Akşam yemeği hazır olduğunda Umut ve Sancar Bey çoktan masaya oturmuşlardı. Bir kişi eksikliği ile beraber.
Savaş.
Savaş ise hâlâ odasından çıkmamıştı ve bu durum ne Umut'u ne de Sancar Bey'i şaşırtmadı.
"Hande Hanım, Savaş'ı çağırabilir misiniz?"
"Üzgünüm, geciktim." Savaş koşar adımlarla merdivenlerden inip masaya adımlamaya başladı. "Ne giyeceğimi bulamadım."
"Neredeyse 7 saattir evdesin. Gerçekten ne giyeceğini bulamadın mı?" Sancar Bey olumsuzca salladı kafasını iki yana.
Savaş, Umut'un karşısındaki sandalyeye oturduktan sonra dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı. "Çok kıyafetin olması da kötü. Ne giyeceğini bilemiyorsun."
"En büyük derdin bu olsun, Savaş." Umut gözlerini kısarak baktı. "Yoksa ben geldim diye mi geç indin?"
"Neden böyle bir şey yapayım?" Savaş tek kaşını kaldırarak baktı Umut'un yüzüne. Bu adam her gün traş olmaya erinmiyor muydu hiç?
"Benden haz almadığın için olabilir." Umut ellerini iki yana kısaca iteleyip tekrar eski yerine çekti.
"Bak bu konuda sana katılıyorum." Savaş sırıttı. "Gerçekten de senden hiç haz almıyorum. Çok fazla iyisin, sanki hikâyenin sonunda kötü karakter çıkacak gibisin."
Sancar Bey utanarak gözlerini kapatırken, Umut gülerek kafasını iki yana salladı. "Sen bu kurduğun senaryoları bir kenara bırak. Babanın teklifini kabul edecek misin?"
"O konuya gelecek olursak..." Savaş oldukça sakin bir şekilde suyundan büyük bir yudum aldı. "Üzgünüm ama hayır. Ben bunu yapamam. Alınma Umut ama senin emirlerini yerine getirmek gibi bir düşüncem yok."
"Sana işkence etmeyeceğim, Savaş. Bunu senin için yapıyorum. Şirket, belgeler, yönetim, finansal hizmetler, iletişim ve bunlara benzer birçok şey hakkında hiçbir fikrin yok."
"Aslına bakılırsa ben o şirketi de istemiyorum." Savaş hafif çekingen gözlerle babasına baktı. "Baba, ben bunu yapamam. Şirket yönetmek-"
"Yani haklarından vazgeçmek istiyorsun? Her şeyden. Bu ihtişamdan, paradan, kazançtan, bu konumdan."
"Hiçbir zaman senin konumunda olmak istedim."
"Ne istiyorsun o zaman? Küçük tatlı bir kafe açıp iki ay sonra batmak mı?"
Savaş yerinde rahatsızca kıprandıktan sonra kafasını usulca iki yana salladı. "Hayır, bunu istemiyorum." Sertçe kolunun içini kaşıdıktan sonra gözlerini babasının gözlerinden kaçırdı. "Ben sanat galerisi açmak istiyorum-"
"Saçmalık!" Sancar Bey sertçe bıçağı ve çatalı eline alıp önündeki balığı kesmeye başladı, sanki tüm sinirini balıktan çıkarmaya çalışıyor gibiydi. "Sanatmış. Ne büyük saçmalık ama. Resim çizmenin sana para kazandıracağını mı düşünüyorsun?"
"Her şey para için yapılmaz baba. Bazı şeyleri yaparız çünkü onu seviyoruzdur."
"Hâlâ devam ediyorsun saçmalamaya. Sana resim yapma demiyorum. Yap, istediğin her zaman yap ama elinde gerçek bir mesleğin olsun."
"Ressamlık zaten gerçek bir meslek."
"Öyle mi? Bana bu devirde resimleri ile tanınan bir ressam söyle."
"İnci Eviner."
"Tanımıyorum." Sancar bey çatık kaşları ile Umut'a döndü. "Sen tanıyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
versace , GAY
Ficção Geral"Benden nefret etmen umrumda değil," Sarışın adam alayla gülerek alt dudağını ısırdı. "Ben de sizin gibilerden nefret ediyorum. Unutma, sen sadece babam için çalışan bir avukatsın. Seni kovdurtmak dudağımdan çıkacak kelimelere bakar sadece, Umut Özt...