Jungkook'un bakış açısı
Zaman uçup giderken sonunda Jeju Adasındaki konferansa gitme vaktim gelmişti. Bana gözlüklerimi uzatırken ''Ah, görüşürüz?'' dedim. Ona ve anneme baktım. Beni yolcu eden tek insanlar onlardı. Bana gülümsediğinde boş boş bakmaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu. Sanırım gidemeyeceğim. ''Genç Efendi, yola çıkmamız lazım.'' Bütün yolculuk boyunca yanımda olacak Stephan'a baktım. Kafamı sallayıp annemi yanaklarından öptüm. Sonra Jiri'ye dönüp ''İyi bir kız ol, tamam mı? Gecelere kadar dışarıda kalma. Odamda uyursun ve aradığımda hep telefonunu açarsın ayrıca her zaman seninle olacak korumalar var. Duydun mu beni?'' dedim. Gözlerinin dolduğunu gördüğümde tek yapabildiğim ona sıkıca sarılmak oldu. Geri döneceğim bebeğim. Her zaman dönerim. Şakaya vurarak ''Ve lütfen beni unutma.'' dediğimde bana hafif bir yumruk attı. Ben onun gözyaşlarını silerken gülümseyerek ''Kendine iyi bak ve lütfen, eve dön.'' dedi. ''Seni özleyeceğim ve ben...'' Bana o kadar sıkı sarılmıştı ki kendimi ona sarılmaktan alıkoyamadım. ''...seni seviyorum Jungkook.'' Onu saçlarından,alnından,burnundan ''Ben seni daha çok seviyorum, bebeğim.'' ve son olarak dudaklarından öptüm.
Jeju'ya yolculuğumuz iyi olduğu kadar sıkıcıydı. ''İşte odanızın anahtarları Bay Jeon.'' Kafamı sallayarak anahtarları Stephan'dan aldıktan sonra onu bavullarla ilgilenmesi için yalnız bıraktım. Kapıyı açmaya çalışırken Jiri'yi aradım. ''Bu da ne?'' Gülen Jiri'yi hatırlayana kadar küfredecektim. Suit'in koltuğunda uyuyan kıza bakarak öksürdüm. ''Genç Efendim şey...'' O zaman başka bir odaya geçerim. ''Ah, çoktan gelmişsin!'' O ayağa dikilmişken kıza baktım. Jiri'den baya uzundu. ''Merhaba?'' Jiri'yi telefonda duyunca gülümsemeye başladım. ''Merhaba bebeğim...'' Konuşurken arkamı dönüp odadan çıkmak için adım atmaya başlamıştım. ''Otel odamdayım.'' İç çekti. Seslerden anladığım kadarıyla yatakta debeleniyordu. ''Benim odamda mısın?'' Esneyişini duyduğumda elimde olmadan onu özlediğimi farkettim. ''Seni özledim.'' Tam ona cevap vermek üzereyken odada uyuyan kız önümde belirdi. ''Selam!'' Neşeli bir şekilde konuşuyordu. Elimi 'dur' anlamında kaldırdım. ''Sen biriyle misin?'' Sesi titriyordu, sanki kızmak üzereymiş gibi. Gülerek ''Tam olarak değil. Onu tanımıyorum bile. Sanırım rezervasyonlarda bir sıkıntı çıkmış. Başka odaya geçerim, merak etme.'' Saniyeler geçti ve hala cevap vermemişti. ''Hey, orada mısın?'' Kız yine önüme dikilmiş el sallıyordu. Çok sinir bozucu. Stephan onu öldürebilir mi? ''Bebeğim...'' Tekrar konuşmaya başladığında neden cevap vermediğini anladım. Kıskanmıştı. ''Seni seviyorum. Sadece seni. Döndüğümde evlenelim, tamam mı?'' dediğimde uyuyan kızın şaşkınlıktan ağzının açık kaldığını gördüm. Gözleriyle dikkatle telefonumu inceliyordu. Arkamı döndüm. ''YAH! BEN-'' Jiri cevap bile veremediği için gülümsedim. Sevgilim gerçekten de tatlıydı. ''Çok kıskanma. Sadece 3 gün için buradayım.'' İç çektiğini duyduktan sonra diğer odanın anahtarlarını getiren Stephan'ı gördüm. Kafamı sallayarak diğer odaya yürümeye başladım. ''Gitmem lazım. Seni sonra ararım tamam mı? Yemeğini ye şimdi.'' Söylediği güzel şeyleri dinledikten sonra telefonu kapattım. Kendime dikkat etmem, ona dönmem ve onun beni sevmesi gibi güzel şeyler.
''Genç Efendim... bu akşam bir konferans var. Saat 10'da. Resmi giyinin.'' Bilgisayarıma rapor yazarken kafamı salladım. Telefonuma baktım, mesajlaşıyoruz yani.
Kimden: Her şeyim
''Yemek yapıyorum!''
Kime: Her şeyim
''Bana da biraz ayır.''
Kimden: Her şeyim
''Hayır! Sky ve arkadaşların birazdan gelir. kekeke. Yalnız olduğum için gelmelerini istedim.''
Kime: Her şeyim
''11'de skype yapar mıyız? Giyinmem lazım. 10'da konferans var. Seni seviyorum. Kendine iyi bak.''
Kimden: Her şeyim
''Evet meşgul CEO! Ben seni daha çok seviyorum.''
Kırmızı bir ceket, beyaz uzun kollu, siyah bir kravat ve siyah bir siyah ayakkabı giydim. "Hazır mısınız Genç Efendi?" Benim için kapıyı açan Stephan'a başımı salladım. Mustang 2014'e bindik. Garipti, ama o arabayı seçtim. Mekan kocamandı. Otel sarı ve altın rengi ışıklarla, peri masalı gibi görünüyordu. "Konferans ne hakkında?" Stephan omzunu silkti. Babam buraya beni gerçekten ne için göndermişti?
Kırmızı halıda yürürken VIP listesinde olmadığı için diğer kapıdan giren Stephan'ı izledim. Işıklar yüzüme vururken tek yaptığım suratımı olduğunca ifadesiz tutmak oldu. Asla gülerken fotoğrafımı çekemezsiniz. Jiri yanımda yokken asla. Cebimden telefonumu çıkarıp hızlıca ''Sıkıldım. Keşke burada olsan.'' yazdım ve Jiri'ye gönderdim. Eminim şuan misafirlerle ilgileniyordur. Kalın bir ses düşüncelerimi böldü ''Bay Jeon.'' Döndüğümde bana bir kadeh şarap uzattığını gördüm. Kibarca kabul ettim. ''Pardon bayım ama sizi tanıyor muyum?'' Sahte bir kahkaha ile güldüğünde etrafa bakındım. Bu konferans aptalcaydı. Bunu hissedebiliyordum. Neden babam burada olmamı istemişti ki? ''Ben Bay Lee. Bu özel konferansı sizin adınıza düzenledim.'' Şaşırmamıştım bile. Bakın, eğer bu adam onların adına yatırım yapmamı falan istiyorsa o zaman önümde eğilmesi gerekiyordu. Ucuz bir şeye kanmam ben. ''Öyle mi? O zaman başlasanız diyorum. Bu şey hiç ilgi çekici değil.'' 3 kere ellerini birbirine çarptığında ışıklar sahneye yönelmişti. Stephan'a baktıp onu tetikte olması için uyarmaya çalıştım. Dövüşebilirdim ama kaybolamazdım. Beni bekleyen Jiri'm var.
Bu konferans çok sıkıcıydı. Saçma sapan hisse satışları. Yüzdelik bir hisse payı için 1 milyon dolar ha? Komik. ''Sonunda bu konferansın en beklenen anına gelmiş bulunuyoruz. Bay Jeon Jungkook'u sahneye çağırabilir miyim?'' Spot ışıkları bana döndüğümde etrafa baktım. Kameraların flaşları yüzüme doğru patlıyordu. Ayağa kalkıp sahneye doğru ilerledim. ''Burada bana ihtiyaç mı vardı? Bilgilendirilmedim.'' dediğimde sunucu sadece gülümsedi. ''Bay Jeon...'' geçmiş dakikalarda bana aptalca gülümseyen adamdı bu. Gözlerimi devirdim. ''Ve kızım, Kim Shihyun bu gece evlendirilecekler.'' Ne dedin? Sahneye doğru yürüyen kıza baktım. Bu odamda uyuyan kızdı. Uzun kırmızı bir elbise giyiyordu. ''Bir çift gibi görünüyoruz!'' dedikten sonra kolunu benimkine bağladı. Kamera flaşları patlarken Jiri'yi hatırladım. Hayır, onun tekrar ağlamasına izin veremem. Kızı hafifçe ittikten sonra kırmızı ceketimi çıkardım. Ben merdivenlerden inerken kız ''Ne yapıyorsun?' dedi. ''Jungkook!'' Ne? Onu kabul etmemi mi bekliyordu? Asla olmaz!
''Hepiniz uzak durun. Çünkü ben zaten bir ilişki içindeyim. Ve ona aşığım. Senin kimin kızı olduğun umurumda değil ama evde beni bekleyen kadına göre bir hiçsin. Sadece... çekil.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangster Aşkım -çeviri- *original cr:fangirling101*
FanfictionBu hikaye asianfanfics üyesi fangirling101'in hikayesinin Türkçeye çevirilmiş halidir.