Genç kız dükün peşinden tanımadığı bir odaya girdiğinde şu an adamın yüzüne bakmak istemediği için sorgulamadı lakin bir parça etrafına baktığında odanın kimin olduğunu anlamak zor değildi. Göz dolduran mobilyalar donatılmış korkunç büyüklükte bir oda idi. Üç yatak odasının birleşimi kadar geniş her detayı içinde barındırmaktaydı. Bir koşede çalışma masası ardında ki duvarda "v" şeklinde birleştirilmiş bir kitaplık, diğer koşede bir oturma gurubu, kapı yanındaki duvara yerleştirilmiş devasa varaklı bir yatak ucunda bir oturma pufu boydan boya cam olan duvarın önünde ise tek sandalyesi olan bir çay masası var idi. Maeve in dikkatini köşede duran büyük teleskop çektiğinde Noahda da bu kadar büyük olmasa da bir tane olduğunu hatırladı.
"Leydim burada dinlenin b-ben sizin yerinize baloyu idare edeceğim yeniden aşağı inmenize gerek yok." Adelard kadının gözünden süzülen bir iki damlanın farkında olup olmadığını anlayamamıştı. Lakin o damlalar genç adama ağzından hiç çıkmayacak o cümleyi kurdurduğunda nefesini tutmak zorunda kaldı. Kendisine bir cevap da bulamadığında genç adam iyiden iyiye telaşlanarak Maeve'i belinden tutup oturma gurubuna götürdü ve doldurduğu bir bardak suyu kadına uzattı. Kadın aniden dönüp bardağı onun suratına boca ettiğinde ise Adelard öfkke ile karışık bir şaşkınlığın verdiği hız ile geri çekildi. "N-ne yaptığınızın farkında olmadığınızı ümit ediyorum!"
"Ah, öyleyse sürahiyi getirin bana!" Genç kız dişlerini sıkarak baktı adama.
"Haddinizi aşıyorsunuz!" Adelard öfke ile açtığı gözlerini kadına doğrulturken eliyle yüzünü kurulayıp ona birkaç adım yaklaştı ve yüzüne doğru eğildi.
"Bu daha başlangıçtı halbuki... Üstelik en azından benim sınırını bilmediğim bir haddim var siz ise kelimenin tek anlamı ile hadsizsiniz!“ Maeve adamın saçlarından yüzüne düşen serin damlaları elinin tersi ile sildi. "Beni derhal odama götürün! "
Adelard tüm öfkesine karşın kızaran gözleri yüzünden doğrulup geri çekilmek zorunda kaldı.
"Bu oda bana ait yani odanızdasınız!""Durun düzelteyim öyleyse!“ Maeve hızla doğrulup eteklerini topladı."Beni içinde başka bir kadının ruhunun dolaşmadığı bir odaya götürün her neresi olursa!" Maeve yutkundu.
Adelard gözlerini cama çevirip küfrettikten sonra yeniden kadına baktı. Bu öfke, hakkında hiçbişey bilmiyor olduğunun kanıtıydı ki genç adam böyle birşeyin olacağını düşünmemişti. Henüz otuzunda bir çocuk ile dul kalan dükün broşürleri daha üçüncü günden tüm İngilterenin elindeydi. Kaldı ki onu kadınların içine bıraktığı yarım saat bile herşeyi duymasına yetmişti. İki saat geçirmiş olsa bebekliğine varana kadar inerlerdi. "S-siz... Sizin haberiniz yokmuydu?“
" Siz kendinizi ne kadar önemli görüyorsunuz ki benim sizden haberim olsun? Kimsiniz ki? Varlığınızı dahi bilmiyorken şimdi evli ve bir çocuk babası olduğunuzu işitiyorum. " Maeve söylediklerini kulağı yeniden duyduğunda dudaklarını dişleyip dönüp kanepeye oturdu.
"L-Leydim... Şu an aşağı inmek zorundayım geri döndüğümde bu konuya açıklık kavuşturacağım" Adelard hala şaşkındı.
"Nasıl bir açıklığa kavuşacak bu konu inanın merak etmiyorum ekselansları... Bu kadar açıklık kafi. Mümkünse dönmeyin! “ Maeve Ellerini kucağında birleştirip titreyen parmaklarını ovalamaya koyuldu. Aklı hafiften bedenini terk etmiş olacaktı ki oturmuş hala adamı dinlemekteydi. Genç kız kime haber yollayıp nereye gideceğini bilmediğini düşündüğünde dudaklarını birbirine bastırıp boğazındaki düğümü yutkunmak durumunda kaldı. "Çıkın odadan!"
Adelard aşağı inmek zorundaydı lakin bunu yapmayı istemiyordu. Eğer inmeyecek olur ise yarın İngilterede "Dul dükün bilerek kendisinden habersiz bir İskoç taşralısı ile evlendiği" konuşulmaya başlayacaktı ki bu çok büyük bir sorun idi. İnerse kadının bu halde odada ne yapacağını kestirmek mümkün değildi. Genç adam içinden lanetler yağdırırken kral Anderson'un ne diye düğüne bir hafta kala davetiyeleri ve mektupları gönderdiğini anlamış oldu. Aklına gelen ilk şeyi yaparak gidip balkon kapısının kilidini çevirip cebine attı. Kadın arkası dönük vaziyette bir kahkaha patlattığında üzerine de "Siz iki günde kendinizi nereye koydunuz öyle!" diye söylendiğinde dudaklarını dişleyerek odadan hızla çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİM SENSİN
Historical FictionLanchester Dükü yıllar önce karşılaştığı bir kadının saçına iliştirdiği kurdelenin kader bağı olduğunu nereden bilebilirdi ki? Ya Leydi Maeve Ferguson? Birileri kendisine durmadan ayak bağı olan o kurdelenin aslında gerçek aşkı ona getireceğini söy...