---2 gün sonra---
Adelard kolunun atında uyuklayan kadına ve tuttuğu bebeğine baktı. İki gün öyle çabuk geçmişti ki genç adam zaman yaklaştıkça daha bir tükenir olmuştu. Kadının elini hiç bırakmamış kokusunu ne kadar içine çekse de yine de doyamamıştı. Tükenmeyen gözyaşları birkez daha yanağından süzülürken hızla yüzünü silip toparlanmaya çabaladı. Maeve ihtiyaç molaları hariç durmaya izin vermiyordu Adelard ise karşı çıkamıyordu çünkü biliyordu ki durdukları an onu bırakmak istemeyecekti. Louis ne yapsındı. Kadının kucağında öyle mutlu öyle huzurluydu ki ağlayışları bile onu kucağında tutsun diye numaradandı. İkinci kez kaybediyordu annesini. Adelard derin bir nefes alıp dolan gözlerini arabanın tavanına dikti. "Tanrım sen aklıma mukayyet ol!"
Maeve arabanın sarsılması üzerine gözünü açıp arabanın karşı koltuğuna adamın bacaklarına baktıktan sonra hızla doğruldu. "Adelard! Ne zamandır uyuyorum!"
"Çok olmadı..."
Genç kız tedirginlikle etrafına baktı ardından kucağındaki oğluna dönüp onu alnından öptü. "Uyumama izin vermeyecektin... Söz vermiştin!"
"Çok yorgunsun." Genç adam kadına gülümsedi. "Hadi sohbet edelim Maeve."
"Ne hakkında?" Maeve sessizce konuştu.
"Sabah kaçta kalkacaksın?" Adelard kadını alnından öptü.
"Muhtemelen sekiz... Bazen daha erken... Annem uyku konusunda çok katıdır. Öğlene dek yapılacak herşey bitmek zorunda. Ya sen?"
"Öyleyse bende sekizde kalkacağım. Gidip gökyüzüne bakacağım, sana günaydın diyeceğim..."
"Gece kaçta yatacaksın peki?" Maeve gülümsedi. "Bunu bilemeyiz... Gerçi Louis saat onda emip uyuyacak." Maeve hızla önüne dönüp oğlana baktı. Akmasına engel olamadığı bir iki damla ile "Mama yiyecek... O artık koca adam"
Adelard başını camdan yana çevirerek dudaklarını dişledi. "Ne zaman banyo yapacaksın?"
"Adelard?" Maeve burnunu çekti.
"Efendim?"
"Bu tatlı orman kokusunun bir ismi var mı?" Genç kız adamın pelerinini tutup kokladı.
"Sandal ağacı..." Genç adam dönüp kadını saçlarından öptü. "Sen gül kokuyorsun."
"Evet, tüm kardeşlerim böyle kokar... Alışkanlık, Annem saçımıza sürerdi hep." Genç kız güldü. "Noah da gül kokar."
"Yok artık." Adelard elinin tersini ağzına kapatarak güldü lakin Maeve elini indirip yüzüne baktı. "Gülüşünü saklama Adelard... O çok güzel"
Genç adam kaşlarını kaldırdı. "Bundan emin misin? Herkesin içinde güleyim mi?"
"Hayır!" Maeve dudaklarını büküp önüne döndü. "Pekala sakla..."
"Sen her yerini sakla öyleyse!" Genç adam kendini yana çekip kadına baktı. Bedenine dokunacak oldu lakin artık soyadını taşımadığından bunu yapması çok uygunsuzdu. Maeve elini tutup öptü ardından kendisininkini bedenine dolayıp okşadı. "Leydim bu çok uygunsuz."
Maeve umursamadı. Başını yukarı kaldırıp adamı boynundan çenesinden öptü. "Benim gönlüm bu evliliği fes etmeyecek Adelard. O kağıt tanrı huzurunda hala senin olduğum gerçeğini değiştirmeyecek bunu umursamıyorum."
Adelard karısının mantıklı sözleri ile eğilip onu dudaklarından öptü. "Öyleyse hala evliyiz. Teslim ol Maeve..."
"Adelard Louis!" Maeve dilini şaklattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİM SENSİN
Ficción históricaLanchester Dükü yıllar önce karşılaştığı bir kadının saçına iliştirdiği kurdelenin kader bağı olduğunu nereden bilebilirdi ki? Ya Leydi Maeve Ferguson? Birileri kendisine durmadan ayak bağı olan o kurdelenin aslında gerçek aşkı ona getireceğini söy...