Ben ve düğünlerim :D Alıştınız artık...
13 Eylül 1356 İskoça Edinburgh Sarayı
Maeve perdelerin açılmasıyla gözlerini kısarak etrafa baktı. Moriganın dizinde öylece yatmaktaydı. Morigan yatak başlığına dayanmış vaziyette hala uyuyordu. Blair ise yatağın ucuna kıvrılıp kalmıştı. O da aldırış etmeyerek gözlerini derhal kapattı. Sabahı sabah etmiştiler. Aslında kızların hepsi bir odada kalmak niyetindeydiler lakin Lord McDonald Jennayı hamile olduğu için rahat yatabilmesi adına odadan çıkartmış bunu yaparken kendisine uzak durmasını söyleyen bir İngiliz askerini omuzlarından tutup kaldırarak kapıya çarpmak durumunda kalmıştı. Kadın da tatsızlık çıkmasından korktuğundan fazlasıyla öfkelenerek kabul etti . Annesi, Rosalind ve leydi Arcana kendi odalarına geçmiştiler. Maeve annesine babasını yalnız bırakmamasını söylemişti. Rebecca leydi Karen'i odadan almış tam onlar Callie, Blair ve Morigan ile derin bir sohbet içerisindeyken Sinclair hizmetliler ile haber yollayıp Callie'i çağırtmıştı. Callie kocasını tam üç kez reddetmiş olmasına rağmen sonunda onu azarlamak adına çıkıp bir daha gelmemişti. Maeve de yukarıya haber ederek tepesinde dikilmek için can atan mürebbiyeyi odadan çıkarttırmıştı. Kadın ona bildiklerini baştan öğretme niyetine girişmişti ve günlerdir susmak bilmiyordu. Neyse ki Rosalind onunla beraberdi de kadının aklını başka yöne çekip ondan uzaklaştırıyordu.
İngilteredeki adap anlayışı buradakinden çok daha sıkıydı. Tamamen yapmacık olmak ve duyguları gizlemek adına kurulu bir düzendi lakin mürebbiyenin bilmediği şey o Maeve Ferguson'du. Sergilediği çok az gerçek duygusu olmuştu bu zamana kadar. Çabalaması gereken tek şey boş boğazlılıktan uzak durmaktı. Anladığı konuda çok konuşup fikir beyan etmek her yerde olduğu gibi orada da kadınlara yasaktı. O konu hakkında da yapabileceği pek bir şey yoktu. Üstelik umurunda da değildi. İngiltere bilsindi ki hanelerine bir İskoç kadını alıyorlardı ve seçimlerini Ferguson'dan yaparak çok büyük bir hata etmiştiler. Ülkesi için canını ortaya koyan bir başkomutanın kızıydı Maeve. Evliliği İskoçya sınırları içerisinde gerçekleşmiş olsaydı şayet bu denli tutucu olmayacaktı lakin şu an mücadeleye gidiyordu. Günlerdir kendisini bu şekilde avutmuştu. Sonucu değişmeyecek ise o da büyüdüğü davaya sahip çıkarak gidecekti yeni yerleşkesine. Değerlerinden ve kim olduğundan asla vazgeçmeye niyeti yoktu. Eğer beğenmez iseler, onu en fazla evine geri yollarlardı ki Maeve şu saatten sonra ne sevda derdindeydi ne utanç ne dedikodu... Hayatının sonuna kadar kalesinde bir başına yaşayabilirdi. Hakkında söylenecek dedikoduların birazını dahi dikkate alacak değildi. Kaldı ki zaten kale sınırları dışına ağabeyi yahut babası olmadan çıkmamıştı bu yaşına dek. Asi olabilirdi fakat ailesi ile mutluydu. Ona acı veren tek şey kopup gitmek olacaktı fakat biliyordu ki herkes kadar gidecekti. O gelemezse ailesi ona gelirdi. Şayet dük onu ailesinden koparmaya niyetli ise öyleyse eninde sonunda fes edilmiş bir evlilik ile onu geri göndermek zorunda kalacaktı. O dükallığı birbirine katardı yine de hareketlerinden usanmaz lakin İngiltere ondan usanırdı.
Maeve Ferguson güzeldi. Bunun da ziyadesiyle bilincindeydi lakin onun yaşadığı dönemde fazla güzellik pek çok kadının sahip olmak istediği şey olsa da bir erdem değil, lanetti. Onun gibi görünen kadınlar kilise tarafından günaha teşvik ettikleri için ya hapis hayatı yaşamak zorundalardı ya da aileleri bir parça akıldan yoksun ise yok olup gitmeye mahkumlardı. Güzelliğin işe yaradığı tek şey Noah'ın dediğine göre taverna kadınlığıydı ki onların da çoğu aptal iseler takıntılı adamlar tarafından öldürülüp bir köşeye atılıyordu. Güzel olanlar, şeytanın işbirliği içinde olduğuna inanılan günahkar kadınlardandı. Hepsinin ortak yanı buydu. Statüsü düşük aileler kızlarını manastıra kapatıyorlardı. Onlar gibi güçlü ve kızlarını koruyabilenler ise bir parça daha rahattılar yine de bir yere kadar serbestlik içindeydiler. Dayısı yıllarca annesini kalede muhafaza etmiş sonunda onun varlığına tahammül edebilecek tek adam ile evlendirmişti. Moriganı bir denizci ile okyanusa salmıştı. Blair ise tanrının şansı ile Dylan ile evlenmeyi kabul etmişti. O'Doneil beyi ne yaptığını bilen onurlu ve kusursuz bir damattı. Zaten ablası da ne olduğunun farkındaydı ve asla kendisini açık etme niyetine girişmemişti. Adlarına düzenlenen tüm balolar maskeliydi. yüzlerinin yarısına kadar kapalı çıkmışlardı sosyeteye. Yine bile yeterli gelmemiş rahat bırakılmamışlardı. Maeve'e sunulan tercih özgürlüğü de bu yüzdendi. Evlenmesini istemişler lakin laftan öteye çok da geçmemişlerdi. Yalnızca babası, sanıyordu ki bundan beş ya da altı ay öncesinde peşini bırakmamaya niyetli bir lord ile nişanlamıştı onu o da kendi klanlarına bağlı olduğundan kale sınırları içerisinde gözetimi altında tutabileceği içindi. Genç kız o dönem adamın vebadan ölmüş olmasına üzülmüş olsa da evlenmek istemediği için içten içe memnuniyetine engel olamamıştı. Tanrı da onu bu büyük günahı yüzünden cezalandırmış olmalıydı. Belki de söylenildiği gibi gerçekten de şeytandı... Son birkaç gündür buna inanmaya başlamıştı. İnsanlar adamın ölümünden neredeyse kendisini sorumlu tutmuştular lakin Sinclair herkesin ağzını bir şekilde kapatmıştı. Babası da pes etmişti. Düşünüyordu da şimdi kendisi de pes etmişti. Gerçek ya da değil bir şekilde kalbi atmıştı. Sevilmeyi ise yalnızca ummuştu. Lakin Noah ve Connor'un daima onlara tembih ettiği gibi erkekler onları yalnızca yüzleri için isteyeceklerdi. Suratlarına bakmaktan kalplerini göremeyeceklerdi ve bu tehlikeliydi. Sevgi beklemek onlar için boşa çabadan başka bir şey değildi. Morigan bu düşüncenin daima bilincinde olmuştu lakin Maeve içten içe haklı olduklarını biliyor olsa da inanmak istememişti. Glenn o adamdı. Yüzü için asla peşinde koşmamış tüm ilgisine rağmen asla dönüp bakmamıştı. Maeve onun kendisine gerçekten değer verdiği için ilgi göstermediğini düşünmüştü, öyle olsun istemişti. O gün cesaretini topladığında ise asla kendisine karşı en ufak bir ilgi içerisinde olmayan onu kendini beğenmiş şımarık bir kız olarak görmekten öteye geçmemiş bir adam olduğunun idrakine varmıştı. Atmak için çaba sarf eden kalbini oracıkta gömmüştü genç kız. Bir daha böyle bir yalana inanmayacağına yemin etmişti şimdi ise buradaydı işte. Tepesinde onu uyandırmak için sessizce adını söyleyen hizmetliler yeni doğan güneş ile birlikte gerçekliğe kaldırıyorlardı onu. Uyumamıştı ki... Ayı batırmış güneşi doğurmuştu bu gün. Tıpkı umutları ve ona hiçbir zaman gelmeyecek olan aşkı gibi... Tutulma vaktini ise çoktan geçirdiği bir gerçekti. O yılda bir zuhur eden mucizeyi görmeyi bile isteye kaçırmıştı...Ay ve güneş artık onun için bir araya gelmeyecekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİM SENSİN
Historical FictionLanchester Dükü yıllar önce karşılaştığı bir kadının saçına iliştirdiği kurdelenin kader bağı olduğunu nereden bilebilirdi ki? Ya Leydi Maeve Ferguson? Birileri kendisine durmadan ayak bağı olan o kurdelenin aslında gerçek aşkı ona getireceğini söy...