Bölüm 58

1.5K 135 375
                                    

250 yorum sınırı.

Keyifli Okumalar💕

Jennie

Ağrıyan belimi doğrultup oturduğum sandalyemde bedenimi esnettiğimde kapalı gözlerimi açarak etrafa bakındım. Derin bir nefes alıp telefonumu elime aldığımda saatin sabah 8 olduğunu gördüm.

Dün akşam eve geçmemiştim ve şirkette kalmıştım. Çizilmesi gereken bir kaç tasarım vardı ve fazlasıyla uzun sürmüştü. Burada uyuyakalmış olmalıydım.

Odamın kapısı çalındığında gözlerimi daldığım noktadan çekerek kapıya doğru çevirdim. Akşam odamın siyah perdelerini kapatmıştım ve şu an oda zifiri karanlıktı. "Gel."

Kapı yavaşça aralandıktan yaklaşık yarım dakika sonra ışık açılmış, karanlığa alışmış gözlerim anında kapanmak ile kapanmamak arasındaki noktaya kadar kısılmıştı. Omuzlarımdaki yünlü monta daha çok sarıldığımda Taehyung'u gördüm. "Günaydın." dedi, kısık bir sesle.

Kapıyı kapatıp elindeki poşetler masamın olduğu tarafa yönelirken gözlerini yüzüme sabitledi. "Neden geçmedin eve? Jiwon'u aradım, o söyledi burada olduğunu." dedi, poşetleri masanın üzerine bırakırken. "Bende sana bir şeyler getirdim."

Yüzüme güzel bir gülümseme yerleştirip masamın üzerine bıraktığı poşeti elime aldım ve içinden çıkardığım ramen kutusunu elime alarak ayaklandım. "Uzun zamandır yememiştim." diye söylendim kendi kendime. Taehyung hafifçe güldü. "Eskiden her gün üç tane yerdin."

Odamdaki ısıtıcıyı fişe takıp biraz su doldurdum ve ramenin kapağını açarak sosları ekledim. Ben önümdekini hallederken, Taehyung bir kaç şey anlatmaya başlamıştı. "Sabah Avukatlık bürosuna gittim, imzalamam gereken bir kaç belge vardı. Pazartesi başlıyorum işte işe." dedi. "Bu arada evin eşyalarını falan da dün yerleştirdik, bitti. Jungkook bugün ev için bir kaç şey bakacaktı Taemin ile. Yani Jennie hanım, istediğiniz zaman gelebilirsiniz. Bekliyoruz." Başımı döndürüp yüzüne doğru gülümsedim.

Ayaklandığını hissettiğimde ellerimi ıslak mendille kurulayarak ona döndüm. Odamın içini inceliyordu. Bakışları sol tarafa doğru döndüğünde başını yana eğmişti. Stor perdeye baktıktan hemen sonra bana doğru döndü. "Lisa burada mı?" diye sordu, sessizce. "Yüzünü bir göreyim."

Dudaklarım konuşmak için aralandı fakat hemen sonra kapandı. İçime çektiğim titrek nefesle bakışlarımı yüzünden çektiğimde sorgulayıcı bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

Geçen gün ki anılar gözümün önünden bir film şeridi gibi geçtiğinde elim, kendiliğinde saçlarımı buldu. Saçlarımın ucuyla oynarken kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktım. "Bilmiyorum gelip gelmediğini." diyebildim sadece.

Daha fazla konuşmak istemiyordum.

Ben artık, onun hakkında hiçbir şey konuşmak istemiyordum.

Özellikle o gün yaşananlardan sonra.

"Aranızda bir şey yaşanmış sizin." diye mırıldandı Taehyung, sessizce. "Canın sıkkın Jennie, söyle ne oldu?" Çatık kaşları ile bana bir adım attı. "Anlat hadi."

Başımı hafifçe salladım ve ısıtıcının fişini çekerek yemek yemeyi biraz sonraya erteledim. Ağır adımlarla Taehyung'un karşısındaki deri koltuğa kendimi bıraktığımda aynı şekilde o da oturmuştu.

Taehyung'dan hiçbir şey saklamazdım. O her şeyimi bilen tek kişiydi, ve en yakınımdı. Seneler önce bir tek o vardı yanımda, çünkü bir tek o biliyordu her şeyimi.

Bu yüzden Taehyung, hayatta güvenebileceğim sayılı kişilerden biriydi.

"Benden nefret ediyor Taehyung." dedim, titrek bir sesle. Bakışları değişti. "Benden ölümüne nefret ediyor." Gözlerini sıkıca yumup elini çenesine yerleştirdiğinde alt dudağını dişleyip bana baktı. Hemen ardında kafasını iki yana sallayıp "Etmez. dedi. "Jennie sana sadece kırgın, Lisa senden nefret edemez."

~Manolucci~  {JENLİSA} G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin