Jungkook bana mavi detayları olan beyaz bir elbise aldı. Altına da 10 santimlik açık mavi bir topuklu giydim, sanırım belirtmeme gerek yok ama söylemeliyim ki acı veriyor. O da beyaz bir smokin giymiş üstüne de mavi bir kravat takmıştı. Aynadan bana bakarak ''Bir melek gibi gözüküyorsun.'' dedi. Ona göz kırpıp ''Cennet gibi gözüküyorsun.'' dedim. Biraz kızararak gülümsedi. ''Şimdi buradan gidiyoruz. Hesabıma yazarsınız.'' Elimi hafifçe çekti ve beni butikten çıkardı. Arkama döndüğümde kasadaki kadının ona bakarken gözlerinin nasıl parıldadığını gördüm. Ah bu çocuk... hiç çabalamamasına rağmen herkes onu hemen seviyor.
Yolculuk uzun ama rahattı. Kimse konuşmadığı için tek duyulan arabanın sesiydi. ''Geldik.'' dedi ve kapıyı açtı. Büyük bir otele gelmiştik. Tabelada yazana göre adı Westin Chosun. Jungkook kapımı açtığında şaşkınlıktan ağzım açık kaldı. Otelin lobisine girerken gülerek ''Manzara güzel mi?'' dedi. Kendimi eşyalara,mimariye ve otelin lüks görüntüsüne bakmaktan alamıyordum. ''Burası Teyzemin.'' asansörün düğmesine bastı. Şaşkınlık içerisinde kafamı salladım. Asansörün kapısı kapandığında her şey kafamda oturmaya başladı. O, bu kadar zengindi ben ise marketteki bir satıcıdan fazlası değildim. Kekeleyerek ''Jung-kook...ben...'' Bana somurtarak baktı. Onu hayal kırıklığına uğratmak istemediğim kadar onu utandırmak da istemiyordum. Onun ailesinin gözünde bir çöpten fazlası olamazdım. ''Bunu yapamam.'' Gözümden bir damla yaş süzüldü. Dudakları bir şey söyleyecekmiş gibi aralandı ama konuşmadı. ''Jungkook...Korkuyorum.'' gözlerinin içine baktım. Elimi tuttu ve beni hafifçe kendine çekip sarıldı. ''Jiri...Ne düşündüğünü bilmiyorum ama sana bunun bizim ilişkimiz olduğunu hatırlatmak istiyorum. Onların değil. Evet, bütün ailem tarafından kabul görmek güzel ama onların onayını almamıza gerek yok.'' Çenemi hafifçe kaldırıp gözlerime baktı. ''Zenginlik sizin kanınızda var.'' bariz olanı söylediğim için salak gibi hissettim. Kafasını salladı. ''Ne? Beni zenginliğim yüzünden mi terkedeceksin? Kahretsin Jiri, senin için kredi kartlarımdan ve arabalarımdan vazgeçerim ben.'' Şaşkınlıkla ''Şaka yapıyorsun.'' dedim. Sırıttı ''Ben hiç şaka yapmam.'' dedi. Asansörün kapısı açıldı.
Salona girdiğimiz gibi kırmızı halının sonunda oturan anne ve babasını farkettim. Babasının yanında Stephan'ı görünce el salladım. Bayan Jeon heyecanlı görünüyordu. Salondaki herkes heyecanlı bir şekilde Jungkook'un yanına gitti. Bir kadının ''Bu çocuk 19 yaşında olmasına rağmen en gözde bekarlardan biri.'' dediğini duyunca onu öyle tanımlamasına güldü. Kibarca ''Sizinle konuşmak isterdim ama sanırım sevgilim sıkılıyor. İzninizle.'' dedikten sonra kolunu belime doladı. Ona gülümserken herkesin bana baktığını farkettim. Bazıları gülümserken bazıları gözlerini devirdi. Sanırım herkesi memnun etmek mümkün değil. Biz başkalarına doğru yürürken ''Aç mısın?'' diye sordu. ''Hayır, teşekkürler.'' dedim. Bu kadar şey düşünürken yiyebileceğimi sanmıyorum. Benim için Bayan Jeon'un yanına bir sandalye çekerken ''Sonra yeriz.'' dedi. Babasına dönüp ''Doğum günün kutlu olsun.'' dedikten sonra yanaklarını öptüm. Babası herkesin bize bakmasına yetecek kadar güldü. Hem de elinde bir mikrofonla. ''Teşekkür ederim geleceğin Bayan Jeon'u.'' Herkes şaşkınlıkla bize bakıyordu. Jungkook'a endişeli bir şekilde baktım ama o sadece kırmızı halının sonunda duruyordu. Oraya ne zaman gitmişti? Babası araya girdi ''Bu benim doğum günü partim olmalıydı...'' ona baktım ''Ama oğlum bunu kendi düzenlemek istedi ben de son zamanlarda çok şey yaşadığı için dileğini yerine getirmek istedim.'' Jungkook'u gülerken görünce dondum. Bayan Jeon çok mutlu görünüyordu. ''Herkese oğlumun nişanlısı Park Jiri'yi takdim ediyordum.'' Herkes alkışlarken Jungkook kırmızı halıda yavaşça yürüyordu. Stephan kapatmalarını söyleyene kadar kamera flaşları patladı. ''Tanışmamızın 200. gününü kutluyoruz.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangster Aşkım -çeviri- *original cr:fangirling101*
FanfictionBu hikaye asianfanfics üyesi fangirling101'in hikayesinin Türkçeye çevirilmiş halidir.