''J-j-jungkook...'' mat siyah Audi R8'in önünde durduğumuzda konuşmaya başladım. Kapıyı açıp beni yavaşça içeri itti. Okuldan uzaklaşmaya başladığımızda bir kez daha seslendim ''Jungkook..'' Sesim daha da soğuklaşmıştı ''Jungkook.'' Bana baktı ve ''Evet?'' dedi. Seni özledim demek isterdim fakat önce konuşmamızdan beri kavgalıydık. Bana bir kez daha bakarak ''Tam bir pislik gibi davrandığım için özür dilemek istiyorum.'' Tek yaptığım kafamı sallamak oldu ''Jiri...'' gülümsedi ''O gece için üzgünüm. Evet benim hatamdı. Birçok kadınla tecrübem oldu. Nasıl öpüşüleceğini, randevuya çıkılacağını, her şeyi biliyorum. İşim yüzünden çabuk büyümek zorunda kaldım ve beni her gece yatağıma kadar takip eden kızlarla uğraştım.'' Göğsümün üzerinde bir acı hissettim. Gözlerim sulanmaya başladığı için diğer tarafa baktım. ''Bilmeni istiyorum ki sen hepsinden farklısın. Seni sevmiyorum ama sen benim için çok özelsin. Umarım beni anlayabilirsin.'' Kafamı salladım. ''Sevmediğin kızları öpme o zaman.'' gözümden bir yaş damladı. Ellerini ellerimde hissettiğimde donup kaldım. ''Bana..biraz zaman ver olur mu? Daha önce hiçbir kıza bu kadar yakın olmamıştım ve seni her zamankinden daha çok üzmekten korkuyorum.'' Gözleri samimiyetle bakıyordu. Gülümsedim. Bana bakmaya devam etti ve ''Kahretsin, seni çok özledim.'' dedi. Bir aptal gibi gülmeye başladım. ''Ben seni senin beni özlediğinden daha çok özledim.'' dediğimde kıkırdadığını duydum. Onu tekrar gülerken gördüğüm için çok mutluydum. Fısıldayarak ''Beni deli ediyorsun.'' dedim. ''Dediğini duydum.'' ikimiz de güldük.
Büyük bir evin önünde durduğumuzda ona baktım. Burayı biliyorum! ''Ampul.'' dediğinde sanki bu bir şifreymiş gibi kapı açıldı. ''Ampul bir şifre mi?'' Kafasını salladı. ''Ama sadece belirli kişiler söyleyince açılır. Annem, babam, ben... ve Jungkyoo.'' Ona baktığımda morali bozulmuş gibiydi. Elini sıkıp ona gülümsedim. ''Jungkyoo? Ve neden buradayız?'' Evin içinde yürümek çok garip hissettiriyordu. Etrafa baktığımda şaşırdım. Çok da uzakta olmayan bir şelale ve ağaçlar gördüm. Bahçeler bir sürü farklı çiçek türüyle doluydu. Lale, gül, karahindiba... Büyük beyaz köşk onların önünde duruyordu. Benimle dalga mı geçiyorsun? Evin iki tarafında bizim evin 20 katı olan iki büyük ev vardı. Biri pembe biri de gökyüzü mavisi. Şaşkınlıktan kafamı salladım. Bu yer devasa büyüklükteydi. Jungkook gülerek ''Beğendin mi?'' diye sordu. Kafamı salladım ve güldüm. ''Bu delilik Jungkook!'' Omuzlarını silkti. İki evin yanından geçerken beyaz evin önüne park etmiş arabalar gördüm. 18 tane! 18! Önümüzdeki Bentley Continental Flying Spur 6.0'ı göstererek ''Bu ilk arabam.'' dedi.
Önümüzde duran hizmetçiler sırasından ''Genç efendimiz.'' diye bir ses geldi. En sonda Stephan vardı. ''Stephan, yemek hazır mı? Onlar evde mi?'' Stephan cevaplamadan önce eğildi. ''Madam ve Efendi evdeler. İkisi de yemek odasındalar. Bayan Park Jiri.'' Beni selamladığında ona gülümsedim. ''Etrafa bakmayı bırak onun için çok zamanımız var. Gel.'' Evi incelemekle meşgulken beni içeri çekti. Yemeğin kokusunu aldığımda karnım guruldadı. ''Tanrım. Babam beni öldürecek.'' diye mırıldandı. 16 sandalyelik uzun bir masanın olduğu odaya girdik. ''Anne...'' dediğinde zarif, güzel bir bayan ayağa kalktı. İkimize de gülümsüyordu. Beni görünce göz kırptı. ''Baba.'' dediğinde iyi görünen bir adam ayağa kalktı ve bana duygusuzca baktı. ''Seni Jeon Jinyoung ve Jeon Yumi ile tanıştırayım. Anne, baba bu Park Jiri.'' eğildim ve onlara tatlı bir şekilde gülümsedim. Jungkook'a baktığımda o da bana gülümsedi. Bana bir sandalye çekti ve belimden tutarak oturttu. Sonra o da yanıma oturdu. ''İyi akşamlar. Ben Park Jiri. 1-B sınıfındanım ve Dahakno'da yaşıyorum. Tanıştığımıza memnun oldum.'' derken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. ''Jungkook'u uzun zamandır senin hakkında didikliyorum. Bana sevgilisi olmadığını söylediğinde telefonuna bakıp seninle mesajlarını gördüm. Gerçekten çok tatlı ve dobra birisin.'' Jungkooka baktığımda yemek yiyordu o yüzden annesine bakıp sırıttım. Babası bana dönüp ''Park Jiri. Ailenin işi nedir?'' diye sorduğunda gerginliği hissettim. Jungkook elimi sıkıca tuttu. ''Ah....'' yalan mı söylesem? ''Annem markette domates ve diğer sebzeleri satıyor. Ben de ona yardım ediyorum.'' Kendime güvenerek konuştum. Korkmama gerek yoktu. Annem beni iyi yetiştirmişti sınırımı biliyordum. ''Oğlumu zengin olduğundan dolayı sevme ihtimalin var mı?'' Kafamı iki yana salladım. ''Kusura bakmayın efendim. Ama bu sorunuzu hakaret olarak algılıyorum. Jungkook'un bu kadar zengin olduğunu bile bilmiyordum. Ve onu parası ya da ünü için sevmiyorum. Onu seviyorum çünkü onu seviyorum.'' Evden atılacağıma eminken bana gülümsediğini gördüm. Teşekkürler tanrım.
Birlikte yemek yedik ve bol bol konuştuk. Annesi yarın beni yine beklediğini söyledi. Cumartesi olduğu için kabul ettim. ''Park Jiri.'' Jungkook arkamdan fısıldadı. Kalbim hızladı ve ürperdim. ''Evine hoşgeldin.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangster Aşkım -çeviri- *original cr:fangirling101*
FanficBu hikaye asianfanfics üyesi fangirling101'in hikayesinin Türkçeye çevirilmiş halidir.