Sancar Bey önündeki belgelerden çekti gözünü, kafasını kaldırıp oğluna baktı. "Senin yüz neden asık?"
Savaş masanın ayaklarına dalıp giden gözlerini babasına çevirdi. "Yorgunum sadece."
"Dün tüm gün Umut'la beraber miydin?"
Savaş kafasını iki yana salladı, babasına kovulduğunu söylemeyecekti. "Umut evine gitti sen aradıktan sonra. Akşam telefonda konuştuk sadece."
"Umut ile artık bu kadar iyi anlaşmanız gözlerimi yaşartıyor."
"Kavga kavga nerede kadar?" Savaş'ın sesinde ne bir enerji ne bir mutluluk vardı. Sanki çok kötü bir olay yaşamış gibi kısıktı.
"Başka bir şey var sende." dedi Sancar Bey gerisine yaslanırken. "Çıkar kokusu yakında."
Savaş sessiz kaldı, babası buraya on dakika önce çağırmıştı ama hiçbir şey demeden dosyalar ile ilgilenmeye başlamıştı. "Neden çağırdın beni? Dosyada falan eksik mi var?"
"Oğlumu görmek istemiş olamaz mıyım?"
"Olamazsın." dedi Savaş iki kaşını kaldırırken.
Sancar Bey başını salladı. "Umut'u sormak için çağırdım seni buraya."
Tam bu sırada kapı iki kez tıklandı ve Umut girdi içeriye, gayet iyi gözüküyordu. "Merhaba." dedi kapıyı kapatırken. "Umarım özel bir şey konuşmuyorsunuzdur."
"Umut?" dedi Sancar Bey. "Ne işin var senin burada? Dinlenmen gerekiyordu."
"İyiyim efendim." dedi Umut, Savaş'a yaklaşırken. "Savaş sağ olsun, onun sayesinde kendimi çok iyi hissediyorum.".
Savaş sadece bir kez başını salladı ve ayağa kalktı. "Ben çıksam iyi olur artık."
"Aslında buraya seni almaya gelmiştim." dedi Umut ona bakarken. "Sana birkaç dosya vermem lazım, onlara baksan iyi olur."
"İyi, çıkın hadi. Kendi odanızda konuşun, işlerim var benim." Sancar Bey onları kibarca odasından kovdu.
İlk Savaş çıkmıştı odadan, hemen ardından da Umut. Savaş asansöre bindiğinde Umut da binip asansörü çalıştırdı. "Seni böyle görmeye alışık değilim."
Savaş yüzünü Umut'a çevirip tek kaşını kaldırdı. "Nasıl?"
"Bu şekilde." dedi Umut yüzünü ifade ederek. "Enerjik, deli dolu, şakalar yapan Savaş'ı daha çok seviyorum."
Savaş hafifçe gülümsedi. "Bugün tersimden kalktım galiba, birkaç saate düzelirim."
Umut asansörün düğmesine basıp durdurdu ve tüm bedenini Savaş'a çevirdi. "Dün akşam telefonda konuşurken de moralsizdin. Benim yüzümden mi?"
Dün gece
Saat 18.45
Savaş telefonunu masanın üzerinden alıp hızla Umut'u aradı. Ararken Umut'un hâlâ o adamla beraber olmasından korkuyordu. Kalbi pat pat atarken sonunda telefon açıldı ve Umut'un sesini duydu. "Savaş, merhaba."
"Merhaba." dedi Savaş elindeki çakmağı parmakları arasında dönderirken. "Nasıl olduğunu soracaktım."
"İyiyim-"
"Savaş oğlum mu o? Söyle gelsin, kek yaptım."
Savaş, Umut'un annesinin sesinin ardından Emre'nin sesini duydu.
"Savaş abiyle mi konuşuyorsun? Gelecek mi?"
"Duydun mu?" dedi Umut gülerek. "Seni isteyen çok."
Savaş tebessüm ederek kafasını salladı. "Gelmeyi çok isterdim ama babam birkaç dosya eki göndermiş, onlara bakmam lazım. Annenle kardeşine bol bol selam söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
versace , GAY
General Fiction"Benden nefret etmen umrumda değil," Sarışın adam alayla gülerek alt dudağını ısırdı. "Ben de sizin gibilerden nefret ediyorum. Unutma, sen sadece babam için çalışan bir avukatsın. Seni kovdurtmak dudağımdan çıkacak kelimelere bakar sadece, Umut Özt...