Savaş'ın evine geldiklerinde Savaş elleriyle Umut'un gözlerini kapattı. "Şimdi yavaş yavaş adımla, düşmene izin vermem."
"Biliyorum." dedi Umut adımlarken. Odaya girdiklerinde Savaş ellerini Umut'un gözlerinden çekti.
"Savaş?" dedi Umut şaşkın bir ifadeyle. Sonra kahkaha attı. "Savaş'ım, bunlar ne?"
"En çok hangisini seversin bilemedim, ben de hepsini aldım."
Umut etrafa yayılmış olan 100'den fazla kar küresini baktı ve bir tanesini eline aldı. Altındaki düğmeyi çevirdikten sonra içinde ışık yanmaya başladı, küreyi salladığında da karlar yağdı. Arkadan da bir keman sesi çalıyordu. "Çok teşekkür ederim ama bu kadarı fazla değil mi?"
"Yani, biraz abartmış olabilirim." Savaş köşede duran küçük kar küresini eline alıp Umut'a dönderdi. "Ama şuna bak, çok sevimli değil mi?"
Umut gülerek Savaşı'ın dudağına küçük bir öpücük bıraktı. "Evet, çok sevimli. Kaç tane kar küresi var burada?"
"117 tane var."
Umut küçük bir kahkaha daha attı. "1 tane yeterdi Savaş'ım, ben 117 tane kar küresini nereye koyacağım?"
"Bilmiyorum. Annene, kardeşine falan ver. Birkaç tanesi benim burada kalır."
Umut çenesini kaşıyarak kar kürelerini baktıktan sonra Savaş'a çevirdi açık mavi gözlerini. "Ne yapalım biliyor musun? Hediye paketleri alalım, bunların 115 tanesini hediye paketine koyalım sonra da çocuklara götürelim. Bir tanesi sende bir tanesi de bende kalsın."
"Sen benim ruh eşimsin." Savaş mutlulukla mırıldandı. "O zaman cuma akşamı paketleriz, cumartesi de gideriz. Olur mu?"
Umut yavaşça salladı kafasını sonra kolunu Savaş'ın omuzuna koyup kendisine çekti ve tek koluyla sıkıca sarıldı. "Seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum." diyerek iç çekti Savaş. "Aylardır biliyorum."
Umut üstten ona bakıp tebessüm etti ve alnına bir öpücük bıraktı. "Gidelim şirkete, yokluğumuz fark edilmesin."
Savaş'ın bir anda tüm bedeninden bir titreme geçtiğini hissedince endişeyle ona baktı. "Savaş'ım, ne oldu?"
"Bir şey yok." dedi Savaş terkardan titrerken. "Aklıma bir anda o gün geldi." Hafifçe yutkunup Umut'a baktı. "Babamı hastanelik ettiğim gün."
7 Ay Önce
Umut, Savaş'a 10 gün önce açılmıştı ve hayatı boyunca yaşayabileceği en büyük hayal kırıklığına yaşamıştı. Savaş'ın duygularına karşılık vermeyeceği biliyordu fakat 'senden nefret ediyorum' demesini beklemiyordu, en azından böyle bir gecede.
Şimdi onunda aynı odada tek başına Sancar Bey'i bekliyordu, o olaylardan sonra Sancar Bey ve Savaş 10 gün boyunca konuşmamışlardı ama şimdi Savaş durup dururken gelmişti şirkete. Sancar Bey, "Biraz işim var, burada beni bekle." dedikten sonra çıkmıştı odadan ve beş dakikadır dönmemişti. Savaş ise Umut sanki hiç orada yokmuş gibi telefonunu çıkarmış biriyle mesajlaşıyordu. O gece çok sarhoştu, belki de hiçbir şey hatırlamıyordu.
Sonunda Sancar Bey gelebilmişti, yerine oturduktan sonra Savaş telefonunu kapatıp cebine yerleştirdi.
"Niye geldin?"
"Çok meraklısı değilim şirketinin." Savaş soğuk gözlerle babasına baktı. "En son pasaportumu sen almıştın, geri ver."
"Birincisi:" Sancar Bey sinirle tıslıyordu. "Sakın benimle emir kipiyle konuşma. İkincisi: neden verecek mişim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
versace , GAY
Ficción General"Benden nefret etmen umrumda değil," Sarışın adam alayla gülerek alt dudağını ısırdı. "Ben de sizin gibilerden nefret ediyorum. Unutma, sen sadece babam için çalışan bir avukatsın. Seni kovdurtmak dudağımdan çıkacak kelimelere bakar sadece, Umut Özt...