Savaş telefonu kapatmak için uzanırken Umut, "Aç." dedi.
"Açmıyorum." dedi Savaş reddederken. "Aslında devamlı arıyor fakat hiç açmadım."
"Neden?" Umut'un yüzü asıktı, bir dakika önceki Umut gitmiş yerine daha farklı bir Umut gelmiş gibiydi. "Onu affetmekten mi korkuyorsun?"
Savaş ters bir cevap verirse kavga çıkacağını fark etti, bu yüzden sakin kalarak elini Umut'un yüzüne koydu ve yanağını okşamaya başladı. "Ortada affetmelik bir durum yok sevgilim, Melis'e kızgınlığım yok. Onun adına çok mutluyum, hep dünyaca ünlü bir stilist olmak isterdi ve bu hayalini gerçekleştirmek için gitti Paris'e. İyi ki de gitti, onun gidişiyle sana daha çok yakınlaştım."
"Onun gelişiyle benden uzaklaşırsan?"
Savaş tebessüm ederek Umut'un dudağına küçük bir öpücük bıraktı. "Artık böyle bir ihtimal yok. Senin yanında bulduğum huzuru kimsenin yanında bulamam. Umut, sen benim yaşama sebebimsin."
Umut yumuşamıştı, uzanıp Savaş'ın burnunun ucunu öptü. "Seni seviyorum." diye fısıldadı Savaş'ın alnına düşmüş birkaç perçemi geriye itelerken. "Hem de çok seviyorum."
"Uyuyalım mı artık?" diye sordu Savaş rahatlayınca. Bir an için Umut ile tartışmaya gireceklerini düşünmüştü. "Yarın yola çıkacağız."
"Uyuyalım hadi." Umut da en az Savaş kadar rahatlamıştı. Savaş'ın kendisine karşı olan duygularından emindi fakat şeytan yine de onu dürtüp duruyordu. Fakat Savaş'ın çok nazik bir şekilde alttan alması gözünden kaçmamıştı, zaten Savaş sadece birkaç saniyede Umut'u sakinleştirebilecek tek kişiydi.
Yukarıya çıktıklarında ikisi de yatağa uzandılar. Umut göğsünün üzerine iki kez vurdu. "Gel buraya."
Bunu bekleyen Savaş hiç oyalanmadan yüzünün yan tarafını Umut'un göğsüne koydu ve kolunu ona sardı. "Ne zaman göğsünde uyusam asla uyanmak istemiyorum. Burası o kadar huzurlu, o kadar güvenilir ki. Tek ihtiyacım olan şey buymuş."
Umut gülümseyerek onun saçlarını okşamaya başladı. "Senin için her zaman güvenilir ve huzur dolu olacak burası."
"Çok pişmanım." diye fısıldadı Savaş. "Seni daha önce göremediğim için çok pişmanım."
"Her şeyin bir zamanı vardır Savaş'ım." Umut eğilip Savaş'ın saçlarına büyük bir öpücük bıraktı. "Bunun da zamanı buymuş demek ki. Üzme kendini, geç olsun güç olmasın demişler."
"Umut, bana ilk ne zaman aşık oldun?"
Umut tebessüm etti, birkaç saniye sürdü sessizliği. Sonra elini Savaş'ın gözlerine koyup göz kapaklarını yavaşça kapattı. "Sesinden uyku akıyor, sonra konuşuruz bunları."
Savaş ısrarcı olarak dinlemek istiyordu fakat Umut haklıydı, gerçekten de çok uykusuzdu. Dün gecenin geç vaktine kadar belki sızıp kalırım diyerek içmişti fakat tam aksine uykusu daha fazla açılmıştı. Sabaha kadar yarım yamalak belki iki saat uyumuştu ve öylece şirkete gitmişti. Şimdi sıcak ve kaslı kolların arasında iyice mayışıp gidiyordu. "İyi geceler." diye fısıldadı Umut'un bile zar zor duyabileceği bir sessizlikle. "Seni seviyorum."
Umut boştaki kolunu onun bedenine dolayıp yan yattı ve Savaş'ın alnına bir öpücük bıraktı. "Ben de seni seviyorum Savaş'ım."
.
Umut ve Savaş sessizce Sancar Bey'in işini bitirmesini bekliyorlardı. On dakika sonra Sancar Bey son dosyaya da imzasını atıp kafasını kaldırdı. "İkiniz de aynı anda geldiğinize göre hayra alamet değil galiba. Hayırdır?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
versace , GAY
Tiểu Thuyết Chung"Benden nefret etmen umrumda değil," Sarışın adam alayla gülerek alt dudağını ısırdı. "Ben de sizin gibilerden nefret ediyorum. Unutma, sen sadece babam için çalışan bir avukatsın. Seni kovdurtmak dudağımdan çıkacak kelimelere bakar sadece, Umut Özt...