Selaaaam ben geldim. Bu bölüm düzenlenmiş versiyonunda yok. Öncelikle onu söyleyeyim. Küçük ben nasıl böyle bir olay sonrasında Yiğit'i affettirebildi bilmiyorum ama büyümüş ben affedemezdi. O yüzden yazmadım. Siz anladınız zaten hangi olay olduğunu sms anlamayalar da önce bir okusun sinir krizlerini yorumlarda yaşayın lütfen :D
🌟👈🏻⌨🖱👐🏻👌🏻👍🏻👋🏻❤
İyi okumalarİg: busras.typwriter
Twitter: cherrange1***
28.BÖLÜM
Melek, Yiğit'siz ve dolayısıyla uykusuz geçen bir gecenin ardından okula geldi. Bir hafta boyunca Yiğit'le uyuduğu için iyice ona alışmıştı Çabuk alışırdı Melek birine. Bunu hemen başka şeylere yormaya gerek yoktu. Gerçi Yiğit'in de ondan farkı yoktu. O da tüm gece uyuyamamıştı. O da çabuk alışan biriydi canım, fesatlaşmaya gerek yoktu.
Melek okula geldiğinde, özellikle de sınıfa girdiğinde tahminlerinde yanılmadığını anlamıştı. Ona olan meraklı ve öfkeli bakışlar tahmininin az bile olduğunu gösteriyordu.
Ama ona neydi? İstedikleri kadar kıskanabilirlerdi. Oyun da olsa Yiğit onun kocasıydı. Onlar da sadece seyirciydiler. Filiz dün çok fazla sorguya alınmıştı sınıf arkadaşları tarafından ama bilmiyorum diyerek geçiştirmişti. Sonuçta Melek'in ne diyeceğini, nasıl açıklayacağını bilmiyordu.
Filiz'le öpüşüp sarıldıktan sonra Mehmet'le de selamlaştı. Bir kaç sınıf arkadaşıyla da sohbet edip sırasına oturdu. Meraklı bakışların altında tamamen ilgisiz duruyordu ve bu kendini havalı hissetmesine neden oluyordu. Hiç kimseye bir şey açıklayacak hali yoktu. Ha tabi soran olursa bir şeyler söylerdi, ucu açık şeyler tabi.
Şule daha fazla dayanamamış ve sorma girişiminde bulunmuştu. "Melek'cim geçen gün neler oldu öyle?" sesi üzgün ve endişeli çıkmıştı ama sahte olduğu her halinden belliydi. Melek ise aynı sahte ifadeyi takınıp "Neler oldu Şule'cim. İnşallah kötü bir şey değildir." Filiz alttan alttan Melek'in tepkilerine gülmüştü.
"Canım senden bahsediyorum. Emre seni sınıftan çekiştirerek götürdü ya. Bir şey falan yapmadı değil mi?" Melek oldukça sakin bir ses tonuyla "Ha canım sen Yiğit'i diyorsun. Saçmalama Yiğit bana çok değer verir. Nasıl zarar versin. Acil bir durum vardı da o açıklamakla zaman kaybetmek istememiş."
Şule ne diyeceğini bilemedi. Ne yani sevgili miydiler? "Anladım canım. Çok şükür biz de endişelendik de. Hem sen Neden Emre değil de Yiğit diyorsun. O ismini pek kullanmaz." Yine bir yerlerden açık yakalamaya çalışıyordu.
"Aslında okulda pek kullanmıyor gerçekten. Ben de buna şaşırdım." Yine cevapsız bir cevaptı. "Anladım. Yani siz şeysiniz."
"Neyiz?" Şule iyice sinirlenmeye başlamıştı.
"Sevgili?"
Melek şuh bir kahkaha attı. "Sadece arkadaşız canım." Şule bozguna uğramıştı iyice. Nasıl da dalga geçmişti. Bir de iyi biri gibi görünüyordu. Sinsi diye düşündü. Gerçek yüzü ortaya çıkmıştı.
Şule gittikten sonra Melek ve Filiz kıkırtıyla güldü. Mehmet de gülümsüyordu. "Valla çok fenasın Melek." Melek Gülüp "Aman o da çok meraklı. Sanki sana ne? Nasıl bozuldu ama." Diyince Filiz de ona hak verdi. "Kanka işin çok zor. Nasıl baş edeceksin bunlarla?"
Melek ifadesizleşti. "Ben neden baş edeyim ki?" dediğinde Filiz göz devirdi. "Kocan olduğu için olabilir." Diye fısıldadı. "Filiz bu defa da sen başlama lütfen."
"İyi tamam be of."
Yiğit'in de aklı dün Melek'le konuştuklarındaydı. İçinden bir ses 'Melek'i boş bırakma' diyordu fakat daha mantıklı bir ses ise 'sana ne?' diye uyarıyordu. Kendine çay almaya karar verip kantine indi. Tam o sırada taze sıkılan portakal sularını görünce aklına Melek geldi. Her sabah kahvaltıda içiyordu. Bu sabah kahvaltıyı hazırlamış ama yemeden çıkmıştı. Çayı boş verip portakal suyu alıp Melek'in sınıfına doğru ilerledi. Hem içindeki mantıksız ama doğru söylediğini düşündüğü sesine de kulak verip Melek'i boş bırakmamaya karar vermişti. Sınıfın kapısını açtığındaysa oldukça doğru bir şey yaptığına kanaat getirdi. Mehmet efendi Melek'in yanına oturmuş bir şeyler söylüyordu. Gerçi diğer tarafta Filiz de vardı ama Melek'in yanında oturuyordu sonuçta. Sırasına ilerlerken tüm sınıf susmuş onu izliyordu ama umurunda mıydı? Değildi. Melek sınıfın sessizliğinden dolayı başına kaldırdığında masanın önündeki Yiğit'le göz göze gelince kaşları havaya kalktı. "Yiğit?"
![](https://img.wattpad.com/cover/315363824-288-k907696.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİK KERTMESİ(İLK HALİ)
General FictionOnların kaderi daha onlar doğmadan yazılmıştı. Ancak onlar büyüyene kadar dünya değişmiş, onları da değiştirmişti. Ne var ki ortada verilmiş bir söz ve iki inatçı ihtiyar vardı. Kader sürekli ikisini karşı karşıya getirse de onlar bir araya yıllar ö...