---Ertesi Gün---
Adelard beyaz çiçekler ve tüller ile süslenmiş merdivenlerin başında volta atmak ile meşguldü. Durup kendisi gibi volta atan Quinton'a baktı. Asık suratlı adama sırıttıktan sonra yürümeye devam etti. Tam pes etmiş yukarı çıkacakken yukarısı hareketlendiğinde heyecanla durup baktı genç adam lakin gelmekte olanın Leydi Amelia olduğunu gördüğünde dudaklarını dişledi. Kadın üzerine giydiği beyaz saten kabarık elbisesi dirseklerine dek çektiği eldivenleri ile kibarca inmekteydi. Boğazını temizleyerek kadına bakmakta olan arkadaşına döndü.
"Gitsene George ne bekliyorsun!"
"Gidiyorum ya zaten!" George tersi yöne döndü. Adelard dönüp arkadaşına baktı. "Leydinin güzelliğinden yolunuzu şaşırdınız sanırım Lord Quinton bu taraftan." Genç adam kendisine kaş çatan arkadaşına sırıttı. Ardından onu almak için merdivenleri tırmanıp kadına elini uzatışını izledi.
"Bu davet sizin için değil leydim fazlaya kaçmış gibi..." George öfkeyle Adelard'a baktı.
"B-bunu düşes giymemi emretti lordum." Amelia elini sıkan adama aynı şekilde karşılık verdi.
"Düşes emretmiş... Leydiye de pek yakışmış... Siz ona bakmayın leydim. Biz erkekler beğendiğimiz kadınları güzel elbiseler için-de gör-" Adelard bakışlarını merdivene çevirdiğinde gördüğü şeyle konuşmasını devam ettiremedi. Eliyle konuşacakmış gibi görünen Quintona susması için işaret ettikten sonra yutkunarak elleri önünde ona bakan karısına baktı. Tanrım... Bu nasıl bir güzellikti... Maeve üzerine boncuklar işlenmiş krem rengi bir elbise giymişti. yürüdükçe boncukların sallandığını görebiliyordu genç adam. göğüs altından taşlı bir kurdele bağlı elbisenin yakası pek aşağıda değilse de kadının göğüsleri evlendiklerinden beri pek bir irileştiğinden nefes aldıkça kendini belli etmekteydi. Güzel omuzlarının çoğu kısmı açık kolları bileklerine kadar kapalıydı. Boynunda çok nadir çıkardığı zarif mavi su damlası şeklindeki kolyesi geriye doğru taranıp topuzlanan saçlarının tepesinde aynı maviden zarif bir taç bulunmaktaydı. Yanakları pembeleşmiş kendinden pembe dudakları ile bütünleşmişti. Genç adam kendine geldiğinde iki basamağı tökezleyerek çıktıktan sonra koşar adım karısının yanına gidip ona elini uzattı. Maeve gülümseyerek elini tuttuğunda ise Adelard iç geçirerek yanından yürüdü.
"Çok, çok güzelsin Maeve ve sanırım bu biraz aşırı..."
"Bana bilmediğim bir şey söyle lütfen." Maeve boğazını temizledi.
Adelard dişlerini sıktı. "Bu kılıkta insan içine çıkılmaz!"
"Ne giyecektim ya?" Maeve kaş çatmamaya çalıştı. "Bu benim doğum günü davetim. Çuval mı giyseydim! Hoş, ne fark eder ki... Yine güzel olurdum..."
"Maeve!" Adelard kadını uyardı.
Maeve derin bir nefes aldı. "Sizin için giyindim lordum... Alice bu boncuklardan hoşlandığınızı söyledi. Bir yaş daha alıp göz kenarıma hafif bir çizgi ekledim... Yakında bunları giymek pek bir fayda etmeyecek."
Adelard kapının önüne geldiklerinde tebessüm etti. "Seni buruşuk halinle bu merdivenlerin başında bekleyeceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum."
"Bense göreceğim manzaradan pek bir korkuyorum." Maeve gülmemek için yanaklarını kemirdi.
"Ah, ben çirkinim unuttum..." Adelard surat astı.
"Korkum dük hazretleri... O zaman geldiğinde güzel gamzeleriniz ile çirkin buruşmuş bana gülüşünüzü görememekten... " Maeve açılan kapıdan içeri girerken göz ucuyla başını öne eğmiş gülümseyen adama baktı. Sanırım gönlünü almıştı. Dans pistinin ortasına geldiklerinde ise çalacak olan müziği ve edecekleri dansı elbet biliyordu. Leydi ve lordlar yanlarında sıraya dizildiler. Genç kız ilk kez dans ettikleri müzik çaldığında eğilip adamı selamladı. Ardından göz ucuyla yanlarında dikilen leydi Amelia ile kont Quintona bakıp Adelard'a ikiliyi işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİM SENSİN
Historical FictionLanchester Dükü yıllar önce karşılaştığı bir kadının saçına iliştirdiği kurdelenin kader bağı olduğunu nereden bilebilirdi ki? Ya Leydi Maeve Ferguson? Birileri kendisine durmadan ayak bağı olan o kurdelenin aslında gerçek aşkı ona getireceğini söy...