Umut ne yapacağını bilemedi fakat saklamayacaktı da. Bunca zamandır Savaş'ın aşkıyla yanıp tutuşmuştu. Daha fazla dayanamazdı onsuzluğa. Yalan söylemeyecekti, gerekirse tek kalemde silip atacaktı tüm kariyerini. "Sancar Bey." dedi bir adım öne gelirken. "Ne düşünürsünüz bilmiyorum ama ben Savaş'a aşığım. Hem de dört yıldır."
Sancar Bey umursamaz bir şekilde dudağını aşağıya doğru kıvırdı. "Ne düşüneceğim evladım?" Elini kaldırıp Savaş'ı gösterdi. "Şu serseriye nasıl aşık oldun onu düşünüyorum."
Savaş alıngan bir tavırla gözlerini kıstı. "Aşk olsun, konu bu mu şimdi?"
Umut, Savaş'a kısa bir bakış attıktan sonra tekrardan Sancar Bey'e döndü. "Kızmadınız mı?"
"Oğlum niye kızayım?" Sancar Bey'in sesi çok hafif yükseldi. "İkiniz de birbirinize aşıksanız ne diye kaplerinizi kıracağım sizin?" Gözlerini Savaş'a çevirdi. "Gerçi senin aşkından pek emin değilim."
"Taktı bana." dedi Savaş ellerini beline koyarken.
Sancar Bey gülerek elindeki kediyi yere bıraktı. "Hadi, sevin kedileri sonra gelin aşağıya. O masayı ben mi toplayacağım?" Başka bir şey demeden odadan çıktığında Umut şaşkındı. "Biz ne yaşadık daha yeni?"
Savaş kendisini rahatça yanında yatağa bıraktı. "Anlamıştır o zaten çoktan. Hatta şu an nasıl mutludur kim bilir. Şirketi rahatça sana bırakır şimdi."
"Sadece... Vay canına." Umut rahatlamış bir şekilde nefes verdi. "Bir an kovulacağım sandım."
"Beni kovar seni kovmaz." Savaş kolunu başının arkasına koyup omuz silkti. "Hem zaten ben çıtayı o kadar yükselttim ki adam artık hiçbir şeye şaşırmıyor. Oyuncular, mankenler, barmaidler, takıntılılar, benden yaşça büyükler. Alışmış." Umut ters ters baktığında Savaş ağzına hayali bir fermuar çekti. "Şu küçüğü verir misin?"
"Hangisini?"
"Fark etmez, ver bir tanesini. Hepsi çok tatlı."
Umut eğilip bir tane yavru kediyi aldı ve Savaş'a uzattı. Savaş kediyi alır almaz yüzüne öpücükler bırakmaya başladı. "Koca kafa, naber?"
Umut, Savaş'ın daha yeni yaşadıkları olayı bu kadar kolay atlamasına şaşırmıştı çünkü kendi bacakları hâlâ titriyordu. Fakat sonra aklına onun Savaş Kara olduğu geldi, babasından hiçbir zaman korkup çekinen biri olmamıştı. Babası en fazla Savaş'ı mirastan red ederdi fakat bu pek Savaş'ın umrunda olan bir şey değildi, bunu birçok kez belli etmişti.
"Kediyi ağzına sokma." dedi gülerek, Savaş kedinin kafasını resmen ağzının içine sokup öpüyordu. "Düzgün sev şu yavruyu."
"Ama şuna bak bir, tek lokmalık." Savaş bebek kediyi yüz hizasına tutup güldü. "Yerim seni. Niye bu kadar tatlı bir şeysin sen?"
"Sen de benim gözümde böylesin işte, tek lokmalık." Umut eğilip Savaş'ın saçlarına bir öpücük bıraktı. "Gidelim mi artık?"
Savaş ayağa kalkıp kediyi annesinin göğsüne bıraktı ve Umut ile beraber aşağıya indiler. Sancar Bey televizyonun karşısına geçmiş kanalları dolaşıyordu. Umut ve Savaş masayı toplayıp, kirlileri makineye yerleştirdikten sonra Sancar Bey'in yanına gittiler. Savaş koltuğa oturduğunda yüzünü babasına çevirdi. "Baba, ne zaman anladın bizim çıktığımızı?"
"Çıktığınızı değil." Sancar Bey kafasını oğluna çevirip Umut'u gösterdi. "Umut'un sana aşık olduğunu biliyordum. Beş ay önce öğrendim."
Umut hafifçe kaşlarını çattı. "Anlamadım, nasıl biliyordunuz?"
5 Ay Önce
"Umut, sana nasıl teşekkür etsem bilemedim." dedi Sancar Bey fotoğraflara bakarken. "İnan bu kadında gözümü tutmayan bir şeyler var, Savaş da sır gibi saklıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
versace , GAY
Ficção Geral"Benden nefret etmen umrumda değil," Sarışın adam alayla gülerek alt dudağını ısırdı. "Ben de sizin gibilerden nefret ediyorum. Unutma, sen sadece babam için çalışan bir avukatsın. Seni kovdurtmak dudağımdan çıkacak kelimelere bakar sadece, Umut Özt...