Bölüm 25

2.3K 172 245
                                    

Medyaya agladım

İyi Okumalar💕

"Siz Lisa ile birlikte misiniz?"

Söylediği cümle ile donduğumda nefesimin kesildiğini hissettim. Kalbim küt küt atmaya başlarken terleyen avuç içlerimi pantolonuma bastırdım. Jisoo öylece beni izlerken bakışlarımı kaçırıp hafifçe güldüm. "Nereden çıktı bu?" diye sordum. Titreyen sesime lanetler ederken Jisoo tek elimi ellerinin arasına alıp gözlerime bakmaya başladı. "Bak Jennie, ben senin en yakın arkadaşınım." dedi. "Yalan söylediğini şu surat ifadenden bile anlayabiliyorum. Anlat bana."

Gözlerimdeki endişe ile gözlerine baktığımda, bakışlarındaki ifade yüzünden biraz olsun rahatladım. Jisoo'ya yalan söylemek istemiyordum, zaten anlamıştı. Fazla gözlemci bir insan olduğunu hesaba katmamıştım.

"Evet... birlikteyiz. Uzun bir zamandır."  dedim çekinerek. Yüzüne güzel bir gülümseme geldiğinde gözlerini etrafta gezdirdi. Yeniden gözlerime baktı. "Nasıl oldu peki?" diye sordu. "Aranızda hiçbir zaman kardeşlik gibi bir şey olmadığını biliyordum zaten. İlk kim açıldı?"

İstemsizce gülümsediğimde önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Gözlerinin içine baktığımda gözlerimde ne gördüğünü bilmiyorum ama... içtenlikle gülümsedi. "Lisa." dedim. "Çocukluğumuzdan beri beni sevdiğini söyledi. Bunu biliyordum.." Sertçe yutkundum. "Ama hissettiklerini görmemezlikten gelmeyi seçtim. Uzun yıllar boyunca bunu yaptım, onun canını yaktığımı bilmeden." Jisoo'nun yüzüne acılı bir ifade yerleşti. "Zaman geçtiğinde ona olan hislerimin daha da arttığını hissettim. Yine korkak gibi ondan kaçtım ve bu sefer canını çok fazla yaktım. Zaman geçti... bir gece Lisa bana olan aşkını anlattı." Hafifçe gülümsedim. "Ve sonunda onu öptüm."

Jisoo gülümseyerek anlattıklarımı dinlerken dudaklarını birbirine bastırdı ve derin bir nefes aldı. "Benden başka kimse biliyor mu?" diye sordu. Kafamı iki yana salladım. Jisoo'nun nasıl anladığını merak etmiştim açıkçası. "Nasıl anlayabildin?"

Sorumun üzerine alayla kaşlarını çattığında biraz geriye yaslandı. İç çektiği sırada yüzüme odaklandı. "Lisa ile uzun zamandır konuşmuyordunuz bile... hatta bir ara birbirinizden nefret ettiğinizi falan düşünmüştüm." dedi. "Aniden değişen tavırlarını fark ettim. Örneğin... doğum gününde ilk uyandığında Lisa nerede diye sordun, bütün gün boyunca Lisa'nın profiline baktın. Lisa ile beraber doğum kendi gününden kaçtınız." Suçlu bir çocuk gibi gülümserken kıkırdadı. "Lisa'nın sana olan bakışlarından anladım. Göz ucuyla birbirinize bakmalar... alttan alttan el tutuşmalar. Oldukça dikkatli biri olduğumu biliyorsun... daha iyi rol yapmalıydınız."

Ağzım açık bir şekilde yüzüne bakarken şaşkınlığımı gizlemedim. Cidden hepsini fark etmişti. Gururlu bir ifade yüzüne takındığında kaşlarını kaldırıp gülümsedi. İçimde dolan sıkıntıyı bastırmak için ofladım... ama fayda etmedi. "Başka biri fark etmiş midir sence?" diye sordum tedirginlikle. "Sanmıyorum." dedi. "Benim kadar zeki değiller."

Omzumla hafifçe omzuna vurduğumda güldü. "Seni tanıyorum ama yine de söylemek istiyorum. Kimseye bundan bahsetme olur mu Jisoo?" dedim. "Arkadaş grubumuzu geçtim, tek bir kişinin ağzından kaçmasıyla bütün Kore öğrenir ve babam eğer öğrenirse.." Duraksadım. "Tepkisinin ne olacağını kestiremiyorum." Elini omzuma atarak beni göğsüne yasladığında saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Saçmalama... tabii ki de kimseye söylemeyeceğim." Sırtımı sıvazladı. "İçin rahat olsun."

Bir kaç dakika sonra ayağa kalkıp kafeteryanın olduğu yere doğru ilerlemeye başladık. Yanlarına oturduğumuzda Lisa hem soğuk birasını yudumluyor, hem de kalçasını sıvazlıyordu.

~Manolucci~  {JENLİSA} G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin