*34*

3.6K 213 29
                                    

Selaamm. Ben geldim ama nasıl tarumarım... Kpss'nin ilk ayağı bitti. Ben şimdiden yere serildim valla. Buna rağmen bölüm atıyorum sürüne sürüne😂 buna karşın üç beş bişi(oy yorum gülücük mülücük) atarsınız artık😉

İyi okumalar😘

İg: busras.typwriter
Twitter: cherrange1

***

34.BÖLÜM

Yiğit elindeki kutuyu açtığında, ambiyansın büyüsüne çoktan kapılmıştı. Sahi konu neydi? "Bu ne?" diye sordu Melek, boğazı kurumuştu. Her dizide nerdeyse gördüğü sahneyi şimdi resmen yaşıyordu. "Şey bu," dedi önce sonra kutunun kapağını açtı. "Yüzük." Dedi kutudaki iki alyansı göstererek.

Melek, kadife kutunun içindeki alyanslara bakarken, gerçek yüzüne vurdu. Kutuda iki alyans vardı yani evlilik yüzükleriydi. Evlendikleri zaman düğünden hemen sonra çıkarmıştı ikisi de ve Ankara'ya dönerken de yanlarına almamışlardı. Bir nevi 'biz bu evliliği önemsemiyoruz' demişlerdi. Kutunun içindeki alyanslar onların evlendikleri gün taktıkları alyanslardı. "Ama bu?" diye sordu Melek, yüzüklerin nereden çıktığına anlam veremiyordu. "Bizim alyanslarımız." Dedi Yiğit, Melek'in yüzüne bakarak ama Melek daha çok yüzüklerle ilgileniyordu. "Biz bunları almamıştık ki. Yani en azından ben öyle sanıyordum."

"Öyle zaten. Bunları bana Yasemin verdi. Dedem göndermiş." Melek başını kaldırıp Yiğit'e baktı. Gözlerindeki hayal kırıklığını saklayamadı. Heyecanlandığı için kendini aptal hissetmişti. Aptal gibi değil direkt aptal yani.

Yiğit de ondan farklı değildi. Üstelik Yiğit yüzüklerin ne olduğunu biliyordu ve buna rağmen şimdi Melek'in yüzündeki ifadeyle kendini aptal hissetmişti. Her şey farklı olabilirdi, eğer salakça küsüp köye gelmediği zamanlar saçmaladığını fark etseydi. Ya da şimdi açılacak cesareti olsaydı. Melek'in ona olan tavırlarındaki değişimin farkındaydı, hislerini de kısmen yansıtıyordu ama emin olamıyordu, daha öncede söylemişti, Melek'in kamuflajı hislerini yansıtmasıydı. Her duygusunu görmesine rağmen emin olamıyordu. Ama bir şeyden emindi ki evlendikleri günden çok farklıydı ikisinin de hisleri.

Uçaktan iner inmez bir taksi bulup bindiler. İkisi de suskundu. Yüzüklerini takmışlardı. Aslında neden taktığını da bilmiyorlardı. Sonuçta anlaşamayan çift imajı çizeceklerdi. En başından anlaşmayı böyle yapmamışlar mıydı?

"Biz niye yüzükleri taktık ki? Takacak olsaydık o zaman takardık." Melek aslında bu soruyu içinden söylediğini sanıyordu ama ne kadar derin düşünüyorsa ve ne kadar hayal kırıklığına uğramışsa, hislerinin şiddeti düşüncelerini taşırmıştı.

Yiğit de bunu düşünüyordu ama bir cevap aramıyordu. Sadece Melek'le anlaşamadıklarını düşünsünler istememişti. Çünkü boşanmak istemiyordu. "Peki, yüzükleri takmadan çabaladık da yapamadık dersek ne kadar inandırıcı oluruz?" camdan dışarı bakarak söylemişti bu sözleri.

Daha farklı bir cevap beklemiyordu Melek. Umutlanmaması gerektiğini yarım saat önce uçakta anlamıştı. "Doğru. Çok çabaladık." Dedi alayla. Ve o da bakışlarını yola çevirdi. Yiğit Melek'e baktığında dışarıyı izlediğini gördü. Yine aynı şeyi yapmıştı. Korkaktı işte. Şimdi söylese ne olurdu ki? 'Seviyorum seni, aramızda yeni bir anlaşma yapalım. Tek maddesi ömür boyu birlikte olalım olsun.' Dese ne olurdu ki? Zaten boşanmayacaklar mıydı? En fazla boşanırdı Yiğit'ten. Peki, Yiğit buna hazır mıydı? Değildi. Bir saat daha fazla Melek'in yanında olabilmek için her şeyi yapacakken onu kaybettirme ihtimali olan her şeyden kaçınıyordu. Onu durduran da buydu işte. Melek'i kaybetme korkusu.

BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin