Bölüm 81

2.2K 136 319
                                    

250 yorum sınırı.

Keyifli Okumalar💕

______

Rüzgârın etkisiyle uçuşan kar taneleri ayağımın dibinde dolanıyor, az bir zaman sonra oluşturdukları beyaz tabakanın üzerinde yerlerini alıyorlardı. Soğuk hava ellerimi titretirken derin bir nefes aldım.

Kısık gözlerim uzakta bir boşluğa dalmış, ağzımdan verdiğim her nefes buharlaşıp sisli havaya karışırken sigaramın uzayan külünün zemine düştüğünün daha yeni farkında varıyordum.

Bitmeye yakın sigaramdan bir nefes daha çekip yere attım ve ayağımın tabanıyla ezdim. Gri dumanı dışarıya üflerken ellerimi pantolonumun ceplerine yerleştirip, gözlerimi daldığım noktadan ayırdım ve arkamı döndü.

Adımlarını kapıya yönlendirip anahtarla içeri girdim. "Hazır mısın sevgilim?" dedim, yüksek bir sesle. 

Yukarıdan gelen sesler ile merdivenlerden çıkmaya başlarken hemen sağ tarafta bulunan aralık kapının önünde durdum bir müddet.

Sessiz adımlarla içeri girdim. Üzerindeki örtü yerle buluşmuş, siyah saçları yastığa dağılmıştı. Jiwon yüzündeki huzurlu ifade ile derin nefesler alıyordu. Küçük bir tebessüm ile yere eğildim ve düşen örtüsünü elime alarak yeniden üzerine örttüm.

Bugün İspanya'ya gitmek için yola çıkıyorduk.

Onunda gelmesini istemiştim fakat, erkek arkadaşından ayrı kalmak istemediğini ve uzun yol gidecek hali olmadığını söylemişti.

"Lisa?" Jennie'nin sesi ile arkamı döndüm. Ağır adımlarla odadan çıkarken. "Hazır mısın?" diye sordum, üzerindekileri süzerek. Olumlu anlamda başını salladı.

Kaşlarım çatılırken, "Daha kalın bir şeyin yok mu? Çok soğuk dışarısı." diye söylendim.

Sarı bavulunu elime alarak merdivenlerden inmeye başladım. Arkadan, "Bilerek giymedim. İspanya'da hava güneşli gösteriyordu. Havalimanı 15 dakikalık mesafede zaten" dedi.  Başımı iki yana salladım. "Üşütme de 15 dakikada."

İkimiz birlikte evden çıkarken siyah arabaya yaslanmış bir şekilde sigara içen Jackson'a döndü bakışlarım. Bizi gördüğü an elindeki izmariti yere attı ve düğmelerini ilikleyerek yanımıza geldi. Elimdeki bavulu alıp arabaya yerleştirirken kapıyı açıp Jennie'nin binmesini bekledim.

Jackson arabanın bagajını kapatıp yanıma geldi. "Nereye efendim?" Arabaya binmeden hemen önce, "Havalimanına." dedim. Kapıyı kapatıp Jennie'ye döndüğümde ellerini cebinde olduğunu gördüm. Saniyesinde kızarmış yanaklarına bakarak derin bir iç çektim.

Göz ucuyla bana bakıp tatlı tatlı gülümsedi. "Soğukmuş."

İstemsizce gülümsedim. Yanına doğru yaklaşıp ellerini avucumun içine aldım. Soğuk elleri sıcak avucumun içinde ısınırken elinin üzerine dudaklarımı değdirip gözlerinin içine baktım. "Soğukmuş." dedim, başımı yana doğru yatırarak.

Jackson sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırırken dudağıma sert bir öpücük kondurarak geri çekildi.

Yola çıktığımızda "Biz geç mi kaldık acaba?" diye sordum. Jennie kaşlarını kaldırdı hızla. "Yok aslında vaktinde gidiyoruz. Onlar erken gitmiş." Derin bir nefes alıp "Taehyung geliyor mu?" diye sordum. Jennie gülümsedi. "Evet geliyor."

Belli belirsiz gülümsediğimde bakışlarımı yola çevirdim. Sessiz bir soluk bırakıp dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdiğimde Jennie'nin parmakları çenemi kavradı. Başımı kendine doğru çevirip gözlerimin içine baktığında hafif bir tebessüm yer edindi dudaklarında.

~Manolucci~  {JENLİSA} G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin