Bölüm 69

2.1K 168 415
                                    

250 yorum sınırı.

Keyifli Okumalar💕

________

Boğazımda oluşan acı nefesim damarlarımda kol gezmeye başladığında, ellerim iki yanımda buz kesti.

Dizlerimin dermanının kesildiği, dilimin tutulduğu saniyelerdeydim.

Yutkundum ve ellerim titrerken gözlerimi usulca Lisa'ya çevirdim. Dümdüz, hiçbir ifadeyi yansıtmayan bakışları gözlerime kilitlemiş.

Ortamın ağırlığı üzerimize kara bulut gibi yığılmış, boğucu sessizliğin arasında ne ondan, ne de benden tek kelime dökülmüyordu.

Lisa bedenini tamamen bana döndürdü. Başını sağ omzuna doğru eğip bana bakmayı sürdürdüğünde, kaşlarını kaldırdı.

"Zorunda kaldın?" dedi, söylediğimi tekrar ederek. Bana doğru bir kaç adım attı. Ellerini beline yerleştirirken başımı yere eğdim ve gözlerimi kaçırdım.

Kısa bir süre sonra Lisa'nın işaret parmağını çenemde hissettim. Başımı hafifçe yukarı doğru kaldırıp gözlerimizi buluşturduğunda dudaklarını oynatarak, "Anlat." dedi.

Besbelli ki bir gerçeğin ortasındaydık... ve ben artık kaçamayacağımı çok iyi biliyordum.

"O..." dedim, sesim titreye titreye. Lisa gözlerini açtı. Kimden bahsettiğimi anında anlarken, işaret parmağını çenemden ayırdı. Sağ elini alnına çıkartıp okşarken dudakları arasından titrek bir nefes döküldü.

"Baban... Niall." dedi, cansız bir gülüşle ve eğreti duran bir sakinlikle. Alayının altında gizli bir öfke yatıyordu ama gözleri her an ağlayabilecekmiş gibi bakıyordu bana.

"Babam falan değil o benim." dedim, sesimi yükseltirken. Derin bir nefes alıp, "O gece, belki hatırlamıyorsundur bilmiyorum. Sahil yakınlarından beraber olduğumuz o gün..." der, demez Lisa, net bir sesle "Hatırlıyorum." dedi.

Dudaklarımı birbirine bastırdım. "O gün otele, senin yanına geç geldiğimi hatırlıyorsundur o zaman."

Kaşları çatıldı ve bakışlarını benden çekti. Gözleri hafifçe kısıldığında başını ağır ağır salladı ve yeniden bana doğru baktı.

"O gece, benimle konuşmak istedi. Ben istemedim. Israr etti, zorla arabasına bindirmeye kalktı." dedim, gözlerinin içine bakarak. Bir anda yüz hatlarına yayılan sertlik ve bakışlarındaki öfke tüylerimi diken diken etti. "Senden ayrılmamı istedi benden. Kabul etmedim. Yemin ederim kabul etmedim Lisa."

Başını yavaşça salladı.

Sakin görünse bile, titreyen elleri onu ele veriyordu.

"Beni seninle tehdit etti. Başta bunu yapacağını düşünmemiştim, çünkü inanamadım. Aptal gibi, bu kadar acımasız bir insan olamayacağını... küçüklükten beri büyüttüğü kızını kendi elleri ile öldüremeyeceğini düşündüm." dedim, öfkeli bir sesle. "Sonra..." Gözlerimi sıkıca yumdum. "..karşımda korumasını öldürdü." Yeniden açtım gözlerimi. "Eğer söylediklerini yapmazsam, senin de sonunun böyle olacağını söyledi bana."

Gözlerimi kaldırıp yüzüne baktım. Yüzlerimiz birbirine dönük bir şekildeydi ve ona o kadar yakındım ki bir an daha fazla yakın olmak mümkün müydü bunu düşündüm. Göğüs kafesi alçalıp inerken, titreyen elimi kaldırıp kalbinin üzerine koydum.

Elimin altındaki kalbi, o kadar hızlı atıyordu ki...

Kendimi toparlayıp "Seni kendimden nefret ettirmem gerektiğini söyledi. Neler yapacağımı, senin canını nasıl yakacağımı... neler diyeceğimi bile söyledi bana." dedim. "O söylediklerim benim cümlelerim değil, onun cümleleriydi Lisa."

~Manolucci~  {JENLİSA} G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin