Başkalarının ne istediği değildir önemli olan

2.6K 220 139
                                    

Savaş gözlerini açtığında kendisini tamamen dinlenmiş bulmuştu fakat yüzünü koyduğu yastık tuhaf bir şekilde havaya kalkıp iniyordu. Yüzünü kaldırdığında bunun yastık olmadığını gördü.

Umut'tu.

Hayatının en rahat uykusunu Umut'un kollarının arasında geçirmişti.

Yavaşça bedenini Umut'un bedeninden ayırdı, amacı onu uyandırmamaktı ama Umut çok hızlı bir şekilde gözlerini açmıştı. O da ilk birkaç saniye nerede olduğunu hatırlayamamıştı ama sonra Savaş ile göz göze geldiklerinde gülümsedi. "Günaydın."

"Günaydın." dedi Savaş doğrulurken. Kalçası Umut'un bacaklarının üzerindeydi. Onun bacaklarını ağrıtmamak için kalkacaktı ki Umut elini Savaş'ın baldırına koyup kalkmasını engelledi. "Anlatmayacağını biliyorum ama yine de sormak istiyorum. Dün rüyanda ne görmüştün?"

Savaş sanki bir iddiayı kazanmış gibi güldü. "Şansını kaybettin. Sana rüyamı anlatmak için şirkete koşa koşa gelmiştim ama tüm hevesimi yok ettin."

"Neyle ilgiliydi?"

"İkimizi görmüştüm." dedi Savaş alt dudağını bile isteye ısırırken. "Çok güzeldi."

"Ne kadar dil dökersem dökeyim anlatmayacaksın değil mi?"

Savaş iki kaşını kaldırıp indirdi, eğlendiği kıvrılan dudaklarından belli oluyordu. "Hayır, sonsuza kadar bende gizli kalacak."

"Bir yolunu bulurum." dedi Umut kendinden emin bir şekilde. "Öğrenirim ne gördüğünü."

Savaş, Umut'un bacağına iki kez vurup ayağa kalktı. "Eminim, eminim." Ellerini Umut'un zaten dağınık olan saçlarına sokup daha fazla dağıttı. "Şirkete geç kalmayalım."

Umut koltuğun kenarından destek alarak kendisini yukarıya çekti ve masanın üzerine bıraktığı telefonunu alıp saate baktı. Saat altıya geliyordu, mesainin başlamasına daha iki buçuk saat vardı. "Kahvaltı yapalım en başta." dedi telefonunu tekrardan masanın üzerine koyup ayağa kalkarken. "Ama öncelikle lavaboya gitmeliyim."

"Zaten evi benden daha iyi biliyorsun." dedi Savaş eliyle merdivenleri gösterirken. "Keyfine bak."

Umut misafir banyosuna gidip elini yüzünü yıkarken, Savaş kendi odasına gitmişti. Telefonunu Umut gelmeden önce şarja koyduğu için burada kalmıştı. Şarjdan çekip rehbere girdi ve babasını aradı fakat büyük ihtimalle şarjı yoktu çünkü telefon çalmadan kapanmıştı.

Oradan odasındaki banyoya girdi ve elini yüzünü yıkayıp kuruladı. Odadan çıkmadan önce telefonunu aldı ve mutfağa indi. Buzdolabından kahvaltılık sosları, reçelleri çıkarırken Umut gelmişti yardıma. "Ben ne yapacağım?"

"İstersen çay koy." dedi Savaş zeytin kavanozundan tabağa zeytinleri koyarken. "Babama kaç defa yardımcı tut dedim inat etti tutmadı."

Umut hafifçe güldü. "Kendi işini kendisi yapmayı seviyor."

"Yaşlandı ama artık." Savaş zeytinlerin üzerine zeytinyağı döküp masaya koydu. "Hatta evlense bile niye evlendin demem."

"Bir ara adamın biri yanımda dedi bunu babana. Artık evlen, şöyle yaşlılığın tadını çıkar. Yalnızlık Allah'a mahsustur diye şakaya vurdu lafı fakat baban adamı odasından kovdu."

"Annemi unutamadı ki." Savaş çatal çıkarıp Umut'a döndü. "33 yıl. Dile kolay 33 yıl. Aşkından bir gram eksilmediği gibi her gün katlanarak arttı. Hatırlıyorum, ben daha 6-7 yaşlarındayken halam babama evlen diye tutturdu. Her gün bir arkadaşı ile gelirdi babamın yanına, Allah var hepsi de çok güzeldi. Çoğu nazik, hanımefendi, alımlı kadınlardı ama babam açık açık derdi yüzlerine ben karımı seviyorum, onu aldatmayacağım diye. Yüzüğünü bile çıkarmadı adam."

versace , GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin