( ꓃⁠ ) Bir kutuda saklı anılar

1.7K 150 135
                                    

Arabada giderlerden bir süre sonra Savaş dudağını ısırmaktan vazgeçip Umut'a çevirdi yüzünü. "Melis'i neden buraya çağırdın?"

"Haberlerden okuyup geldiğini söyledi."

"Yalan söylüyorsun."

"Ben avukatım, unuttun galiba?" Umut gülerek Savaş'a döndü ama onun çok ciddi olduğunu görünce içine bir nefes çekerken tekrardan yola bakmaya başladı. "Melis'e değer veriyorsun ve onu görmek seni mutlu ediyor. Sadece biraz mutlu olmanı istedim."

Savaş bir şey demeden yüzünü tekrardan cama çevirip yolları izlemeye başladı. Yarım saat sonra büyük, terk edilmiş bir binanın önünde durmuşlardı. "Buraya neden geldik?"

"Çok önceden yapılması gereken bir şeyi yapacağım." dedi Umut kendi kapısını açıp inerken. Hemen ardından da Savaş indi ve dikkatli adımlar atarak Umut'u takip etmeye başladı. Umut onun elini tutmak istemişti ama Savaş müsaade etmediği için tutamadı, sadece onun herhangi bir düşme anında tutmak için bir adım yanında gidiyordu.

"Umut, burası çok ıssız." diyerek etrafına bakındı Savaş. "Gerçekten, neden geldik buraya?"

"Şimdiye kadar burada olması lazımdı." diyerek kolundaki saate baktı Umut ve sonra telefonunu cebinden çıkarıp birine aradı ama cevap vermemişti. Bununla Umut'un kaşları çatıldı. "Neden açmıyor bu?"

"Kimden bahsediyorsun?"

"Bir saniye bekle Savaş'ım."

Savaş beklemedi. Hızlı bir hamle ile Umut'un elinde tuttuğu telefonu çekip aldı ve ekrandaki yazıya baktı.

"Melih Özer mi? Melih'i mi arıyorsun sen Umut?"

"Buraya gelecekti." dedi Umut bir adım Savaş'a yaklaşırken. "Senden özür dileyecekti."

"Ne?"

"Senden özür dilemesi gerekiyor, o yüzden onu buraya çağırdım-"

"Senin amacın ne Umut?" Savaş oldukça sinirli bir şekilde Umut'a baktı. "Melih benden özür dileyince her şeyin düzeleceğini mi sanıyorsun? Konu Melih bile değil."

"Ama tüm bunlar Melih yüzünden -"

"Hayır." diyerek onun lafını kesti Savaş. "Tüm bunlar Melih'in suçu değil. Hatta hiçbir şey Melih'in suçu değil. Melih'e gözü kapalı bir şekilde inanan senle babamsın. Eğer bir suçlu arıyorsan dönüp aynaya bak."

"Her şeyi onlar planlamışlar."

"Bu daha kötü Umut. Demek ki Melih ikimizin çok kolay bir şekilde ayrılacağımızı bilecek kadar dinimize girmiş ve bil bakalım, onu dibimize sokan kim? Evet, sen."

"Savaş -"

"Seni uyardım. Seni defalarca uyardım. O adamda içime sinmeyen bir şeyler var dedim ama sen her defasında beni azarlayıp durdun. Sence burada suçlu olan Melih mi sen misin? Eğer izin vermeseydin onun planları hiçbir işe yaramayacaktı ama sen onun planları işe yarasın diye bilmeyerek her şeyi yaptın Umut. Yani Melih'in benden özür dilemesi hatta ayaklarıma kapanması bile hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Bu ilişkiyi uçuruma sürükleyip aşağıya atan Melih değil sensin."

"Biliyorum." diye fısıldadı Umut acı içinde. "Senden sadece son bir defa şans istiyorum Savaş. Yaptığım tüm hataları bir daha yapmamak için."

"Benden şans mı istiyorsun?" Savaş iki kaşını kaldırdığında Umut hevesle kafasını salladı. "Tamam, sana bir şans vereceğim ama iki şartla."

"Kabul, neyse yaparım."

"Aramızdaki sorun güven." dedi Savaş çok sakin bir şekilde. "En başta sen bana güvenmiyordun artık ben sana güvenmiyorum."

versace , GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin