"Beni engellemeyeceksin Brian!" Lily bağırdı. Adam ona burada kalacağını söylüyordu.
"Bana sürekli bağırır oldun Lilybeth!" Brian kaşlarını çattı. Birlikte otuz yıla yakın geçirmiştiler lakin bu zamana kadar karısının yüksek sesini yalnızca çocuklarını doğururken duymuştu.
"Kızımı görmek için geldim ve göreceğim."
"Maeve benimde kızım ve seni temin ederim onu göreceğiz." Brian sakin kalmaya çalıştı. "Lakin bir dükün ayağına gitmeyeceksin. O buraya gelecek."
"Babam haklı anne söz dinlemelisin" Noah gözlerini zorla açıp kamarada bağıran ikiliye baktı. "Üstelik o ayağınla uzun koridorları geçebilecek durumda değilsin."
Lily dizine baktı. "Bu ayak ile ikinizi de tepeleyecek durumdayım!" Kadın eliyle yüzünü yellemeye koyuldu. "İyiden iyiye beni iş görmez ettiniz! Bunca yıldır bu ayak ile baktım ben size! " Kapı tıklatıldığında ise susup başını çevirdi. Callie ve Ian'ı kapıda görmek elbet sürpriz değildi. Lily fazlaca ciyaklayıp gemiyi ayağa kaldırmış olmalıydı.
" Gel beraber yatalım!" Brian kızının ardında dikilen Ian'a kaş çattıktan sonra doğrulup pikeyi karısının omuzlarından saldı.
"Olur, tabii" Ian başını eğip dar bölmeye girdi ardından Noah'ın yanına çöktü. Leydi Ferguson'u hiç bu denli sinirli görmemişti.
Callie kocasına başını olumsuz manada salladıktan sonra gidip annesinin önünde çöktü. "Çok öfkelisin anne bırak biz halledelim."
"Ben öfkeli değilim! " Lily kaşlarını çattı.
Noah kaşlarını kaldırarak Ian'ın omzuna vurdu. "Yaşlandıkça bir tuhaflaştılar" dedi sessizce.
"Tuhaf demek! İç ağrısı evlat olduk demiyorsunuz tuhaf olan ben oluyorum"
"Lilybeth?" Brian şaşkınlıkla karısına baktı.
"Sanırım artık aybaşı olmadığı bir dönemde..." Noah kaşlarını kaldırdı. Fazlaca terlemesi öfke hali ve ani ruh değişikliklerinin en mantıklı açıklamasıydı bu. Annesi bastonu ile kafasına vurunca gülerek yeniden uzandı.
"Ne ayıp!" Callie dudaklarını birbirine bastırdı. Babası ise ayaklanmaya niyetlendim lakin annesi onu tutup durdurdu.
Ian kaşlarını çatarak Noah'a baktı "Ayıp!" diye onu uyardıktan sonra kadına döndü. "Gidip Maevei göreceğiz ve burada olduğunuzu öğrendiğinde gelecektir hiç şüphem yok." Genç adam dizleri üzerinde doğrulup kadının ellerini tuttu. "Ne yapıp edip onu getireceğim sen üzülme anne. Getiremesem de gelip seni kızına götürürüm. Gerekirse sırtımda taşırım. " Lily dudak büküp başını salladığında "Ama bir şartla" dedi koca adama bakarak. Brian çabucak yerinde doğrulup üzerine geldiğinde ise ayaklanıp kapıya doğru gerileyerek güldü.
"Çeneden ibaretsin ağabey!" Noah kaşlarını kaldırdı. "Frederic Adelard Hudge'un tatlı dilli olduğunu işitince daha da bir çenen açıldı."
Callie dayanamayıp güldüğünde kocasının kaşlarını çatmasıyla başını öne eğdi. Ian söz konusu aile içi olunca yaşayamadığı çocukluğuna geri dönüyordu ve bu tutumu öyle tatlıydı ki Callie eve dönmek hiç istemiyordu.
"Yürü Caledoniam gidip Rorotu uyandırmam gerekiyor."
"Git şimdi de adamın başına ekşi" Brian gözlerini kaçırıp tebessüm etti.
"Gitmemi istemiyorsunuz... "
"Yürü git!" Brian yerinde doğruldu. Kızının adamı çekelemesiyle dışarı çıktılar. Az sonra yandaki kapının tekmelenmesi ve Ian'ın bağırışı ile yeniden doğruldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİM SENSİN
Historical FictionLanchester Dükü yıllar önce karşılaştığı bir kadının saçına iliştirdiği kurdelenin kader bağı olduğunu nereden bilebilirdi ki? Ya Leydi Maeve Ferguson? Birileri kendisine durmadan ayak bağı olan o kurdelenin aslında gerçek aşkı ona getireceğini söy...