin haline bakıp gülerek. Yasemin ve Yeliz onlardan daha az kavga ediyordu.
"Bizimkiler de mi burada?" diye sordu Melek, gözlerini Yiğit'tin gözlerinden çekip Yasemin'e bakarak.
"Evet ama Gazel, Zümrüt ve Meral yok. Tabi abim de yok. Bulut fabrikadan döndü onlar beraber yiyecek." Diye açıkladı. "Anladım."
"Hadi o zaman çabuk olun." Deyip çıktı kapıdan. Melek Valizindeki son bir kaç parçayı da aldı ve dolaba koydu. Yiğit valizinin küçük olmasına karşın Melek'le ilgilendiği için daha boşaltamamıştı.
"Sen in ben senin çantanı boşaltıp gelirim." Dedi Yiğit'e. Sonuç olarak anne kuzusu bir erkekti. Ne anlardı kıyafet yerleştirmekten.
Yiğit "Teşekkürler ama gerek yok. Sen in yemeğe. Zaten yavaş yiyorsun. Ben sana yetişirim." Diyerek cevap verdi. Bu sırada da çantasındaki kıyafetlerin bir kısmını çıkararak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
Fiction généraleOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...