Savaş telefonunun ısrarla çalması yüzünden uyanmıştı, kimin aradığına bile bakmadan kulağına götürdü telefonu. "Efendim?"
"Tebrikler Savaş Bey, işe ilk günden geç kalmayı başardınız?"
"Umut ne saçmalıyorsun?" dedi Savaş gözlerini açmadan, tam telefonu Umut'un yüzüne kapatacaktı ki, "Siktir!" diyerek saate baktı. "On olmuş saat."
"En azından ayıldın."
"Aklımdan tamamen çıkmış." Savaş yataktan kalkmaya çalışırken ayağı çarşafa dolandığı için yere düşmüştü. "Hay çarşafına da, yatağına da!"
Umut'un kahkaha sesi kulaklarına geldiğinde Savaş yerden kalkıp sekerek banyoya doğru ilerlemeye başladı. "On dakikaya oradayım."
"Önemli değil." dedi Umut aniden ciddileşerek. "Arabayı hızlı sürme, dikkatli gel."
Savaş telefonu hoparlöre alıp telefonu banyo aynasının önüne koydu ve eline sıvı sabunu sıktı. "Endişeleniyor musun kaza yapacağım için?"
"Şımarma hemen, kaza yapsan sonra sana yine ben bakmak zorunda kalacağım."
Savaş gülerek elini yüzünü yıkadıktan sonra diş fırçasını eline aldı. "Babam bir şey dedi mi?"
"Odama gelip 'Savaş tamamen senin, onu istediğin gibi çalıştırabilirsin' dedi. Bu yeterli olmuştur umarım?"
"Şuna bak." diye sokurdandı Savaş. "Sanki oğlunu köle olarak satıyor."
"Bu arada." dedi Umut gülmesini bastırmaya çalışırken. "Odama gelirken bana filtre kahve getir, şekersiz."
"Oh tabii, eline düştük artık." Savaş ağzını çalkalayıp yüzünü havlu ile kuruladı. "Umut, baştan söylüyorum, tıraş falan olmam ben. Sakalımı kesmemi sakin isteme benden."
"Savaş, inanır mısın hiç aklımda yoktu. Ama madem söyledin-"
"Umut." diyerek adamın lafını kesti Savaş. "Bu konuda gerçekten de çok ciddiyim."
Umut küçük bir kahkaha attı. "Sen gel buraya, sonra konuşuruz onları."
Savaş telefonu kapatıp odasına tekrardan gitti, neyse ki gece yatmadan önce bir duş almıştı da şimdi almasına gerek yoktu. Mavi bir gömlek, siyah bir pantolon giydikten sonra parfümünü sıkıp üstüne ceketini aldı ve hızlı adımlarla merdivenlerden indi.
.
Umut, Savaş için ayarladığı belgeleri masanın bir kenara bırakmış bekletiyordu. Eline telefonunu alıp geriye yaslandı ve Instagram'da dolaşmaya başladı. Birkaç dakika sonra odasının kapısı çalışmıştı ve içeriye elinde kahve fincanı ile Savaş girdi. "Günaydın." dedi sarışın adam fincanı Umut'un önüne bırakırken. "Benim odam neresi?"
Umut başparmağı ile büyük odasının köşesindeki masayı gösterdi. "Orası, seni gözümün önünde tutmak istiyorum."
"Ciddi misin?" dedi Savaş, hayal kırıklığına uğradığı yüz hatlarından belli oluyordu. "Ayrı bir çalışma odam olmayacak mı?"
"Hayır." Umut çok fazla zevk alıp eğleniyordu ama yüzü de bir o kadar ciddi olduğu için dışarıya yansımıyordu. "Bu saatten sonra sen benim sekreterimsin Savaş ve ben sekreterimin yanımda olmasını isterim."
"Ressamlığa geri mi dönsem acaba ben?"
"En fazla nereye kadar kaçabilirsin?" Umut kafasını hafifçe sağa yatırarak masayı gösterdi. "Dönüp dolaşıp geleceğin yer benim yanım olacak, en azından erkeden bitsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
versace , GAY
General Fiction"Benden nefret etmen umrumda değil," Sarışın adam alayla gülerek alt dudağını ısırdı. "Ben de sizin gibilerden nefret ediyorum. Unutma, sen sadece babam için çalışan bir avukatsın. Seni kovdurtmak dudağımdan çıkacak kelimelere bakar sadece, Umut Özt...