*19*

3.5K 201 31
                                    

Selamlar.
Bu günlerde çiftli bölüm gelmeme sebebi taslağa çok fazla bölüm almadım. Bir yandan eski bölümleri arayıp bir yerde topluyorum bir yandan paylaşıyorum diye parça parça aldım. O yüzden taslaktaki bölümleri tasarruflu kullanıyorum 😂 yine bölüm toplayınca çifterli bölüm attığım günlere döneriz.

İyi okumalar. 🌟👈🏻🤭

***

19.Bölüm

Melek gördüğü rüyanın etkisiyle daha sıkı sarıldı yorganına. Uyurken yüzünde öyle huzurlu bir tebessüm vardı ki, sanırsınız hastalanan o değil de başkasıymış. Dün çok hastaydı, her yanı dökülürcesine, ezilircesine sızlıyordu fakat gördüğü rüya bir ilaç gibi gelmiş, tüm enerjisini toplamaya yetmişti. Hala üstünde bir kırıklık vardı fakat tatlı bir yorgunluk gibiydi bu kırıklık.

Gerinerek gözlerini aralarken sarıldığı yorganını sıkıca sarmıştı. Ya da bir yastık, yok bu daha sert bir şey! Önce tek gözünü açtı fakat ikinci gözünün de açılması uzun sürmedi. Kaşlarını çattı önce, hala rüya görüyor olma olasılığı yüksekti. Yoksa karşısında dirseğini yastığa dayayıp ona bakarak sırıtan bir Yiğit görmek işten bile değildi. Yiğit'in sesini duyana kadar bunun bir rüya olduğuna emindi fakat "Çekinme kız, sar sarmala beni" diyen Yiğit gerçek dünyaya çivileme dalmasına sebep olmuştu. Ellerini kor bir ateşten kurtarırcasına çekerken kaşlarını çatmıştı. "Benim burada ne işim var?" diye sorarken doğruldu. Gözleri irice açılmış ağzı da aralık kalmıştı. Bu görüntüsü küçük bir kız çocuğunu andırmıştı. Ayrıca Yiğit'e garip bir şekilde de tanıdık gelmişti. Melek aradan geçen saniyelerin ardından fark ettiği detayla adeta alev almıştı.

Yiğit üstsüzdü!!!

Avuçlarını gözlerine kapatıp dudağını ısırırken "Çabuk üstüne bir şey giy ve bana dün gece neler olduğunu anlatmaya başla!" derken iyice avuçlarını gözüne bastırdı. Şu an utanç, öfke, şaşkınlık ve heyecan duygularının karmasıyla adeta tansiyonu Nirvana'ya ulaşmıştı.

Yiğit üstüne bir tişört geçirerek odasındaki koltuğa oturdu. "Aç gözlerini giydim." Derken gözlerini devirdi. Melek tereddütle gözlerini açtı. Giyinik olduğunu görünce biraz olsun rahatlayarak yataktan çıktı. Çıkmaz olsaydı. Fark ettiği ikinci detayla dumura uğradı, bu defa tansiyonuna Nirvana aşağıdan, hatta bakarken boynu tutulacak kadar aşağıdan bakıyordu. O kadar yükselmişti tansiyonu yani.

Dün üstünde bu eşofman takımı olmadığına yemin edebilirdi. Üstelik kendini böyle bir değişik, garip hissediyordu, sanki bir şey eksikti ama ne?

Sonunda beyninde şimşek çakarcasına ampul yandığında ellerini göğüslerinin üstüne siper etti. "Sen benim üstümü mü değiştirdin?" diye bağırırken aslında şoktan o da bağırdığının farkında değildi. Yiğit bu tepkiyi zaten beklediği için yüzünü buruşturmakla yetindi. Ama şimdi ne yalan söylesin keşke Melek'i uykusunda izlemek yerine sabah erkenden kaçsa mıydım acaba diye düşünmüyor da değildi. İçindeki Yiğit 'Ama çok güzel görünmüyor muydu uyurken be?' kırolaşmaya başlayınca başını iki yana sallayıp kendine geldi. Bir konuda içindeki Yiğit'e katılıyordu. Uyurken adının hakkını veriyordu, melek gibiydi gerçekten. "Bak öncelikle sakin ol Melek. Tamam mı? Kötü bir şey yapmadım. Ateşinin düşmesi için ılık bir duş alman gerekiyor-" demeye kalmadan yeni bir feryat sözünü kesti. "Duş almak mı?" Melek'in git gide artan alevi artık görünüşte de kendini belli etmeye başlamıştı. Yazın en sıcak döneminde tarlada olgunlaşan bir domates gibi görünmeye başlamıştı Melek artık. Ama ağzını açıp tek kelime edemiyordu. Şu an ki tek isteği yerin yarılmasıydı zira içine girip saklanması gerekiyordu.

BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin