-Güvertede yaşanılanlar ile aynı anda-
Maeve kucağında tuttuğu oğlan ile orta yerde dikilmişken kime bakacağını şaşırmış vaziyetteydi. Ardında dayısı babası amcası önünde kadınlar hepsi gözlerini ayırmadan kendisine bakıyor ve bir cevap bekliyormuş gibiydiler. Annesi sinirliydi. Maeve onun tüm ikna çabasına karşın Louis'i kendi isteği ile kucağına aldığına ikna edememişti bir türlü. Mori'nin kucağındaki yeğenine doğru yürüyüp Louis'i ona doğru çevirdi.
"Bak Moire arkadaş" dedi çatık kaşlı kuzenine bakarken. Morigan tutumunu değiştirmediğinde ise uzanıp Moire'i de kucağına aldı.
"Bana neden böyle bakıyorsunuz?"
"Aklımız almadığından olabilir mi?" Morigan söylendi.
"Aklınız neyi almıyor Mori?" Genç kız kaşlarını çattı. Artık sinirlenmeye başlıyordu.
"Bizim çocuklarımızın canı yok muydu?" Fiona dudak büktü. "On günde kucaklayıvermişsin İngilizi"
Rosalind Callie'e bakarak geri çekildi. Kızların ettiği alınganlığı anlayabiliyordu lakin Maeve'i sık boğaz etmeye de niyeti yoktu. Gidip kocasını kolundan tuttu ve oturmak üzere köşeye çekti.
Jenna oturduğu yerden merakla izlemekteydi. "Şimdi doğuracağım" dedi Rose'a bakarak.
"Onu kucaklayacak benden başka kimse yok Fiona." Bu delirmiş kadınlar oğlanı emzirdiğini görseler kim bilir kendisine ne yapacaklardı. Gemi sallanınca Maeve sendeledi. Leydi Arcanaya Moire'i uzatmak zorunda kaldı. Kadın çocuğu alıp ön güverteye doğru ilerledi ve geminin dengeli durması için ikinci çapayı salmalarını söyledi.
"Daha ayakta duramıyorsun Maeve... Söyle kızım seni korkuttular mı?" Lily saçlı oğlana bir müddet baktıktan sonra gözlerini çokça kırpıp fazla dikkat etmek istemeyerek kızına yöneldi.
"Daha kaç kere söyleyeceğim anne?" Maeve oğlanın başını omzuna dayayıp eliyle battaniyeyi düzeltti. "Kim beni korkutacakmış?"
"Adamı yiyorlar şu an orada" Jenna güldü. "Ağabeyim muhtemelen ilk karşılaşmamızın hıncını ondan çıkarıyor."
Maeve başını geriye doğru atıp görmeye çalıştı lakin babasından mümkün değildi. Lord Ferguson'a gülümsedikten sonra koca adamın gözlerini kaçırması ile önüne döndü.
"Hoş geldin partisi." Callie sırıttı. Kocası adamcağızın üzerine çok gitmeseydi bari. Genç kız dikkati dağıldığında herhangi bir durumda müdahale edebilmek adına ortalara doğru ilerledi.
"Anne?" Maeve annesine baktı. "Onu almayacak mısın?" Leydi Ferguson kımıldamadan kendisini süzmeye devam etti.
"Neden alsın? Sen aldın mı bizim kel bebeklerimizi." Morigan dilini şaklattı. Elbet oğlanı alacaktı lakin önce Maeve'in biraz burnu sürçmeliydi.
Maeve iç geçirip babasına doğru yürüdü. "Bok kokmak istiyordun Lord Ferguson. Louis üst batırma konusunda pek iyi. Al torun!"
Brian iç geçirerek oğlanın suratına baktı. Adelard'a benziyordu. Çocuk kendisine gülünce gözlerini kırpıştırıp "Denize at." diye homurdandı lakin kızının bir anda değişen surat ifadesini gördüğünde öne doğru gittiyse de Maeve çoktan eteklerini tutup kamaralara doğru inmeye koyulmuştu. Brian kaşlarını kaldırarak karısına ardından Liamh'a baktı. Liamh konuşmadan omuz silkerek kendisini yanıtladığında Brian kızının ardından inmek istedi lakin Morigan öne atıldı.
"Ben giderim" Genç kız Maeve'in ciddi ciddi alınıp yanlarından ayrılması ile telaşa kapılarak arkadaşının yanına inmeye koyuldu.
---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİM SENSİN
Historical FictionLanchester Dükü yıllar önce karşılaştığı bir kadının saçına iliştirdiği kurdelenin kader bağı olduğunu nereden bilebilirdi ki? Ya Leydi Maeve Ferguson? Birileri kendisine durmadan ayak bağı olan o kurdelenin aslında gerçek aşkı ona getireceğini söy...