Selam💕
Bugün unutmadım bölüm atmayı. Siz de beğenmeyi unutmayın. Bir de satır aralarına bir iki bir şey yazarsanız ben de okurken mutlu olurum. Tadından yenmez 😂
🌟👈🏻 yapmanız gereken şöyle bir şey😂.
İg: busras.typwriter
Twitter: cherrange1***
18.Bölüm
Herkes şaşkınlıkla Yiğit'e bakarken Melek gözlerini açmış ve sadece dikelmişti. İçinden 'umarım sadece hayal dünyamın bana bir şakasıdır' diye geçirirken kulakları duyduklarını reddediyordu, ta ki Mehmet'in "Nasıl?" diyen ve hayretler içinde kaldığını belli eden sesini duyana kadar. Melek battaniyenin altından çıkıp ayağa kalktı. "Mehmet bak bunu sana açıklayacağım ama önce, Yiğit! Sen ne yaptığını sanıyorsun?" diye dönüp Yiğit'e bağırdı.
Yiğit ise sadece omuz silkmekle yetindi. Hak etmişti kirpi bunu. Nasıl onu mangalın başında tek bırakırdı? Tamam bırakabilirdi, keza bırakmıştı da ama nasıl yani? Vicdansız mıydı bu kız? Ya başına bir şey gelseydi. Öhöm neyse işte uzatmaya gerek yoktu bırakmasaymış. Allah Allah sanki yalan söyledi. Ne bu tepki? Karısı değil miydi? Öyleydi.
"Yiğit, sana bir soru sordum!" dedi tek ayağını ritimle yere vururken. Ellerini göğsünde bağlamayı da ihmal etmemişti tabi. "Bir şey yaptığımı sanmıyorum. Ben bir şeyleri yaparken sanmam, sadece yaparım. Bu da onlardan biri." Derken hala lafı dolandırıyordu. İşin açıkçası kendisi de bu bilgiyi neden paylaştığını bilmiyordu.
Melek sabır dilenir gibi yukarı baktı. "Peki her yaptığı hareketten emin olan çok saygı değer Yiğit Bey, bunu neden yaptınız?" diye sordu.
Yiğit ise dudaklarına sinsi bir gülüş yerleştirip cevap verdi. "Keyfim öyle istedi. Niye sorguluyorsun? Sen keyfimin kahyası mısın?" bu ukala tavırlar herkesi güldürmüştü. Melek ve Mehmet hariç tabi. "Yok ben kahya değilim de çok yakında cellat olma gibi hayallerim var. İstersen senin üstünde küçük bir deneme yaparak bu kararımın yerinde olup olmadığını test edebiliriz." Dedi yüzündeki cellat gülümsemesiyle.
Yiğit yutkunurken "Aslında bakarsak bu konuda sana Mehmet yardımcı olmalı bence. Malum bu aralar sana sürekli bir yardımcı olma peşinde ya." İmayla gözlerini Mehmet'e çevirdiğinde boğa kadar kızgın bir Mehmet görmek onu korkutmaktan çok tatmin etmişti.
Melek şu anda her ne kadar kızgın görünse de içinde öfkenin üstünde başka duygular da vardı. Sadece dışarı yansımaması gereken duygulardı. Tam olarak adlandıramasa da memnuniyete yakın bir duyguydu. Şimdiye kadar ortaya hiç çıkmamış egosu ona içten içe Yiğit'in onu kıskanmış olabileceğini fısıldıyordu ve bu da memnuniyete yakın olan o duyguyu ortaya çıkarıyordu.
O bir yana kızgınlık da yok değildi. Melek de Yiğit'in bu tavrına karşılık egosunun söylediği küçük ihtimalin üstüne gitmeye karar verdi. Bunu yaparken Yiğit'in ne hissedeceğini çok merak ediyordu. Bu yüzden tam gözlerinin içine bakarak Mehmet'e hitaben konuştu.
"Mehmet! Çok şaşırdığının farkındayım ve bunu sana daha sonra detaylı bir şekilde anlatacağım ama şimdi bilmen gereken tek şey, düşündüğün gibi olmadığı. Bu evlilik gerçek değil, mecburi bir evlilik ve bir anlaşmaya dayanıyor. Şimdi iyi geceler." Deyip Yiğit'in donuklaşan yüzüne bir tepki vermeden bakışlarını yüzünden çekip diğerlerine de baş selamı verdikten sonra çadıra doğru yürüdü.
Egosu son zamanlarda fazla etkindi. Fazla ileri gitmemesini umarak çadırdan içeri girdi. "Ouw uyku tulumları nerde? Dondum!"
----
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
Ficção GeralOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...