Savaş dışarıda sigarasını içiyordu, babasının yanına geldiğini görünce hızla sigarayı söndürüp çöpe attı ve babasına döndü. "Baba?"
"Savaş." dedi Sancar Bey ceketinin önünü kapatırken. "Seni tek bulduğum iyi oldu, bir konu hakkında konuşmamız lazım."
Savaş kolundaki saate baktı, molanın bitmesine beş dakikadan fazla vardı. "Konuşalım." dedi kafasını sallarken. Babası ile beraber şirkete girip odaya gittiler, kapıyı kapattıktan sonra Sancar Bey kendi yerine oturdu. Savaş da karşısındaki koltuğa oturdu. "Kötü bir şey değildir umarım?"
"Savaş, lafı dolandırmayacağım. Aşık mısın sen bu çocuğa?"
Savaş babasının bu konuyu er ya da geç konuşacağını bildiği için şaşırmadı, hazırlıklıydı. "Aşık olmasam Umut ile çıkar mıyım?"
"Çıktığın her kadına aşık değildin."
"O kadınlar ile Umut'u bir tutma." dedi Savaş yumuşak bir sesle, gerilim oluşmasını istemiyordu. "Umut'tan eskiden ne kadar nefret ettiğimi en iyi bilen sensin. Öylesine nefret ettiğim biriyle aşık olmadan sevgili olmam. Bu bana eziyet olur."
"Aslında beni endişelendiren de bu. İki ay önceye kadar kin kustuğun adama şimdi bu şekilde aşık olman, bilemiyorum Savaş. Bir şeyler planlamıyorsun değil mi?"
İşte Savaş şimdi afallamıştı, babası onu neyle itham ediyordu? "Baba, ne planlayabilirim? Planlayacak olsam dört yıl mı beklerim?"
"Konu sen olunca şaşırmam." dedi Sancar Bey gözlerini bir saniye bile oğlunun gözlerinden çekmezken. "Eğer amacın bu çocuğun kariyerini bitirmek-"
"Baba." dedi Savaş hem kırgın hem sinirli bir ses tonuyla. "Yapma. Böyle bir şerefsizlik yapacak insan değilim, yapacak olsaydım Umut bana aşkını itiraf ettiği zaman yapardım."
"Ne zaman etti sana ilk itirafı?"
"8 ay oldu."
"O yüzden mi çocuğun gözüne Melis'i sokup duruyordun? Acı çeksin diye mi o kadını şirkete alıp alıp geliyordun?"
"Ona acı çektirmek için değil, seni sinir etmek için getiriyordum." dedi Savaş sesini biraz daha sakinleştirerek. "Ayrıca baba, Umut'tan nefret etmemin sebebi de sendin. Her daim bilerek, gözümün içine baka baka Umut'a oğlum diyip duruyordun. İster istemez Umut'u kıskanıyordum ve bu da nefrete döndü."
"Şimdi kıskanmıyor musun?"
Savaş içtenlikle gülümseyerek kafasını iki yana salladı. "Hayır, tam aksine hoşuma gidiyor. Umut her şeyin en iyisini hak ediyor."
Sancar Bey birkaç saniye baktıktan sonra kafasıyla kapıyı gösterdi. "Tamam, çıkabilirsin."
"Teşekkürler komiserim." dedi Savaş asker selamı verirken.
Oğlu odadan çıktıktan sonra Sancar Bey gülerek gözünü masanın üzerinde duran eşinin fotoğrafına çevirdi. "Bizimki sonunda gerçekten aşık oldu. Hem de doğru kişiye."
.
"Eğer birkaç dakika daha gelmeseydin ben senin yanına geliyordum." dedi Umut aldığı ceketi askılığa tekrardan asarken. "Bir şey mi oldu?"
"Yok, babam ile karşılaştık. Biraz onunla konuştum." Savaş montunu üzerinden çıkartıp masasına geçti. "İş çıkışı benim evime gidelim, şu kar kürelerini hediye paketi yapalım. Yarın da gider çocuklara veririz olur mu?"
"Olur, olur tabii. Aklımdaydı zaten." Umut yerine oturup dinlendirici gözlüğünü taktı. "Sen tablo işini ne yaptın, hallettin mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
versace , GAY
Fiction générale"Benden nefret etmen umrumda değil," Sarışın adam alayla gülerek alt dudağını ısırdı. "Ben de sizin gibilerden nefret ediyorum. Unutma, sen sadece babam için çalışan bir avukatsın. Seni kovdurtmak dudağımdan çıkacak kelimelere bakar sadece, Umut Özt...