Ay hiç hatırlamıyorsunuz ben bölüm atmayı unutmuşum rjdjdjfjf ne olacak bu benim her şeyi unutan hallerim dndjfjfj
Ama siz benim gibi olmayın ve beğenip yorum yapmayı unutmayın minnaklar. Çok öpüyorum. İyi okumalar ❤
***
48.BÖLÜM
Melek ve Yiğit İpek Hanımı almak için villaya geldiklerinde Melek inip kapıyı çaldı. İpek Hanım karşısında gelinini görünce şaşırsa da bir şey demeden öptü.
"Hoş geldin güzel kızım. Bir şey mi oldu?" diye sordu. Melek gülümseyerek cevap verdi. "Biz bir şeyler yemeye gidiyorduk da gelip seni de alalım dedik annecim."
İpek Hanım öyle sevindi ki, şu an hissettiklerini nasıl anlatacaktı bilmiyordu. "Siz gitseydiniz kızım. Gençsiniz." Dedi yine de. Düşünmeleri bile yeterdi. Yiğit daha önce arkadaşlarıyla çıktığında hiç sormamıştı annesine. Düşünceli bir gelinin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anladı İpek Hanım.
"Sen de gençsin anne. Hadi hazırlan da çıkalım. Yiğit arabada bizi bekliyor."
"Tamam da kızım. Kim kimsiniz?"
"Yabancı yok, Yasemin ve Asil sadece." Melek onları hatırlayınca panikledi. Şimdi kayınvalidesi sorsa ne diyecekti ki? Onu da geçti acaba şu an ne durumdaydılar. Hala okulun önünde dikiliyorlar mıydı yoksa binmişler miydi arabaya? Binseler de nereye gideceklerini bilmiyorlardı!
"Tamam ben hemen hazırlanıyorum. Sen git arabaya ben gelirim kızım."
İpek Hanım içeri girince Melek koşarcasına arabaya ilerledi. Karşılaştığı görüntü beynini resmen felce uğratmıştı. Bu hasta kızın burada ne işi vardı?
Adımları sanki çok yavaşmış gibi daha da hızlandırdı. Yiğit arabadan çıkmış İlayda denen şizofren kızla konuşuyordu. Hayır Yiğit saf mıydı kasten mi yapıyordu, anlamıyordu. Soluğu yanlarında aldığında yüzü olabildiğine sertti.
"Merhaba Melek." Dedi Şizoyda! O günden sonra bir iki defa kayın validesine geldiğinde görmüştü. Fakat uzaktaydı her defasında. Melek, onun kafasının nasıl çalıştığını merak ediyordu. 2 hafta önce yaktığı bir kıza nasıl bu kadar kolayca gülebiliyordu?
"Ne işin var senin burada?" Melek netti. Dolaylı laf sokmalara, imalara ihtiyacı yoktu. Nezaket kuralları da İlayda söz konusuysa umurunda değildi.
"Melek!" diye uyarsa da Yiğit ters bir bakış atıp İlayda'ya döndü. Yiğit'le sonra konuşacaktı.
"Ben Yiğit'i görünce selam vereyim demiştim." Diyen İlayda'yı sakince karşıladı. İçinin de aynı durumda olduğu söylenemezdi tabi.
"Demek Yiğit'i görünce selam vermek istedin?"
"Evet, yani biz sonuçta uzun süredir arkadaşız." İlayda rolü için masum kostümünü yine geçirmişti üstüne.
"Bu durumdan pek memnun görünmüyorsun ama?"
"Hangi durumdan?" diye sordu yine kendini anlamazlığa vererek.
"Arkadaştan ibaret olma durumunuza."
"Melek!" Yiğit sesini yükseltmişti bu defa. Gerçekten Melek'in nesi vardı? Anlatmıştı ona İlayda'nın durumunu.
Melek yine Yiğit'i duymazdan geldi. Eve gidince onu duyacaktı zaten.
"Ben sana açıkça Yiğit'ten uzak dur dedim. Melis'le beni karıştırma da dedim. O gün yaptığın ya da yaptırdığın şey hafızamı silmedi İlayda. Her anı hala aklımda. Eğer beni kışkırtmaya devam edersen sana senin yöntemlerinle cevap veririm. Ve emin ol herkese sergilediğin yarım aklını da alırım akılsız kaldım diye dizlerine vurur durursun. Bu sana son uyarım. Seni kocamın yanında görmeyeceğim bir daha!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
Ficción GeneralOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...