İyi okumalar 😍
İg: busras.typwriter
Twitter: cherrange1***
27.BÖLÜM
Kalp atmayı bırakmış, zaman ilerlemeyi unutmuştu o anda Zümrüt için. Kulakları bu sözlere uğuldayarak tepki verirken gözleri sulanarak tepki vermişti. Ama hiç şüphesiz hiç bir organı kalbi kadar nefesini kesmiyordu. Bu nasıl bir histi? Bir insan dünyalar kadar mutlu olurken bir o kadar da nasıl acı duyabilirdi? Şu an Zümrüt bir yangındaydı, Yavuz da oksijeni. Ona ihtiyacı vardı ama varlığı da yangınını harlayacaktı. Onsuz olmuyordu, onla da olmuyordu.
"Dönelim mi?" diye teklifte bulundu bir cevap için onu can kulağıyla dinleyen Yavuz'a.
Yavuz gözlerini kırpıştırarak biraz doğruldu. "Efendim?"
"Dönelim diyorum. Olaylar iyice çıkılmaz bir hal aldı." Rahatsız olmuştu Yavuz'un ona acımasından. Aşk ne melet bir şeydi? İnsanda ne yüz bırakıyordu ne de yüzünü güldürüyordu.
"Yakacaksın kendini Zümrüt!" sesi istemeden yükselmişti. Artık o da ne yapacağını şaşırmıştı. Onun yüzünden acı çeken biri vardı ve hayatını mahvetmek üzereydi.
"SANA NE?" diye sesini yükselterek karşılık verince gözlerinde akmaya hazır yaşları yanaklarından süzüldü. Yavuz bu beklemediği bu tepkiyle ağzını açamadı.
"Sana ne? Benim şu an yaşadığım hayat ya da 5 yıl öncesi çok mu güzeldi sanıyorsun. Ben yıllardır yaralarım kabuk bağladıkça kanatıyorum. Ben yıllardır Melek'i sevmeni izliyorum. Yıllardır aşk acısı çekişini izliyorum. Artık yoruldum. Takatim yok, nefesim tükendi. Sen burada bana acırken benim yaralarım dinmiyor. Seninle olunca mutlu falan da olmayacağım. Çünkü önemli olan yanımda olman değil, kalbinde olmam. Bu da olmuyor, olmayacak. Zorlamanın anlamı yok." Her bir kelime ardında selleri getirmişti. Her bir kelime boğazını düğümlemişti. Ama elden gelen bir şey de yoktu. Onlar bir çocuğun elinden kaçmış uçurtmaydı, rüzgarın götürdüğü yere gitmeye mahkum iki yırtık uçurtma.
"Peki yıllardır benim varlığıma alışan kalbinin, Turan'ı kabul edeceğini mi sanıyorsun?" Sakince sormuştu. Haklı olduğu bir konu vardı ki Zümrüt'e acıyordu ama kendine de acıyordu. Onlar aşkı seçemeyenler tayfasındaydı. Ya bir filmin reddedilen yan karakteri olacaklardı ya da başka bir filmde başrol.
"Peki Melek'in varlığıyla şekillenen kalbine benim sığacağımı sanıyorsun?" Afalladı Yavuz. Kendi sözleriyle onu vurmuştu. Peki ne olacaktı şimdi? Zümrüt'ün Turan'la evlenmesine izin mi verecekti. Bu düşünce onu sinirlendiriyordu. Turan kötü biri değildi ve en ufak kötü bir şey duymamıştı hakkında. Peki neden Turan'ı Zümrüt'e yakıştıramıyordu. Debriyaja basıp kontağı çalıştırdı vitesi anaryaya akıp geri geri çıktı. Yola çıkınca vitesi bire alıp gaza bastı ve biraz gittikten sonra gazı kökledi. Zümrüt korkuyla yaşlı gözlerini kırpıştırıp Yavuz'a baktı.
Direksiyonu tutan parmaklarının boğumları beyazlaşmıştı direksiyonu sıkmaktan. Ne vardı sanki söylediklerinde? Haksız mıydı? İnsan seveceği kişiyi seçemiyordu. Bu durumun suçlusu da sorumlusu da aşktı, hiç biri değil.
"Yavaş olur musun biraz?" sesi titremese de gözlerinde korkusunun izi vardı. Yavuz'un o an ilgi alanına da onlar girmişti. Ellerini gevşetip hızını düşürdü. "Zümrüt lütfen evlenme." Bunu söyledikten sonra o da en az Zümrüt kadar kendine şaşırdı. Hayır hayır sorun cümlede değil ses tonundaydı. Az önce resmen yalvarmıştı.
Zümrüt'ün her geçen saniye şaşkınlığı artıyordu, öyle ki şaşkınlıktan başıyla onayladığının bile farkında değildi. Kim bilir belki de şaşkınlıktan değil de kıyamadığındandı bu kabulleniş. İşte bir kez daha aşkına yenik düşmüştü Zümrüt.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
Ficción GeneralOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...