Selamlar...
Son 8 bölüm finale ❤
Vedalaşmak çok zor geldi nedense birden🤭 Yorumlarda buluşalım 😍İyi okumalar 😍
***
45. BÖLÜM
Titriyordu. Onu titreten ne soğuktu, ne korkuydu. Onu titreten heyecan ve ilk defa başına gelen o garip duyduydu. Namını duyduğu ve hayal bile edemediği o duygu. Şehvet ya da tutku...
Arkasında nefesini kulaklarında hissettiği adam tüm hormonlarını ayaklandıracak bir etkiye sahipti. Karnındaki iri ellerin üstüne ellerini koydu. Tamamen kontrolsüz bir halde, refleksle arkasındaki bedene yaslandı. Ciğerleri titriyordu aldığı her nefeste. Yiğit'in de onunla aynı durumda olduğunu hırıltılı çıkan nefes sesinden anlayabiliyordu. Bu sesin sebebi bu olmalıydı, değil mi?
"Bu rüya mı?" diye fısıldadı kollarının arasında kuş gibi titreyen bedene. Cevap gelmemişti çünkü Melek konuşacak halde değildi. Kollarının arasında kendine çevirdi Melek'i ve gözlerini mavişlere mühürlercesine dikti. "İnanmakta güçlük çekiyorum Melek, yardım et bana." Diye fısıldadı.
Melek'in titreyen bedenini ayakta tutan tek şey Yiğit'in kollarıydı. Melek Yiğit'in ceketinin yakasını tuttu. Kısık çıkan sesiyle "Ben de inanamıyorum ki" diye masumca konuştuğunda Yiğit kendine çekip sıkıca sarıldı.
"Sanırım artık inanıyorum." Diyerek Melek'in boynuna derin bir öpücük bıraktı. Ardından saniyeler içinde eğilip Melek'in dizlerinin altından elini götürüp diğer eliyle de sırtından tutup kucağına aldı. Melek çığlık atıp boynuna sıkıca sarılınca Yiğit sırıttı.
Melek "Ay Yiğit ne yapıyorsun? İndir beni." Diye azarladığında Yiğit "Ayıplarcasına baktı karısına "Olur mu hanım adettendir. Normalde sırtıma da vurmaları gerekiyordu ama onu Bingöl'deki düğünde yaptıkları için sorun değil." Diye açıkladı odaya doğru giderken.
Odaya girdiklerinde Yiğit Melek'i yavaşça yere bıraktı ve dengesini sağlayana kadar kollarını tuttu.
Melek Yiğit'in karşısında alık bir ifadeyle bakakaldı. Şimdi ne olacaktı. Kuzenleriyle bolca istişare etmişlerdi. Hiç birinin hiç bir deneyimi olmamasına rağmen bir sürü tavsiyede bulunmuşlardı. İnternetten araştırma bile yapmışlardı ama hiç bir sonuç alamamışlardı. Annelerine sormaktan da çekindikleri için ellerinde doğru dürüst bir bilgi de olmamıştı. Sadece annesinin namaz kılmayı sakın unutmayın dediğini hatırladı.
Yiğit ona doğru yaklaşırken tam dudaklarının temas edeceği sırada Melek kendini geri çekip "Namaz!" diye hafifçe yüksek bir tonda hatırlattı. Sesinin yükselmesinin temel sebebi tabi ki heyecandı. Bunu yapmayı ne kadar korksa da istiyordu. Sadece kalbi duracak gibiydi ve...
Ve'si yoktu işte. İstiyordu ama korkuyordu da.
Yiğit gözlerini kapatıp nefesini dışarı üfledi. "Tamam güzelim. Ben içerideki banyoya gidiyorum, sen de burada abdest al." Dedi ve karısının yanağına kondurduğu busenin ardından odanın kapısına yöneldi.
Melek arkasından hızla "Yiğit!" diye seslenince Yiğit durdu ve karısına sorar bir bakış attı. Melek arkasını dönüp fermuarını gösterince, Yiğit güldü. "Sen bugün bana işkence politikası uyguluyorsun sanırım Kirpi."
"Ne yaptım ki?" diye sormuştu safça. Hayır tamam biraz zorlansa da kendi fermuarını açardı ama neden zorlansındı ki? Hem Gelinliği kocanın çıkarması gerekmiyor muydu?
Yiğit "Aşkım sen masumsun, hiç bir şey yapmıyorsun" diye alayla söylenip karsının arkasındaki yerini aldı. Fermuarı tutup yavaşça aşağı indirdi. Süt gibi teni ortaya çıktıkça Yiğit kafayı yiyordu. Kavun-limon kokusuna ter kokusu dahil olunca nasıl bu kadar baştan çıkarıcı olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
Ficción GeneralOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...