*29*

3K 191 21
                                    

İyi okumalar.(çaktırmayın yine bölüm atmayı unuttum dhdjdnfm)

İG: busras.typwriter
TWİTTER: cherrange1

Ve tabi... Pamuk eller yıldıza minnoşlar😂😘

***

29.BÖLÜM

Aradan geçen koskocaman bir buçuk saat dans müziği fonunda gergin geçmişti Melek için. Aslında diğerleri için de. Melek her ne kadar boş vermişlik imajı çizse de içinde oluşan boşlukla uzaktan yakından alakası yoktu. Gergindi, gittikçe de gerildi. Gerildikçe de yedi. Konuşmak, sohbete dahil olmak istemiyordu. Bu yüzden sürekli ağzını doldurdu. O her ne kadar durumu çaktırmamaya çalışsa da apaçık ortadaydı.

Melek de bunun farkındaydı. Rezil olmuştu. Az önce Yiğit'e karşı hisleri olduğunu kabul mu etmişti? Hah halt etmiş, şu an Yiğit'in kızgın yağlarda kızarmasını istiyordu. Melek'in eğer çok ufacık duyguları oluşmuşsa bile bir saat önce toz olup uçmuşlardı. Güzel miydi bilemiyordu ama Yiğit duygularının katiliydi.

İyi keyfi bilirdi, zaten Melek de ona meraklı değildi hatta bugünden sonra mümkün değildi, öyle bir şeyin olması. Yani duyguymuş falan, öldüler diyorum. Yiğit katletti.

Elindeki içindeki aromaların tam olarak ne olduğunu bilmediği kokteylin son yudumunu içip yenisini almak için ayağı kalktı.

"Bu da bitti. Ben geliyorum şimdi." Deyip eteğini düzeltti.

"Çok aşırıya kaçmadın mı? Midene dokunmasın?" dedi Melis. Üstüne gitmek istemiyordu çünkü neden böyle davrandığını çok iyi anlıyordu.

"Bir şey olmaz korkma, hafifler zaten." Diyen Melek'in aslında yavaştan midesindeki yanma baş gösteriyordu.

İçeceklerin oraya kadar dans edenlere çarpmamak için çabalayarak yürüdü. Bu defa içecekleri görünce midesi bir anda kalktı. Oradaki taburelerden birine oturdu ve bekledi. Aklına Yiğit'in şu an ne yapıyor olabileceği gelince midesi tekrar bulandı. Bir su alıp masaya döndü. Eski yerine otururken üstündeki bakışları yok saydı.

"İyi misin? Rengin atmış." Dedi Asil bir abi edasında. Melek ise gülümseyip "Oldukça iyiyim." Dedi.

Eve gitmek için Yiğit'in gelmesi gerekiyordu. Yani eğer o halde aklına gelirse tabi. Eğer lanet fobisi olmasaydı şimdiye çoktan gitmişti eve ama elini kolunu bağlayan bir gerçek vardı o da evde tek başına duramayacağıydı.

Yaklaşık 10 dakika geçmişti ve Melek ağzına hiç bir şey koymamıştı. Çünkü boğazına kadar dolmuştu artık.

Her dakika başı kapıya bakan gözlerini oymak istese de sadece gözlerine uyuyordu ve durmadan kapıya bakıyordu. En sonunda kadraja beklenen görüntü girmişti. O an Melek, sanki midesine tekme yemiş gibi oldu. Dağılan saçı başı, kravatının gevşekliği gömleğinin üsten açık bir kaç düğmesi ve dudaklarına yansıyan çapkın gülümseme, yapmıştı gerçekten de o iğrenç şeyi yapmıştı. Melek bu görüntüye kadar işin ciddiyetinin farkında değildi ama şu an anlıyordu ki asla ama asla kabul edebileceği bir durum değildi bu. Midesinden yükselen acımsı tadı bastırmak adına yutkundu.

Her şey ağır çekimde gibiydi, Yiğit'in yaklaşması, masadakilerle selamlaşması ve yanına, evet tam yanına oturması...

Melek başını ağır çekim moduna uygun olarak Yiğit'e çevirdi. Gözlerinde belirsizlik ve merak vardı. Tabi bir de hayal kırıklığı, hem de baya yoğun olarak.

Yiğit ise bir cevap vermek şöyle dursun daha da fazla kafa karıştırıcı bir hareket yapmıştı. Melek'in dudağının kenarındaki çikolatayı başparmağıyla silmişti.

BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin