Savaş sabah gözlerini açtığında birinin kucağında yattığı fark etti, kafasını hafifçe havaya kaldırıp baktığında Umut ile göz göze geldi. "Yine kolunu uyuşturdum galiba?"
Umut gülümseyerek gerçekten de uyuşmuş olan kolunu Savaş'ın boynunun altından çekti ve yataktan destek alarak kendisini yukarıya çekti. "Bunun bir önemi yok ama şirkete geç kaldım."
"Saat kaç ki?" Savaş etrafa saat aranırken sordu fakat bulamadı. Onun yerine telefonunu eline alan Umut yanıtladı. "On bire geliyor."
"Geç olmuş gerçekten de." Savaş da kendisini yukarıya çekti ve kafasını yatağın başlığına dayadı. "Acele etme, babam bir şey demez sana."
"Sekreteri iki kez aradı ama."
"Ne dedi?"
"Bilmiyorum, telefonu açmadım." Savaş tek kaşını kaldırarak baktığında Umut yataktan çıkıp tişörtünü üzerinden çıkardı. "Telefon çaldığında sana seslenmedim ama uyanmadın, ben de ısrarcı olmadım. Hareket edemediğim için de telefonu açamadım."
Savaş'ın gözleri istemsiz bir şekilde Umut'un karın kaslarına gitti, sol göğsünün altında ise benim savaş'ım yazıyordu. "Dövmen güzelmiş, ne zaman yaptırdın?"
Umut sanki orada bir dövmesinin olduğunu bilmiyormuş gibi hızla kafasını aşağıya çevirdi ve göğsünün altında yazan italik yazıya baktı. "Onu mu? İki yıl oldu yazdıralı."
"Bir şarkı sözü falan mı yoksa-"
"İnan hiç bilmiyorum." Umut sahte olduğu belli olan bir gülümsemeyle kafasını kaldırıp Savaş'a baktı. "Arkadaşlarla içtiğimiz bir gece yaptırmıştım, kötü bir iz kalır diye de sildirmedim."
"Anladım." dedi Savaş kafasını sallayarak. "Şirkete mi gideceksin şimdi?"
"Evet." Umut hızla eşofman altını da çıkarıp dolaptan bir pantolon bir gömlek aldı ve giymeye başladı. "Sen ne yapacaksın?"
"Ben de seninle geleceğim, babamla konuşmak istediğim bir şeyler var." Savaş yatağın kenarına duran kıyafetlerine baktı, kurmuşlardı. Onları eline alıp odanın içindeki kapıyı gösterdi. "Banyo müsait mi?"
"Elbette, rahatına bak. Ben aşağıda bekliyorum seni."
Savaş banyoya, Umut aşağıya doğru gitti. Beş dakika sonra ikisi de arabanın içinde şirkete doğru yola çıkmışlardı. Arabanın içindeki ağır sessizliği Savaş, "Teşekkür ederim." diyerek bozdu. "Dün gece için."
"Umarım hastalanmazsın." Umut arabayı şirketin garajına çektikten sonra yüzünü Savaş'a çevirdi. "Babana söylemedim, haberim olsun."
"Teşekkürler." Savaş emniyet kemerini çıkarttıktan sonra arabadan indi ve Umut'u bekledi. İkisi beraber arabadan indiler ve asansöre bindiler. Savaş babasının kat numarasına bastı. Umut da tam kendi katının numarasına basacaktı ki Savaş onu elinden tutup engelledi. "Sen de gelsen iyi, ikinizle de konuşmak istiyorum."
Umut meraklanmıştı, Savaş elini elinden çektiğinde Umut bir adım geriye çekildi. "Umarım kötü bir konuşma değildir?"
"Babam için değil ama senin için kötü olabilir." dedi Savaş ciddi bir yüzle. Umut tek kaşını kaldırdığında Savaş gülerek onun omuzuna vurdu ve asansörden indi. "Gel hadi."
"Günaydın Gizem Hanım, babam içeride mi?"
"Günaydın Savaş Bey, babanız içeride."
"Teşekkürler." Savaş babasının kapısına iki kez vurduktan sonra içeriye girdi. "Baba müsait misin? Seninle bir şey konuşmam lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
versace , GAY
Ficción General"Benden nefret etmen umrumda değil," Sarışın adam alayla gülerek alt dudağını ısırdı. "Ben de sizin gibilerden nefret ediyorum. Unutma, sen sadece babam için çalışan bir avukatsın. Seni kovdurtmak dudağımdan çıkacak kelimelere bakar sadece, Umut Özt...