"Ekselansları?"
Maeve tek gözünü aralayıp açık kapıya, kucağında uyuyan bebeğe üzerlerindeki siyah pelerine baktı. Yüzünü yana çevirdiğinde ise omzuna başını dayamış halde uyuklayan dükü gördüğünde gözlerini sıkıp yeniden baktı. Tanrım her yeri tutulmuştu. Yol öyle uzun da değildi en fazla bir saattir uyuyor olmalıydılar. Genç kız yeniden göğsündeki çocuğa ve omzundaki adama baktı ve kaşlarını çattı. Bu adamın yanında ne işi vardı? Omzuna yatıp uyuması ise cabasıydı. Maeve yatak değildi. Omzunu silkip adamı kaldırmaya çalıştı.
Adelard başının aşağı düşmesi ile gözlerini araladı. Yeniden sarsılması üzerine hafifçe başını çevirip kendisine kaş çatan güzel yüze yöneldi. Uyumuş olmalıydı. Kadının kucağında hala uyumakta olan oğluna döndü. Maeve'in korsesinden taşan göğüsleri üzerinde keyifle yatıyordu. Parmakları da korsenin içindeydi Adelard da onları izleme bahanesi ile kadının yanına oturmuştu lakin uyuyacağını tahmin etmemişti. Maeve yeniden omzunu silktiğinde genç adam boğazını temizleyerek doğruldu.
"Ben sizin yastığınız mıyım?" Maeve sessizce konuştu. Doğrulmaya çalıştığında ise yüzünü buruşturarak inledi. Kalçası ve beli fena halde ağrımış rahatsız oturduğundan ayakları uyuşmuştu. "Bebeği alın üzerimden."
Adelard oğlunu kımıldatmak istemedi. "Çok güzel uyuyor." diye mırıldandı. "Dünyanın en güzel yastıkları üzerinde üstelik."
Maeve gözlerini kırpıştırarak oğlana baktı ardından adamın demek istediğini anladığında dişlerini sıkarak konuştu. "Ne çeşit bir hayalperestsiniz?"
"Erkek çeşidinden." Genç adam dudaklarını dişleyip gülerken toparlanmasına izin verebilmek adına sessizce oğlunu kucakladı.
"Akılsız bir yere dek işleyip yıkananlar dan yani..." Genç kız üzerindeki siyah pelerini sıyırıp çocuğa sardıktan sonra yüz kızarıklığının dinmesi için başını camdan tarafa çevirdi. Bir yandan da elbisesini toparlayıp kucağına düşen kurdelesini yeniden boğazına doladı. Uzun zamandır etrafı sarılı olduğundan şimdi üşüdüğünü hissetmişti genç kız. Pelerinine sarınıp dükün peşinden inmek üzere kaydı.
"Dük hazretleri... Sayın düşes!" George gülümseyerek adımlarını hızlandırdı ve arkadaşına doğru yürüdü. "Sonunda gelebildiniz." Genç adam Louis'e bakıp güldükten sonra elini Arabadaki kadına uzattı. Düşes yardımı ile aşağı indiğinde ise kibar bir reverans yaptı lakin kadın öpmek üzere eğildiğinde elini çekince bozuntuya vermemek adına doğrulup kollarını ardına aldı ve yeniden selam verdi. "Şeref verdiniz."
Adelard Maeve'in yaptığı saygısız hareket karşısında bu kez gülümsemek ile yetindi. Lakin arkadaşı ziyadesi ile kızardığı için oğlunu dadıya teslim edip kadına kolunu uzatırken kaşlarını kaldırıp başını olumsuz manada salladı. "Çok geç kalmadık umarım."
"Aslında tam vaktinde geldiniz ekselansları" George Adelard'ın diğer yanına geçerek konuştu. Dükün bu çirkin hareketi görmezden gelmemesi gerekirdi.
"Güzel." Genç adam yanında yürüyen kadının etrafı süzüşüne baktı. "Gülümseyin leydim" dedi keltçe."
"Gülümseyecek hal mi bıraktınız..." Maeve gülümsemeye çalıştı. "Kusura bakmayın sayın Kont sanırım bir miktar uyku sersemiyim."
"Anlıyorum leydim" George gülümsemeye çalıştı. "Vereceğiniz ismi düşündünüz mü ekselansları?"
"Charles... Özgür bir adam olsun." Adelard kapıdan girerken elini kolundaki kadının eli üzerine koydu.
"Dük olmak zor iş Adelard anlıyorum" George iç çekti. "Ama iyiki kral dükallığı size vermiş demeden edemiyorum yoksa ne yapardık... Sayende özgür bir adamım, sayende" Genç adam arkadaşının kendisine dişlerini sıkması üzerine güldü. Ardından kendilerine bakan düşese başıyla utangaç bir selam verdi. "İsim zırvasından sonra görüşürüz ekselansları... Bu gece güzel geçecek!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİM SENSİN
Historical FictionLanchester Dükü yıllar önce karşılaştığı bir kadının saçına iliştirdiği kurdelenin kader bağı olduğunu nereden bilebilirdi ki? Ya Leydi Maeve Ferguson? Birileri kendisine durmadan ayak bağı olan o kurdelenin aslında gerçek aşkı ona getireceğini söy...