Evlerine vardığımızda şifreyi söyledi. Bu mekana alışmam gerektiğini biliyordum ama devasa şeyi ne zaman görsem şaşkınlığıma engel olamıyordum. Hizmetçilerden biri ''Genç Efendi, Genç Hanım.'' dediğinde utançtan kıkırdadım. ''Ah! Bana Jiri diyebilirsin.'' dedim ama Jungkook onaylamadığını belirterek beni bilmediğim bir yere çekti. Büyük bir odaya girdiğimizde ''Neredeyiz?'' diye sordum. Odada içeriyi gökyüzü gibi gösteren tavandan yere kadar uzanan mavi satin bir perdeler vardı. Odanın ortasındaki büyük masaya oturmam için işaret etti. ''Burası bekleme odası. Annem birazdan gelir.'' Kafamı salladım ve odanın bir fotoğrafını çektim. Başka bir kameradan ses duydum ve benim olmadığına emindim. ''O senin miydi?'' dediğimde sadece omuz silkti. Annesi geldiği için onu zorlamaya zamanım olmadı. Üzerinde çiçek desenleri olan bir elbise giyiyordu. ''Günaydın Bayan Jeon!'' dediğimde bana doğru koşup sarıldı. ''Jungkook, umarım onu bugünlük ödünç alabilirim?'' Jungkook bana bakıp kafasını salladı. Arabanın kapısını açtığında ''Seni almam gerektiğinde bana mesaj at.'' dedi. Kafamı salladım. Bayan Jeon içeri girdiğimiz gibi konuştu ''Senden gerçekten hoşlanıyor.'' Gülümsedim. ''Sana Jungkook'a hayat verdiğin için teşekkür ederim.'' Sözleri samimiydi. Ne diyeceğimi bilmediğim için elini sıkıca tuttum.
Bir güzellik salonu aramak için mağazaya girdik. ''Saçların güzel ama uçlarından aldırabiliriz.'' saçıma dokundu. ''Bunu kesebilir misiniz?'' Saçımı kesip kahverengiye boyadılar. ''Yanımda hiç para getirmedim. Size sonra ödesem olur mu?'' Ona nasıl diyeceğimi bilememiştim ama bana sadece güldü.
''Ah, hayır! Bugünden itibaren sen benim küçük kızımsın. Hadi alışverişe gidelim!'' Birdenbire bir butiğe daldığında itiraz etme şansım olmadı. Bir sürü elbise,bluz ve etek seçip ''Hadi hepsini dene.'' dedi ve beni soyunma odasına doğru götürdü. Jungkook'un annesi hakkında öğrendiğim tek şey endişesiz bir insan olduğuydu. Çocuk gibi davsansa da zarif bir kadındı. ''Hepsi oldu.'' bana gülümsedi ve hepsini satış elemanına verip ''Kasaya götürün.'' dedi. Sonra bir ayakkabı dükkanına girdik. Yine her şeyi seçip bana verdi ''Bu kadarı biraz fazla değil mi?'' diye sordum. Üzgün gözükerek ''Kabul et Jiri. Lütfen?'' dedi. Alışveriş bittikten sonra sanırım 8 butiği boşaltmıştık. Bunun çok olduğunu bilmeme rağmen hayır diyemedim.
''Teşekkürler Bayan Jeon. Size bunun karşılığını vermek için bir yol bulacağım.'' dediğimde sadece gülümsedi. ''Bunu yapmana gerek yok.'' Suyundan bir yudum alırken konuştu. ''Bize daha fazlasını verdin.'' Ona nedenini sorduğumda konuşmadan önce uzakta bir yere baktı. ''Bizim iki çocuğumuz vardı..'' şaşırmışım. Diğeri neredeydi? ''Jungkyoo Jungkook'tan 3 yaş büyüktü. Ve bizim sürekli Berlin,İtalya,New York, Londra ya da nereye gidersek gidelim bitmeyen iş gezilerimiz sonucu çok yakınlardı. Ama bir yolculuktan sonra eve geldiğimizde bize bir sevgilisi olduğunu söyledi. Ben bunun Jungkyoo için iyi olduğunu düşünüyordum fakat Jungkook çocuğu istemiyordu. O zamandan beri sevgilisi yüzünden hep kavga ettiler. Jungkook'un bir şeyler sezdiğini bildiğim için kardeşinin üstüne çok gitmemesini söyledim. Kardeşini çok seviyordu. Kardeşi aldatıldığınını öğrendiğinde birçok kez intihara kalkıştı fakat Jungkook her zaman onun yanındaydı. Bir gün ondan babasının yanında olup şirkete bakmasını istedim. Jungkyoo yüzünden istemese de benim ona bakacağımı söylediğimde gitmeyi kabul etti. Tam Jungkyoo'nun odasına girecekken telefon çaldı.'' bir süre durdu ve ağlamaya başladı. Ona bir mendil verip sırtını sıvazladım.
''Gangnam'da bir sorun çıkmıştı o yüzden ona bakmam gerekti. Kocama ya da Jungkook'a ulaşamadığım için panik yapmıştım o yüzden şöforden beni oraya götürmesini istedim. Ve bildiğim tek şey kızımın kendini haplarla öldürmüş olduğuydu.'' Ağlaması şiddetlendi. ''O olaydan sonra Jungkook herkesten uzaklaştı. Artık gülmüyor, konuşmuyordu. İhtiyacı olunca konuştukları dışında bir arkadaşı yoktu. Ve kızlardan nefret etti. Kızıma bakmadığım için kötü bir anne gibi hissettim. O yüzden kendime söz verdim Seul'de kalıp Jungkook'a evlenene kadar bakacaktım. Ona randevular ayarladım ama mutlu gözükmüyordu o yüzden pek zorlamadım. Telefonunda seninle mesajlarını gördüğümde adından kız olduğunu anladım ve güvenerek konuşabilecek bir kız olduğun için çok memnundum.'' Sonunda ağlaması azaldı. Gözyaşlarını sildi. ''O sırlarda dolu bir çocuk. Umarım her şeyini öğrenebilirsin. Sizi destekliyorum.'' Ona sıkıca sarıldım ve gülümsedim ''Benim kızım gibisin.'' dediğinde mutluluğum paha biçilemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangster Aşkım -çeviri- *original cr:fangirling101*
FanfictionBu hikaye asianfanfics üyesi fangirling101'in hikayesinin Türkçeye çevirilmiş halidir.