Bölüm 65

1.7K 144 314
                                    

250 yorum sınırı.

Keyifli Okumalar💕

_______

Geçmiş

"Bin şu arabaya, konuşacaklarımız var."

Öfkeli suratıyla bana bakarken, titrek bir nefes aldım. "Hayır, yok." dedim, net bir sesle. "Beni zorla arabaya bindirecek halin yok ya?" Duraksadım. "Uzak dur benden."

Gözleri hafifçe kısıldı ve bedenimi alayla süzdü. Bakışları yavaşça şoföre döndüğünde başıyla kısa bir işaret vardı ve koruma saniyeler içinde arabadan inerek yanıma adımlamaya başladı.

"Gerekirse zorla." dedi, gür bir sesle. Koruma kollarımı tutmaya çalıştığında dişlerimi sıkıp kendimi geri çekmeye çalıştım ama beni belimden yakaladı. "Jennie hanım, daha da zorlaştırıyorsunuz lütfen.." Dişlerimi koluna geçirdiğimde inleyerek geri çekilmişti.

Arabanın kapısının açılma sesi kulaklarımı doldurduğunda, bakışlarımı ona döndürdüm.

Bakışlarını bana çevirmeden, "Arabaya bin kızım. Sadece konuşacağız." dedi.

Lisa'nın yanına gitmeliydim. Saat zaten oldukça geçti ve eğer zamanında yanına gitmezsem meraklanırdı.

"Hayır. Lisa beni bekliyor." dedim, net bir sesle. Gözleri öfkeyle parladığında büyük adımlar atarak yanıma geldi ve elini bileğime sertçe doladı. Kolumu çıkartmak istiyormuş gibi beni kendine çekerken arabanın kapısını açtı ve bileğimi tutmayı bıraktı. "Bir daha söylemeyeceğim. Hemen bin şu arabaya."

Derin bir nefes alıp gözlerine baktığımda, tek kaşını kaldırdı ve kızgınlıkla bana bakmayı sürdürdü.

Ne söyleyeceğini veya ne konuşacağımızı bilmiyordum ama fazlasıyla ciddi görünüyordu. Niall Manoban eğer bir şeyde ısrar ediyorsa, ne olursa olsun onu fikrinden vazgeçirmezdiniz. Binmekten başka çarem yoktu, yoksa canımı yakacaktı.

Yüzüne bir bakış atıp bindiğimde, kapıyı büyük bir sertlikle kapadım. Öfkeyle soluduğumda, başımı cama çevirdim. Saniyeler içinde yanıma otururken, araba hareket etmeye başlamıştı.

"Ne istiyorsun?" dedim, hiddetle ona dönerek. Bana yan bir bakış attı ve cevap vermeye tenezzül bile etmeden sigarasını dudakları arasına yerleştirip camı açtı.

On beş dakika içinde araba durdu. Başımı çevirip camdan dışarıya baktığımda, bir uçurumda olduğumuzu gördüm. Uçurumun kenarında küçük bir ev bulunuyordu ve etrafında siyah takım elbiseli adamlar vardı.

O arabadan indiğinde, kapıyı açıp ayaklarımı yere bastım. Sert esen rüzgar nefes almamı zorlaştırırken, önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp ona döndüm. Eliyle onu takip etmemi isteyen bir işaret yaptığında, adımlamaya başladım.

Evin hemen yanında bulunan sandalyelerden birine oturduğunda, karşısına oturmamı istedi. Dediğini yaptım.

Bakışlarım etrafımızdaki adamlara giderken, bellerinde bulunan silahları fark ettim. Göğsümün korkuyla sıkıştığını hissederken sertçe yutkunup onun gözlerine baktım.

Niall Manoban'ın tehlikeli bir adam olduğunu biliyordum. Ama o tarafını bana hiçbir zaman göstermemişti.

"Neden getirdin şimdi beni buraya?" dedim, söze başlayarak. Elini siyah sakallarına gezdirirken hafif bir tebessüm etti. "Seninle önemli bir şey konuşmam gerekiyordu, o yüzden getirdim." Etrafa bakındım. "İlla burada mı konuşmamız gerekiyordu?"

~Manolucci~  {JENLİSA} G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin