Umut yüzünü Savaş'ın yüzünden çekti. "Romantik aşk dizilerinde gibi hissettim kendimi. Bir yağmur altında öpüşmemiz eksikti, onu da yaptık."
Savaş gülümseyerek alt dudağını ısırdı. "Bu öpüşmeyi sırf bana laf sokmak için yapmadın değil mi? İntikam almak içinse, gerçekten harika bir intikam yönetimi."
Umut gülerek elini Savaş'ın yanağına koydu ve yavaş yavaş okşamaya başladı. "Yani, aslında şu an seni burada bir başına bırakıp gitsem hak etmiş olursun ama yeter artık, sevdiğim adamın ellerini sımsıkı tutmak istiyorum."
Savaş gözlerini kapatıp yüzünü yanağını okşayan Umut'un avucuna bastırdı. 33 yaşında bir adamdı fakat şu anki huzurunu daha önceki 33 yıllık hayatında hiç bulamamıştı. "Seni seviyorum." diye fısıldadı bir kez daha. Defalarca, peş peşe söylese bile asla sıkılmazdı.
Umut diğer elini de Savaş'ın yüzünü koyup tebessüm etti. "Savaş'ım, ben de seni seviyorum."
Bu kez Umut gitti Savaş'a. Dudağını Savaş'ın dudağına bastırıp küçük küçük öpücükler bıraktı yedi sekiz kez. Yıllardır, tam olarak yıllardır her gün bu anı beklemişti ve hayat sonunda ona istediğini vermişti. Bir rüya değildi, bir hayal değildi. Tamamen gerçekti. İmkansız olarak gördüğü adam şu an tam önünde, onun öpücüğüne karşılık veriyordu.
Ağlamak ve gülmek arasında gitti geldi. Gözleri mutluluk gözyaşları ile doluyor, dudakları gülümsüyordu. "Seni o kadar uzun zamandır bekledim ki." diye fısıldadı Savaş'ın dudaklarına karşı. "Beni dünyanın en mutlu adamı yaptın."
Savaş bu ortamı sevmişti. Yağmur, Umut, uzaktan uzaktan gelen toprak kokusu. Fakat aynı zamanda Umut için endişeliydi, iki gün önce ateşler içinde yanan adam şimdi ıslanıyordu. "Geçelim içeriye." dedi elini Umut'un ıslanmış saçına sokarken.
Umut kafasını salladığında beraber girdiler, mesai saati bittiği için şirkette tek tük kişiler vardı. Hızla odalarına gidip gün içinde tamamlamadıkları belgeleri aldılar ve ikisi de kendi arabalarına binip Umut'un evine gittiler. Savaş dün kırgınlıkla, sinirle çıktığı kapıdan şimdi saf bir mutlulukla giriyordu içeriye.
"Odama çıkalım, kuru kıyafetler giymeliyiz." Umut, Savaş'ın elinden tutup yukarıya çıktığında Savaş sanki bu odaya ilk kez çıkmış gibi heyecanlanmıştı. Üstündeki ceketi çıkarıp yanda duran sandalyeye astı ve Umut'un verdiği kıyafetleri aldı.
İlk Umut çıkardı üzerindeki gömleği. Savaş uzanıp elini Umut'un göğsündeki benim savaş'ım yazan dövmeye koydu ve tebessüm etti. Umut ise onun alnına bir öpücük bıraktı. "Islak kıyafetler ile durma Savaş'ım."
Savaş yine sessizliğe bürünmüştü çünkü ne diyeceğini bilmiyordu, yanlış bir şeyler diyerek tüm bu anı yok etmek istemiyordu. Geriye çekilip kazağını çıkardıktan sonra arkasını döndü ve yatağın üzerindeki tişörtü aldı. Tam bu sırada hissetmişti Umut'un dudaklarını sırtında, sıcak elleri belini sarmıştı. Savaş gözlerini kapatıp sırtını tamamen Umut'un çıplak göğsüne yasladı, başını Umut'un omzuna koyup gözlerini kapattı.
Umut burnunu Savaş'ın boynuna bastırdı, onun kokusunu içine çekerken küçük küçük öpücükler bırakmayı da ihmal etmemişti. "Uykun var mı?"
"Fazla yok." Umut arkasından çekildiğinde boşluğa düşmüş gibi hissetti Savaş ama hemen toparlandı. Elindeki tişörtü üzerine geçirip yatağa oturdu ve pantolonunu çıkarıp eşofmanı giydi. "Umut, işe geçmeden önce biraz konuşabilir miyiz?" Umut'un biraz gerilmiş bakışlarını gördüğünde tebessüm etti. "Kötü bir şey değil."
"Konuşalım Savaş'ım." dedi Umut ıslak kıyafetleri toplayıp banyoya doğru giderken. "Kahve yapalım, onları içerken konuşalım. Yemek de sipariş etmemi ister misin? Aşağıya harika bir pizzacı açıldı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
versace , GAY
Ficción General"Benden nefret etmen umrumda değil," Sarışın adam alayla gülerek alt dudağını ısırdı. "Ben de sizin gibilerden nefret ediyorum. Unutma, sen sadece babam için çalışan bir avukatsın. Seni kovdurtmak dudağımdan çıkacak kelimelere bakar sadece, Umut Özt...