Umut hızlı bir şekilde kapıyı açıp içeriye girdiğinde Sancar Bey sekreterine döndü. "Siz çıkabilirsiniz Gizem Hanım."
Gizem Hanım odadan çıkarken gözü Savaş'ın elini sımsıkı tutan Umut'un eline kaydı ama ses çıkarmadan odadan çıktı. Bunun üzerine Sancar Bey gözlerini Umut'a çevirdi. "Nerede kaldı o eski nezaketin?"
"Bu şirkette çalışmaya devam edeceğim ama şartlarım var."
Sancar Bey kafasını salladı. "Dinliyorum."
"Birincisi, bundan sonra Savaş'ı üzecek tek bir hareket bile yapmayacaksınız. Eğer onun yüzünü bir kez bile üzgün görürsem direkt giderim bu şirketten."
"Bir kez bile üzgün görürsem? Benim üzeceğim ne malum?"
"Çünkü onu bu hayatta sizden başka üzen biri yok."
Savaş gülmemek için kendisini zor tuttu. Umut doğruyu söylüyordu, bu hayatta onu babasından başka üzen tek bir kişi bile yoktu. Ayrıca babası ve Umut'un bu duruma geleceğini kendisine söyleselerdi güler geçerdi. Hiç olmayacak bir durum gibiydi.
"Pekâlâ, ikinci şartın ne?"
"Savaş'ın eğitimi biter bitmez emekli olacaksınız. Elinizi eteğinizi bu şirketten çekeceksiniz."
"Zaten benim istediğim de bu Umut. Savaş şu işleri adam akıllı öğrensin, ona tüm bunları bırakıp rahatıma bakayım."
"O zaman anlaştık." dedi Umut mesafeli bir sesle. "Ama artık sizinle eskisi gibi olmayacağım aşikar. O çok saygı ve hayranlık duyduğum adam değilsiniz bundan sonra."
Sancar Bey içine derin bir nefes çekip kafasını salladı. "İkinci Savaş hoş geldi."
3 Ay Sonra
"Savaş'ım, uyan sevgilim." Umut yatağa uzanıp Savaş'ın yanağına küçük küçük öpücükler bırakmaya başladı. "Emre şimdi çıkıyormuş."
"Uyandım, bir saniye ver bana." Savaş yumruk yaptığı eliyle gözünü kaşıdıktan sonra yataktan doğruldu. "Saat kaç?"
"Sekiz, ancak gideriz zaten. Biraz erken çıkalım." Umut tam gömleğini giyecekken Savaş ona arkadan sarıldığı için giymedi ve elini karnının üzerindeki ele koydu. "Dün gece çok geç yatma demiştim ben sana."
"Uyku tutmadı." Savaş dudağını Umut'un sırtına bastırıp üst üste öpücükler bırakmaya başladı. "Üstümü giyindikten sonra çıkalım."
"Bekliyorum."
Umut üstünü giyinmeye devam ederken Savaş soğuk su ile elini yüzünü yıkadı, dişlerini fırçaladı ve o da üstünü giyindi. Umut'a nazaran Savaş her zaman daha sportif giyinirdi. Beyaz bir tişört ve gri bir eşofman giydikten sonra aşağıda kendisini bekleyen sevgilisinin yanına gitti ve arabaya bindi.
İkisi de hiç oyalanmadan Emre'nin sınava gireceği okula gittiler, Emre ve annesi okul bahçesinde duruyorlardı. Emre stresten elindeki su şişesini bir sağa bir sola çeviriyor, arada sırada da giriş belgesinin üzerindeki yazıları okuyordu. Abisini gördüğünde hızlı adımlarla yanlarına koşarak geldi. "Yetişemeyeceksiniz sandım."
Umut kolundaki saate baktıktan sonra gülümseyerek kardeşine döndü. "Giriş saatine on beş dakika daha var."
"Heyecanlı gördüm seni." Savaş elini Emre'nin omuzuna koyup kendisine çevirdi. "Sakin ol, cidden bu işin en önemli yakını sakinliğini korumak. Olursa olur, olmazsa seneye tekrar denersin şansını."
"Abim öyle demiyor ama."
"Abin senin iyiliğin için sıkıyor seni, güzel bir geleceğin olsun diye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
versace , GAY
General Fiction"Benden nefret etmen umrumda değil," Sarışın adam alayla gülerek alt dudağını ısırdı. "Ben de sizin gibilerden nefret ediyorum. Unutma, sen sadece babam için çalışan bir avukatsın. Seni kovdurtmak dudağımdan çıkacak kelimelere bakar sadece, Umut Özt...