"Beğendin mi?" diye sordu Melis heyecanla. "Biliyorsun, günlerdir bunun için uğraşıyorum."
Savaş aslında pek bir şey anlamamıştı. Birbirlerine benzeyen mankenler, birbirlerine benzeyen elbiseler giyerek podyumda yürümüşlerdi fakat bunu Melis'e söyleyecek hâli yoktu. "Tüm elbiselere hayran kaldım." dedi en inandırıcı olabilecek bir şekilde. "Özellikle o yırtmaçlı olana."
"Savaş, tüm elbiseler yırtmaçlıydı. Konsept bu zaten."
"O kadar güzellerdi ki hepsi aklımı başımdan aldı." Savaş toparlamaya çalışsa da Melis kollarını göğsünde bağlayıp tek kaşını kaldırınca Savaş pes etti. "Üzgünüm, anlamıyorum işte bu tür şeylerden. Bak, sana desteğim sonsuz ama beni köşeye sıkıştırma."
"Seni köşeye sıkıştırmıyorum." dedi Melis kaşlarını çatarak. "Ve seni, bu geceden hiçbir şey anlamadığını bilecek kadar iyi tanıyorum. Defileleri sevmiyorsun, bunun farkındayım. Yine de tüm defilelerimde yanımda olup elimi tutuyorsun." Melis'in çatık kaşları yavaş yavaş düz çizgi haline gelmeye başladı. "Teşekkür ederim Savaş."
Savaş elini Melis'in omuzuna koyup okşadı. "Her zaman bebeğim."
"Melis Hanım, acaba buraya bakabilir misiniz? Sizinle tanışmak isteyen bir modacı var."
"Hadi git." dedi Savaş elinde tuttuğu ceketini giyerken. "Ben de şirkete gideceğim. Akşam görüşürüz."
"Seni seviyorum." Melis, Savaş'ın dudağına hızlı bir öpücük bıraktıktan sonra arka tarafa doğru gitti.
Savaş ise o an ne yapacağını bilemedi. Şirkete gitmek içinden gelmiyordu fakat gitmenin iyi olacağını biliyordu. Tanımadığı insanlar ona selam verince Savaş da yarım ağız onlara selam vererek asansöre gitti ve oradan garaja indi. Arabasına bindikten sonra birkaç dakika öylece durdu, sonra arabayı çalıştırdı ve yola çıktı.
.
"Neler dedi ressam?"
"Sancar Bey." Aniden içeriye giren adamla hafifçe irkilen Umut kafasını önündeki belgelerden kaldırıp adama baktı. "Bunu Savaş'ın anlatması daha doğru olur."
"Pek iç açıcı geçmedi anlaşılan?"
"Aslında sadece bununla sınırlı değil." Umut kurumuş olan alt dudağını diliyle ıslatıp nemlendirdi. "Ressam, Savaş'ın çizdiği resimlere baktıktan sonra onun intihara meyilli olduğunu düşündü."
"Ne?" Sancar Bey en başta şaşırsa da sonra kahkaha attı. "Savaş mı intihara meyilliymiş?"
"Aslında çizmiş olduğu resimleri görseniz siz de farklı düşünmezsiniz."
"İlgi manyağı." diye tısladı Sancar Bey. "Bilerek o tabloları seçmiştir."
Umut şaşırıp kalmıştı, bu adamın çift kişilikli olduğunu düşünmeye başlıyordu. Öyle bir an geliyordu ki Umut, Sancar Bey için şu dünyadaki en önemli kişinin Savaş olduğunu düşünüyordu ve yine öyle bir an geliyordu ki Savaş sanki Sancar Bey'in en azılı düşmanıymış gibi davranıyordu.
"Bu konuda size katılmıyorum." dedi Umut ellerini birbirine kenetlerken. "Savaş ile ilk tanıştığım gün ben de bunu düşünmüştüm."
"4 yıl oldu tanışalı, değil intihar etmesi elini bile kestiğini gördün mü sen Savaş'ın?" Sancar'ın Bey'in dudaklarına bariz bir alay ve küçümseme ifadesi vardı, Umut'tan bir onay bekliyordu fakat Umut hiçbir şey demeden sadece baktığında Sancar Bey iki kaşını kaldırdı. "Umut? Benim bilmediğim bir şey mi var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
versace , GAY
General Fiction"Benden nefret etmen umrumda değil," Sarışın adam alayla gülerek alt dudağını ısırdı. "Ben de sizin gibilerden nefret ediyorum. Unutma, sen sadece babam için çalışan bir avukatsın. Seni kovdurtmak dudağımdan çıkacak kelimelere bakar sadece, Umut Özt...