Savaş iki dakika önce gelmeyi başarmıştı, elindeki para dolu çanta ile beklerken arkasından adım sesi duymuştu. Yavaşça geriye döndüğünde 38-39 yaşında, biraz kilolu, gözlüklü, şapkalı, sakallı olan adamı gördü ve yanına doğru gitti. "Ne kadar vicdanlıymışsın öyle."
"Aslında sadece seni test ettim, birkaç dakika geç gelsen sorun etmezdim. Sonuçta ucunda bir milyon dolar var."
Savaş kafasını sallayıp çantayı adama uzattı ama adam tam alacağı sırada Savaş çantayı geri çekti. "Sana nasıl güveneceğim?"
"Eğlenceli kısım da tam olarak burası yakışıklı, güvenemezsin. Belki parayı alıp kaçarım belki görüntülerin devamını sana atarım. Karar senin?"
"Al." dedi Savaş çantayı uzatırken. "Çantanın içinde görüntüler de var ama eksik. Tam yerinde görüntünün devamını silmişler."
"1 saat sonra gmailine atarım görüntünün devamını."
"Eğer atarsan beş yüz bin dolar daha veririm sana."
"Çok önemli biri galiba senin için?"
Savaş usulca kafasını salladıktan sonra kolundaki saate baktı. "1 saatten önce olursa harika olur, zamanım dar."
Adam bir şey demedi, geldiği gibi sessizce gittiğinde Savaş biraz deniz kenarında yürümeye karar verdi. Umut'un evinden sessizce çıkıp gitmişti. Şimdi ise Umut anlaşmayı imzaladı mı imzalamadı mı çok merak ediyordu.
Bir saate yakın deniz kenarında yürüdükten sonra telefonunu çıkarıp gmailine girdi, adam silinen yerleri bulmuştu ve altında da not vardı.
Gelen kutusu
Alıcılar: Ben
Eğer beş yüz bin doları bugün verirsen sana adamın adresini de bulabilirim.
Savaş hızla kendisini arayan en son numarayı aradı, telefon açılır açılmaz konuya girdi. "Buluşalım, sana paranı veririm. Sen de bana adamın adresini bul."
.
Adamı beklerken bir masaya oturmuş videoyu izliyordu. Tekrar tekrar. Umut içeriye girdikten sonra dosyayı eline alıyordu fakat sonrası o kadar bulanıktı ki ne olduğu anlaşılmıyordu. Umut çıktıktan birkaç saniye sonrası biri giriyordu. Vücut olarak Umut'a çok fazla benziyordu, bu bulanık görüntü ile kimseyi ikna edemezdi. Ya adam bilerek işi daha fazla düşsün diye böyle bir görüntü atmayı tercih etmişti ya da ancak bu kadar bulunuyordu.
Karşısındaki sandalye çekildiğinde Savaş kafasını kaldırıp adama baktı. "Tam üç saattir bekliyorum."
"Kolay bir iş değil benimki." Adam cebinden bir kağıt çıkarıp Savaş'a uzattı. "Dosyayı alan kişi en son İzmir otobüsüne binip gitmiş. Bu da en son görüldüğü mahalle, gerisi sende."
"Adamı nasıl tanıyacağım, görüntü piksel piksel. Tabii sen bilerek böyle atmadıysan."
Adam gülerek kafasını salladı ve diğer cebinden de bir fotoğraf çıkardı. "Zekisin, sevdim seni. Al, bu da adamın net fotoğrafı."
"Eminsin, değil mi?"
"Güven bana." dedi adam Savaş'ın ayağının dibine duran çantaya bakarken. "Şimdi emaneti alabilir miyim?"
Savaş bir şey demeden ayağa kalkıp gitti. Hızla bir uçak bileti ayırttıktan sonra hiç oyalanmadan havalimanına doğru sürmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
versace , GAY
Ficción General"Benden nefret etmen umrumda değil," Sarışın adam alayla gülerek alt dudağını ısırdı. "Ben de sizin gibilerden nefret ediyorum. Unutma, sen sadece babam için çalışan bir avukatsın. Seni kovdurtmak dudağımdan çıkacak kelimelere bakar sadece, Umut Özt...