Zaaflar ve yaralar kanar

2.6K 234 115
                                    

Savaş ikinci dosyayı incelerken bir eksiklik bulmuştu, bu eksiklikten iyice emin olduktan sonra belgeyi eline alıp Umut'un yanına gitti. "Şuna bakar mısın? Buradaki detaylar neden eksik?"

Umut belgeyi eline alıp okudu ve en son sayfasını açıp küçük bir not kağıdını Savaş'a gösterdi. "Oradaki detaylar arşivde, oradan inceleyebilirsin."

"Arşiv nerede?"

"-3. katta." dedi Umut gözlüğünü çıkarırken. "Ama odanın kapısını kapatma, içeriden geri açamıyorsun."

"Neden? Bozuk mu?"

"Hayır, önem için." dedi Umut bilgisayarının ekranını kapatırken. "6 ay önce bu şirkette çalışan biri arşiv odasına gizlice girip birkaç önemli belgeleri alıp diğer şirkete satmak istedi ama o gün şansına arşiv odasının kapısı bozuktu, orada sıkıştı kaldı. Bunun üzerine de Sancar Bey böyle bir güvenlik aldı. Dışarıdan açılıyor ama içeriden açılmıyor. Eğer içeride kalırsan o kapayı açabilecek sadece iki kişi var."

"Sen ve babam mı?"

Umut kafasını salladığında Savaş bir elini beline koydu. "Peki dosyaları çalmak için girdim ve kapıyı açık bıraktım. Sonra da dosyaları alıp çıktım, nerede kaldı güvenlik?"

Umut çok sakin bir şekilde, "Odaya in, sorunun cevabını alırsın." dedi.

Savaş kuşkulu gözlerle baktı Umut'a, yine de ses çıkarmadan telefonunu ve notu yanına alıp aşağıya gitti ve arşiv odasının kapısını açtı, oldukça zor açılıyordu. Kapıyı sonuna kadar açıp içeriye girdi ve lambayı yakıp dolaplara bakınmaya başladı. Tam bu sırada kapıdan TAK diye ses gelmişti. Savaş hızla kafasını kapıya çevirdiğinde kapının kapanmış olduğunu gördü ve omuz silkerek dosyanın devamını aramaya devam etti. Zaten kapının kendiliğine kapanacağını tahmin etmişti.

Büyük ve tozlu raflarında arasında neredeyse 20 dakika dolaştıktan sonra aradığı dosyayı buldu ve içine göz attı, belgedeki eksik kısımlar elindeki dosyada vardı. Kapıya gidip iki kez vurdu. "Umut, işim bitti. Kapıyı açabilirsin."

Kapı açılmıştı fakat açan Umut değil Sancar Bey olmuştu. "Sen Umut'a sadece Umut mu diyorsun?"

"Sahip mi demeliyim?"

Sancar Bey kapıyı kapatıp oğluna döndü. "Savaş, o adam senin üstün. Umut değil Umut Bey diyeceksin."

"Baba-"

"Değil, Sancar Bey."

Savaş içine bir nefes çekti, büyük ve güçlü bir nefesti. "Buraya koşa koşa gelmediğimi biliyorsun baba. Buradan nefret ettiğimi ve bu işten gram haz almadığımı da biliyorsun. Oğlunu biraz alttan alsan fena olmaz değil mi?"

"Disiplin, Savaş, disiplin." Sancar Bey elindeki anahtarlığı Savaş'a doğru salladı. "Seni sen yapacak şey disiplin olacak. Oğlumsun diye sana ayrılacak yapmayacağım."

"Zaten ne zaman yaptın ki?"

"Savaş." diyerek tısladı Sancar Bey. "Sana karşı zaten yeterince sabırlı davranıyorum. Senin yerinde olsam çizgiyi aşmam."

"Demek istediğinizi anladım Sancar Bey." dedi Savaş hem sinirli hem kırgın bir sesle. "Şimdi müsaadenizle Umut Bey'in yanına gitmeliyim."

Sancar Bey kafasını salladığında Savaş hızlı adımlarla asansöre gidip yukarı kata çıktı ve Umut'un kapısına iki kez vurarak içeriye girdi. Sessizce Umut'un masanın üzerindeki belgeyi alıp kendi yerine geçecekti ki Umut tek kaşını kaldırarak ona baktı. "Savaş, yüzün neden asık senin?"

versace , GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin