Bölüm 97

1.8K 157 485
                                    

250 yorum sınırı.

Keyifli Okumalar💕

________

Kan çanağı gözlerimi usulca kapattığım ve düşünecek tek bir anımın bile olmadığı gecenin sabahındayım; avuçlarımda sevgilimin kendine zarar vermemesi için tüm gücümle sıktığım makas ve kulaklarımda çaresizce, "Lisa, bırakma beni." derken hıçkırarak ağlayışı vardı.

Uyku ve uyanıklık arasında gözlerimi açtığım an ilk önce kolumdaki saate baktığımı hatırlıyorum; bir de içeriden sesini duyamayınca korkunun, kalp atışlarımı dehşet verircesine hızlandırdığını.

Uyumuş olmalıydı.

Ağrıyan belimi zorla doğrulttum ve kapıdan destek alarak ayaklanmaya çalıştım. Bütün bedenim kaskatı kesilmişti. Yanan gözlerimi birkaç kez açıp kapattıktan sonra cebimdeki anahtarı elime alıp kapının kilidini yavaşça açtım.

Başımı içeri uzattığımda ilk gördüğüm şey, yerde uyuyan bedeni oldu. Ağır adımlarla içeriye adımladım ve yanına doğru gittim. Hafifçe eğilerek uyuyan suretine baktım. Elim, onu uyandırmaktan korkar gibi titrerken yüzüne gitti yavaşça. Ardından gözlerini kapatan saçlarını çektim bir kenara.

Moraran gözaltlarına gördüğümde nefesimin kesildiğini hissettim.

Daha birkaç hafta önceki o gülümseyen yüzü gözümün önünden gitmiyordu. Alışık değildim bu şekilde olmasına. Hissiz, ruhsuz... Bana olan boş bakışlarına alışkın değildim. Ben onun o tatlı gülümsemesine, gülerken kısılan kedi gözlerine alışıktım. Sanki dünyanın en güzel şeyiymişim gibi bana olan hayran bakışlarına alışıktım.

Sadece küçücük bir hapın onu bu denli değiştirmesini kabul edemiyordum.

Buğulanan gözlerimi kapadığımda elimi yüzünden çektim. Yerdeki bedeneni bir hamlede kaldırıp kucağıma aldığımda sessiz adımlar attım ve yumuşak yatağın üzerine bıraktım. Beyaz örtüyü göğüslerine kadar çekip yüzüne eğildim ve gözlerimi huzurla kapayarak alnına uzun bir öpücük kondurdum.

Hareket ettiğini hissettiğim an geri çekilecektim fakat boynuma sarılan kollarıyla olduğum yerde kaskatı kesildim. Sol elini yanağıma yaslayıp beni kendine çekerek dudaklarını yanağıma bastırdı ve derin bir nefes alarak kocaman öptü.

Şaşkınlıkla öylece dururken ensemden tuttu ve beni üstüne doğru çekti. Başını boynuma yakın bir yerle bastırıp yeniden derin bir nefes aldığında yutkundum. "Bırakma bir daha beni." diye mırıldandı, uyku mahmurluğu ile.

Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi yumduğumda, aynı şekilde bende kafamı boynuna gömdüm. "Özür dilerim." dedim, boğazım düğüm düğüm olurken.

Kaç dakika öyle boynuna yaslı durup kokusunu içime çektim bilmiyorum. Jennie, dingin nefeslerine devam ederken onu tamamen uyandırmamak için üzerinden yavaşça kalktım.

Son kez uyuyan yüzüne baktım ve arkamı dönüp odadan çıktım. Elim gerdanıma doğru çıktığında, sanki ağrıyan kalbimin ağrısını geçirecekmiş gibi elimi sertçe göğsüme bastırıp sıvazladım.

Telefonuma gelen bildirim dikkatimi dağıtırken kaşlarımı çatıp elime aldım ve gelen mesaja baktım.

Park Jimin
Yarım saat içinde şirkete gelmen gerekiyormuş. Hepimiz seni bekliyoruz, Niall Manoban dahil.

Ağzımın içinde bir küfür mırıldandım.

Bir bu eksikti çünkü.

Sıkıntıyla derin bir nefes alarak telefonu yeniden cebime yerleştirip yatak odasına girdim. Valizlerin fermuarını açarak hepsini teker teker dolaba dizdim ve kendim için sade bir boğazlı kazak ile kumaş bir pantolon çıkardım.

~Manolucci~  {JENLİSA} G!PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin