Bölüm 11

2.6K 188 356
                                    

İyi Okumalar💕

Hayatta bir çok pişmanlığım olmuştu. Yaşadığım hayat ile ilgili, verdiğim kararlar ile ilgili, hatta arkadaşlarımla ilgili. Sanırım en kötü pişmanlığımı şimdi yaşıyordum. Gerçek pişmanlık böyle hissettiriyor olmalıydı, kalbin sıkışıyor ve nefesin daralıyordu..

Ben beni deliler gibi seven, koruyan kollayan, ben hariç herkesin yanına yaklaşmaya çekindiği o kızın kalbini paramparça etmiştim. Hem de en güzel gününde. Doğum gününde yapmıştım bunu. O söylediklerimi düşündüğüm zaman gece boyu ağlamış ve gözlerindeki hayal kırıklığını zihnimden silmeye çalışmıştım.

Ama hiçbir işe yaramamıştı.

O sözlerin hiçbirinde ciddi değildim, sanki beynim bana bir oyun oynamıştı onun canını yakmak için. Onu benden daha fazla uzaklaştırmak için.

Bende kalbimin değil, beynimin esiri olmuştum. O kadar canını yakmıştım ki, artık yüzüme bile bakmıyordu. Hatta benden nefret ediyordu. Hayatımda asla benden nefret etmez dediğim kişi artık bana nefretle bakıyordu. O kadar yabancıydı ki o bakışları bana, kalbimi acıtıyordu.

Onunla haftalar önce aramızdaki buzlar erise de şimdi koskoca duvarlar örülmüştü ve ben altında kalmıştım. Ama bu duvarları ören kişi bendim ve bunu kabul ediyordum. Evet haklıydı, korkuyordum. Yıllarca herkes tarafından kardeş olarak bilinmiştik, bir anda öylece bir ilişkiye başlasaydık neler olurdu? Babam öğrense ne derdi...

Ben daha kızlardan hoşlandığımı kendime itiraf edemezken, onun bu hislerine nasıl karşılık verecektim?

Bunlar benim her zaman korktuğum ve ona adım atamamamın en büyük sebebiydi.

Dudaklarımı ıslattım, küvete su dolarken ılık bir titreme geçti kirpiklerimden.

Onun kirpikleri benimkilere göre uzun, kıvrımlıydı. Sanki küçükken ağlamamış, o acıları biriktirmişti içinde.

Ve o acılar iki hafta önce spor salonunda patlak vermişti.

Kendini bu kadar yıl o kadar tutmuştu ki... abartmıyorum beş dakika hıçkıra hıçkıra salonun ortasında ağladı.

Evet, bende oradaydım. Spor salonun girişinde onları dinliyordum. Hatta Taehyung ve Bogum'da vardı fakat sonrasında onları göndermiştim.

Annesine duyduğum nefreti bu zamana kadar sadece öz babama duymuştum. Ama ona duyduğum nefret o kadar fazlaydı ki, onu öldürmek istiyorum. Şiddetten hoşlanmayan ve nefret eden ben, onu gözümü kırpmadan öldürmek istiyordum.

Lisa'ya o söyledikleri o kadar canımı acıtmıştı ki, Lisa ile beraber bende ağladım. Her hıçkırığında canımdan can koptu.

Böyle bir anne nasıl olabilirdi? Kızına karşı söylediği cümlelerin ve o acımasız sözlerin... o büyük nefretinin sebebi ne olabilirdi? Nasıl bir anne kızına bunu yaşatabilirdi?

Hayır. O anne falan değildi. O pisliğe anne demek diğer annelere... benim anneme hakaret olurdu.

Küvete girdiğimde yatarak suyun boyumu aşmasını izledim.

Lisa her ne yaşadıysa kimse atlatması için el uzatmamış, yardım etmemişti. Kendi bataklığında kuruyup giden bir sarmaşığa dönüşmüştü. Ben o eve gelmeden öncesine neler olmuştu? Annesi ve babası arasında, Lisa ve babası arasındaki bu nefret normal değildi. Çok farklıydı.

Derin bir nefes alarak kafamı suyun altına soktum ve çıkardım. Kendime gelmem gerekiyordu, ölü gibi durmamam gerekiyordu.

Bugün Jungkook, Taemin, Bogum, Taehyung, Rosé, Jisoo, Suho, Lisa ve ben tatile çıkacaktık. Okulumuz bir haftalık bir ara vermişti ve bu fırsatı değerlendirerek iki günlük bir tatil planı oluşturmuştuk. Planı Taehyung yaptığı için sadece en yakın olduğu kişileri çağırmıştı.

~Manolucci~  {JENLİSA} G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin