Bölüm 102

2K 169 572
                                    

250 yorum sınırı.

Keyifli Okumalar💕

____________

İki ambulansta aynı anda hastanenin önünde durdu. İlk Jennie indirildi, etrafını saran hemşirelerle beraber sedye hızla acil servisin koridorunda ilerlemeye başladı. "Nabız yok, tansiyon 90-60." Koştururcasına hareket eden sedyeyi gören uzman bir doktor genç kadını durdurdu ve durumunu kontrol etti.

Ardından ambulanstan yeni bir sedye sertçe indi ve bahçeden acil servisin girişine doğru hızla ilerlemeye başladı. Lisa'nın karnından fışkırırcasına akan kan, sedyenin demir kollarını sararak yerlere damladı. Beyaz fayans kırmızıya boyanırken o alandaki herkesin yüzünde dehşet dolu bir ifade oluştu. Kireç gibi kesilen suratları korku doluydu.

Chris ve Carla koştururcasına sedyeyle hızlıca hareket ediyorlardı. Sedyedeki yatan kişinin tanıdık yüz olduğunu anlayan insanlar kalabalıklaşmaya başlamıştı.

Ama saniyeler içinde bu kalabalığı genç bir adamın haykırışı ikiye bölerken bütün bakışları girişe döndü. Patrcik kardeşini o halde görür görmez koridora daldı. Süratle koşmaya başladı. Kanla kaplanmış koridorun zemininde koştu.

Chris ve Carla, Patrick'i kollarından kavradılar Lisa'ya daha fazla yaklaşmaması için. Daha biraz önce haberi almış olmasına rağmen 5 dakika olmadan ulaşmıştı hastaneye. Kardeşinin bedenini öyle cansız bir şekilde görmeye dayanamayıp ağlamaya başladığında etraftaki insanların hepsi acıyla olanları izliyordu.

Lisa'nın sedyesi Jennie'nin sedyesi ile yan yana durduğunda doktorlar ilk müdahaleleri yapmaya başlamışlardı. Jennie'ye bakan doktor nefesini sertçe vererek eldivenlerini çıkarttı ve genç kadının göğsüne doğru ellerine yerleştirdi ardından kalp masajı yapmaya başladı.

Bütün herkes olanları film izler gibi seyrediyor, kimseden tek bir ses çıkmıyordu. Üç kişinin sesli iç çekişleri dışında.

"Nabız alamıyorum!" diye bağıran doktor daha da kuvvetli bastırdı ellerini.

Jennie'nin eli sedyeden düşerken, aynı anda Lisa'nın ki de düştü ve o eller birbirine değdi. Jennie, sanki hissetmiş gibi serçe parmağıyla sevdiği kadının parmağını tutmuştu.

Acil servisi saran kan o kadar fazlalaşmıştı ki insanların bir çoğunu dışarı çıkartmak zorunda kalmışlardı. Dakikalar sonra nabzı geri geldi. Kadın doktor alnında teri koluyla silerek "Hemen ameliyathaneyi hazırlayın," dedi, bir diğer doktor ise Lisa'nın başındaydı. "İç kanama riski çok fazla, hızlı oldun hadi!"

Patrick onu tutan kollardan kurtulurken Jennie'ye acılı bir bakış attı ve doktoru durdurdu. "Yalvarırım bir şey söyleyin. İyiler değil mi? Yani... iyi olacaklar."

Ela gözleri kan çanağıydı, yaşlar önünü göremeyeceği kadar çok akmıştı; bir taraftan kardeşi, bir taraftan da kardeşinin sevdiği kadın... hemen yanındaydı ikisi de. Hareketsiz bedenlerini görüyordu, ama hiçbir şey yapamıyor ve öylece izliyordu.

Doktor başını arkaya çevirdiğinde Patrick hızla baktığı yere dönüp "Jennie." diye ismini verdi. Gerginlike dudaklarını ıslatarak "Jennie hanım için olumlu konuşabilirim ama..." Duraksadığında uzun bir sessizlik oluştu. "Ama?" dedi Patrick sabırsızca. "Ya kardeşim?"

"Çok kan kaybetmiş. Hem de çok. Kan lazım ama hastanemizde yeteri kadar kan stoğumuz yok." dedi, çaresizlikle. Chris eliyle gözyaşlarını silerken "Bende var... ben veririm kanımı." dediğinde doktor başını salladı. "Yine de yeterli gelmeyecektir."

"Bütün kanımı veririm gerekirse!" diye hastaneyi inletti. Derin derin aldığı nefeslerle birlikte, "Yeter ki yaşasın o." dedi.

"Tamam sakin olun, biz sizi bilgilendireceğiz."

~Manolucci~  {JENLİSA} G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin