Bölüm 27

2.6K 152 265
                                    

3500 kelime...

Keyifli okumalar💕

Lisa

Zihnim bir kara delik gibi kaçmak istediğim her şeyi, bütün duyguları, anıları, kötülükleri, acıları içine çekerken Jennie'den ve annesinden... annemden önce nasıl bir hayatım olduğunu düşündüm.

Annem, babamı terk etmeden önceleri... henüz iki yaşındayken acaba yaşanılanların farkında mıydım? En çok küçükken yanımda kavga edip etmediklerini merak ediyordum. 7 yaşımda olduğu gibi... evimizde hep kavga gürültü mü vardı? Bunu hatırlamak isterdim. Gerçekten biz mutlu bir aile miydik, yoksa birbirinin yüzüne bakmayıp birbirinden nefret eden bir aile mi?

Jennie gelmeden bir kaç ay öncesiydi... hatırlıyordum. Babama bu soruyu sormuştum. O yaşıma kadar hiç dövmediği gibi dövmüştü beni. Sorum üzerine o kadar delirmişti ki, resmen beni öldürecekti. O dayağında sağ elim çatlamıştı ve doktora bile götürmemişti.

O günden sonra ona her zaman bir şey sormaya çekindim. Bir şey söylemeye... yanında hareket etmeye bile çekindim. Bir çocuk babasından nasıl bu denli korkabilirdi? Ben korkuyordum. Bu dünyada en çok babamdan korkuyordum çocukken.

Fakat artık öyle değildi. Beni istediği kadar dövebilir, işkence edebilir, ağzına geleni söyleyebilirdi. Küçükken olduğu gibi etkilenmiyordum. Çünkü böyle yaşamayı öğrenmiştim. Hatta bazen kendime acıyordum. O küçük kız çocuğuna acıyordum. Babam beni sevsin diye gözüne girmeye çalıştığım günler gözümün önüne geliyordu. Çalışma masasının tozunu almam, yatak odasındaki kıyafetlerini tek tek düzenlemem...

Anılar gözümün önüne geldiğinde yüzümü buruşturup kulaklarımda kulaklığın sesini daha yükseğe ayarladım ve buz gibi balkona çıkıp kapıyı arkamdan kapattım.

Kulaklığım şu anki hayatım ile hatırlayamadığım geçmiş arasında kurduğum en güçlü bağdı. O çocukla kurduğum bir bağdı. Ne zaman bir piyano parçası açsam... sanki anılar gözümün önüne geliyordu. Ama bu anılar bulanıktı. Gözümü kapattığım zaman sesler duyuyordum, çocuk sesleri.

Jennie'ye söylediğim gibi... küçükken odamda duran o piyanoyu notaları bilmeme rağmen çalabiliyordum. Demek ki... hatırlayamadığım küçüklüğümde piyano çalabiliyormuşum. Hem de çok iyi bir şekilde. Fakat babamın bu sesten nefret etmesi hikayeye uymuyordu. Eğer bu kadar çok nefret ediyorsa... daha önceden parçalayabilirdi. Neden hala odamda tutmaya devam etmişti?

Dudaklarıma astığım acı gülüşle gözlerimi yumdum.

Hasta bir psikopatı mı sorguluyordum gerçekten.

İnce kollu tişörtümün uçlarını dirseğime kadar çektim. Esen soğuk rüzgar siyah saçlarımı geriye savurmaya şiddetle devam ediyor bazen titrememe neden olacak kadar irkiliyordum. Bakışlarımı yüksek dağa çevirdim ve kayak yapan insanları seyretmeye başladım.

Bir süre sonra üşüdüğümü hissettim ve balkon kapısını açarak odaya geri girdim. Kulaklığımı çıkarıp koltuğa doğru bıraktığımda içeri geçip yatakta yatan Jennie'ye baktım. Duşunu almış, üzerini değiştiriyordu.

"Günaydın sevgilim." dedim yatağa doğru uzanırken. "İyi uyudun mu?"

Hafifçe kafasını sallayıp bana döndü ve dudaklarını büzdü. Kollarımı iki yana açarak sarılmasını beklediğimde hiç beklemeden kollarım arasına girip başını boynuma gömdü. "Gitmek istemiyorum." dedi boğuk bir sesle. "Çok güzel burası."

Bugün üç günlük tatilimizin sonuna gelmiştik ve öğleden sonra çıkacaktık. Gerçekten üç gün içerisinde oldukça eğlenmiştik ve çok güzel bir tatil geçirmiştik. "Her güzel şeyin bir sonu vardır maalesef." dedim dudaklarımı kulağına dayayarak. Saçlarından gelen şampuan kokusunu içime çekip, nemli saçlarına dokundum. "Üzülme, geliriz yine."

~Manolucci~  {JENLİSA} G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin