Bölüm 39

1.6K 150 451
                                    

Artık her bölüme 180-200 yorum sınırı koyuyorum, bölümleri oldukça uzun tutmaya çalışıyorum yerinde bir sınır bence.

Keyifli Okumalar💕

____

"Evet Jisoo, iyi şu an evet." dedim, bıkkın bir tavırla. "Her yarım saatte bir arayıp durmaz mısınız? İyi diyorum... evet kendine geldi ve evde şu anda."

Kıyafet odama girip ışığı açtığımda telefonu omuzuma doğru yaslayarak kafamı eğdim. "Ya merak ettik gebeş, kes." dedi arkadan Jungkook. Dudaklarım iki yana kıvrıldığında "Hepiniz birlikte misiniz?" diye sordum. Onaylayan mırıltılar çıkardıklarında kazaklarımın olduğu bölüme giderek mor kısa bir kazak aldım. "Sende gel!" dedi Taemin. "Lisa'da gelsin!" dedi ardından Karina.

Siyah pantolon alarak ışığı kapattığımda seçtiklerimi yatağın üzerine bıraktım. "Maalesef dinlenmesi gerekiyor, sonra ararım ben sizi." dedim. "Görüşürüz." diyerek telefonu kapadığımda üzerimdeki kıyafetleri çıkarmaya başladım.

Lisa iki gün önce hastaneden çıkmıştı. Babası Lisa'yı evine götürmek istemişti ama Lisa bunu reddetmişti. Bu eve de bir daha adım atmayacağı için, artık önceden beraber gittiğimiz otelde kalıyordu.

Dün sabahtan akşama kadar yanındaydım. Bugün de kıyafetlerimi değiştirmek için ve Lisa'ya bir kaç parça kıyafet götürmek için eve gelmiştim.

Kıyafetlerimi değiştirip odamdan çıktığımda Lisa'nın odasına girerek kapıyı kapattım. Kıyafet odasına ilerleyip bir kaç kısa kollu tişört, üç kazak, dört eşofman ve iki pantolon almıştım.

Hepsini taşıyıp yatağın üzerine bıraktığımda etrafa bakındım. Yerdeki spor çantası dikkatimi çektiğinde hızlı adımlarla onu yerden aldım ve içindekileri boşalttım.

Kıyafetlerini yerleştirdiğimde çekmecesinden bir kaç parça iç çamaşır aldım ve onları da koydum. Fermuarı kapatıp sırtıma asarken odasından çıktım. Merdivenlerden inmeye başlarken camdan gördüğüm araba ile sıkıntılı bir nefes verdim. Yüzünü görmek istemiyordum.

Askılıktan aldığımda montumu üzerime geçirip kapıyı açtığımda, siyah gözlerini yüzüme çevirdi. Bakışlarımı çekip gitmek için hareketleneceğim esnada kolumu tuttu. "Nereye gidiyorsun yine?" dedi, sertlikle. Nefretle bakan gözlerimi gözlerine çevirip kolumu geri çektiğimde üşüyen ellerimi montumun cebine sokarak "Lisa'nın yanına." dedim rahat bir tavırla.

Gözlerindeki öfkeyle gözlerime bakmayı sürdürürken "Lisa'nın yanına?" dedi, beni tekrar ederek. Kısık bir sesle gülüp burnunu çektiğinde eliyle sakallarını kaşıdı. "Çok mu seviyorsun kızım sen Lisa'yı?" diye sordu, tek kaşını kaldırarak. "Yanından asla ayrılmıyorsun."

Nefesimin boğazıma dizildiğini hissetmiştim. Sertçe yutkunup bakışlarımı kaçırdığımda sertçe kolumu kavradı. "Onunla artık eskisi kadar yakın olmanı istemiyorum." dedi, net bir sesle. Alayla gözlerine baktığımda bu sefer kolumu daha hızlı çektim. "Sen hala ne hakla konuşabiliyorsun?" diye sordum, sesimi yükselterek.

"Saygısızlık etme." dedi, sakin bir sesle. Dişlerimi sıkarak "Ederim!" diye bağırdım. "Sen benim artık hiçbir şeyim değilsin anlıyor musun? Seni baba olarak sevip saydığım günlere de lanet olsun." dedim, nefretle.

Kaşlarını sertçe çatıp yüzüme baktığında "Benim sabrımı sınama Jennie. Eğer bu saçma hareketlerine devam edersen..." Duraksadı ve sinir bozucu bir şekilde gülümsedi. "Gerisini sen tamamlarsın." Yanımdan geçip gidecekken omuzunu tutup hafifçe ittirdim. "Beni de mi döveceksin? Bende senin öz kızın değilim, beni de mi o bodrum katındaki odaya kilitleyip döveceksin?" dedim, titreyen bir sesle. Gözlerine yerleşen hüzünlü ifade ile bana baktığında kafasını iki yana salladı. "Sana asla zarar vermem. Sen benim kızımsın. Ben seni her zaman öz kızım olarak kabullendim."

~Manolucci~  {JENLİSA} G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin