Selaaam güneşte yanmış bir ben geldim. Dün instagrama ders notlarımı atıp 'aynen yaz geldi. Deniz kum güneş' yazmıştım. Bugün aniden şehirdeki göle gittik. Teyzemler emrivaki yaptılar. Evrene böyle mesajlar gönderin. Bir yerden yakalıyor 😂
Şimdi yüzüm yanık kaslarım ağrıyor ama güzel bir gün olduğu için mutluyum. Bölümün gecikme sebebi buydu. Kusura bakmayın belirttiğim için ve bu güzel günüme bir de güzel yorumlar bırakın ki günü güzel kapatayım 😍😘
🌟👈🏻 tabi bir de bunu unutmuyoruz.İyi okumalar.
***
50.BÖLÜM
Asil, Yasemin'i dersi bitince fakültesinden almaya gitmişti. Zaten gittiğinde Yasemin onu giriş kapısının önündeki bankta bekliyordu. Yani herhalde onu bekliyordu. Başka ne olabilirdi zaten? Hava oldukça soğuktu ve ne giydiği deri ceket ne de içtiği sıcak içecek -muhtemelen kahve- burnunun kızarmasına engel olamamıştı.
Yasemin Asil'in arabasını görünce vücudunu tatlı bir heyecan sardı. Ayağa mı kalksa yoksa oturmaya devam mı etse bilemedi. Hevesli mi görünmeliydi umursamaz mı? O nasıl davranacağını düşünürken asıl nasıl davrandığını fark edememişti. Zira heyecanla ayağa fırlasa bile şu anki ağzı açık moron ifadesinden daha az utanç verici görünürdü.
Çevresindeki kızların bir çoğunda aynı ifade olmasına rağmen Asil'in gönlünden atılan oltaya sadece Yasemin takılmıştı. Çapkın gülüşü de sadece onun içindi. Arabadan inip, Yasemin'in gözlerine baktı. Sanki gözün beyne ilettiği sinirlere seslendi, 'Bana gel' diye.
Sinyal gerekli yere ulaşmış olacak ki Yasemin ayağı kalkıp Asil'e doğru yürümeye başladı. Tüm gece boyunca ölü taklidi yaptığı için utansa da kaçınılmaz sonuna doğru yürümekten başka çaresi de yoktu.
" Dersin bitti mi?"
Yasemin'in konuşmayacağını bildiği için ilk önce o konuşmuştu. Bu kadar tutuklu olmasını daha önce hayatına kimseyi almamış olmasına bağlıyordu. Yoksa şu an Yasemin'in onu istemediğini düşünebilirdi, istersen itebilirsin dediğinde itmemesine rağmen.
"Evet, 15 dakika oluyor." Sesinin titremesine engel olamamıştı Yasemin. Hem bu kadar üşümüş hem de bu kadar heyecanlıyken zaten titremesine engel olması mucize olurdu.
Asil'in dudağının kenarı yukarı kıvrılırken Yasemin'in elindeki kahveyi alıp kafaya dikti. Yasemin şaşkın bir ifadeyle ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştı. Asil bitirdiği kahvenin bardağını kenardaki çöp kovasına fırlattıktan sonra. Yüzüne alık alık bakan sevgilisinin soğuktan kırmızı olan burnunu iki parmağının arasına sıkıştırıp "Bunu burnundan da anlayabiliyorum. Neden içeride beklemedin?" diye sordu.
Ten teması Yasemin'in yüzünün kalan kısmını da burnuyla aynı renge boyarken konuşmaya çalıştı. Fakat burnunu sıkıştıran parmaklar sağ olsun konuşmaktan ziyade hırlıyor gibi çıkıyordu sesi. Asil gülüp elini çekti.
"Biraz soğuk havada kalmaya ihtiyacım vardı."
Yasemin elini burnunu götürmemek için çaba verirken cevapladı Asil'in sorusunu.
"Neden?" Asil bu soruyu sorarken içinde huzursuzluk olmuştu. Acaba Asil ile ilgili kararsız mıydı?
Yasemin Asil'in değişen ses tonu ve düşen yüzüyle bu şekilde düşüneceğini tahmin etmişti. Gülümsedi güven vermek istercesine.
"Aklım hep tek bir kişide sabit kalıyor... Onu bazen fazla düşündüğümü fark ediyorum... Takıntılı biri olmamak için başka şeyler de düşünmem gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
Ficción GeneralOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...