Merhablar...
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum ❤
Eğer çok istediğinizi hissedersem günde birden çok bölüm atabilirim❤😅
İyi okumakar😍
***
11. Bölüm
Yiğit'in yüzündeki şok yavaşça sırıtmaya dönerken Melek'in de rengi kırmızıya çalmaya başlamıştı. Ani bir hareketle yerdeki tozpembe geceliğe uzanan Melek, geceliği saniyenin binde birlik zaman diliminde dolaba fırlatmış kapağı da kapatmıştı. "Ooo Melek Hanım siz neymişsiniz de haberimiz yokmuş? Öyle hanım kız pozları falan, hayırdır?" deyip göz kırpmıştı.
Melek, Yiğit'in geceliği onun sanması üzerine bir ton daha kızarmıştı. Öyle utanmış ve şaşkındı ki inkâr dahi edemiyordu. Yiğit yavaş adımlarla odanın ortasına doğru girmeye başladı. Yüzündeki hınzır gülümseme bir an olsun silinmemişti.
Melek, Yiğit'in attığı her bir adımda istemsiz bir adım gerilemişti. 3. Adımda dolaba çarpınca durmak zorunda kalmıştı. O durunca Yiğit de durdu. Çok da yakın olmaya gerek yoktu. Yiğit konduramasa da korkuyordu, Melek'ten etkilenmekten korkmaya başlamıştı, Melis'i unutmaktan korkuyordu. Çünkü Yiğit Melis'i sevmeye o kadar alışmıştı ki onun için nefes almak gibi bir ritüeldi.
Şimdi de değişimden korkuyordu. Fakat o bunlardan korktuğunun farkında değildi, onun için bu hissin sebebi olur olmadık yerde Melek'le samimi görünüp yakalanmak istememesiydi. Evde de yakınlaşıp alışmak istemiyordu. Yani o öyle sanıyordu.
Melek en sonunda kendine geldiğinde "O şey benim değil." Diyebilmişti. Yiğit'in tek kaşı havaya kalkmış "O şey ne?" diye sormuştu. Daha gecelik bile diyemiyordu. Gerçekten de onun olmadığı belliydi. Zaten Melek seksi geceliklerin değil, ayıcıklı pijamaların kızıydı. "Annen koydurmuş olmalı. Bana ait değil. Zaten onun gibi bir kaç tane daha var." Diye sinirle ve utançla solumuştu.
Yiğit'in kahkahası odada yankılanırken Melek gözlerini kırpıştırmadan edememişti. İlk defa bu kadar içten ve samimi bir şekilde gülüyordu. "Valla çok zeki kadın annem. Nasıl da oğlunu tanıyor?" diye dalga geçmişti.
Melek az önceki Kahkahanın etkisini henüz atlatamamıştı, ayrıca şu anki yüzünde bulunun gülümseme de artçı etkisi yaratırken atlatması da biraz zaman alacaktı belli ki. "Öf tamam niye geldin? Sapık mısın, niye giriyorsun odama? Kapıyı da çalmadın." Diye art arda söylenmeye başladı.
Yiğit daha düz bir ifade takınıp "Gül cemaline gelmedim." Demiş Melek'in kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Ardından kapının önündeki valizi gösterip "Ayrıca benim odamda gardırop yok, buraya koymam gerekiyor. Ayrıca kapıyı da çalmıştım" Diye de açıklamıştı. Melek kaşlarını gevşetirken gözlerini kısmıştı "Sen sinsice odaya yerleşmeye çalışmıyorsun değil mi? Ne bileyim biraz öyle geldi de?" dedikten sonra aynı pozisyonda cevap beklemişti. Yiğit gözlerini devirip daha fazla bir yorumda bulunmaya tenezzül etmemiş, gidip kapı önündeki valizini dolabın önün getirmişti.
Melek ise bir süre onu izledikten sonra kendi işine dönmüş katladıkları çamaşırlarını dolaba yerleştirmişti. Yiğit'e çaktırmamaya çalışarak o saten, fazla kışkırtıcı bez parçaları olarak tasvir ettiği gecelikleri de dolabın derinliklerine sıkıştırmış üstünü de kendi kıyafetleriyle kapatmıştı. Tabi bu çabasını Yiğit fark etmiş fakat daha fazla utandırmamak için görmemiş gibi yapmıştı.
İşleri bittikten sonra Yiğit odadan çıkmış kendi odasına girmişti. Melek de ev küçük olmasına rağmen kendi odasında bulunan ebeveyn banyosuna bin bir minnetle girmişti. Bir de evde banyo yapma gerginliği çekmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
General FictionOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...