40. Bölüm ''Jeju adası''

2.6K 188 54
                                    

Jungkook akşam yemeğimizi yerden birden bire ''Anne, toplantı için yurtdışında ne kadar kalmam gerekiyor?'' diye sordu. Anneme baktığımda onun Jungkook'un annesiyle olan konuşmasına ara verdiğini gördüm. Neden bilmiyorum ama gayet yakın gözüküyorlardı ve annem etrafındaki lüksü kabullenmiş gibiydi. ''Tamı tamına 4 gün. Neden sordun bebeğim?'' Annesinin ona bebeğim demesi üzerine gülümsedim. Gerçekten tam bir bebekti, ha? ''Gülmeyi kes Jiri. Ve bana öyle seslenmeyi kes anne.'' Masa birden sessizleştiğinde ona bakıp kaşlarımı kaldırdım. Sonunda bana bakarak ''Ne?'' diye sordu. Bifteğimden bir ısırık alıp sırıttım. ''Asıl sana ne, bebeğim?'' Çiğnediği boğazında kaldığı için öksürmeye başlamıştı. Neden bilmiyorum ama gülmeye başladım. ''İyi misin Jungkook?'' Babası konuştuğunda yalnız olmadığımızı hatırladım. Jungkook bana bakarak ''Aish! Gerçekten, bu kız...'' dedi. Babası ise ''Sorun değil Jiri, Jungkook'un bu kadar mutlu olduğunu görmek çok güzel.'' dediğinde ona beni affettiği için teşekkür ettim. Jungkook'un annesinin yaptığı yabanmersinli cheesecake'i yerken bir öksürük beni böldü. ''Ben...'' Jungkook suyundan içerek konuşmaya başladı. ''Jiri ile Jeju adasına gitmek istiyorum. Eğer izin verirseni- ah, hayır izninizi istemiyorum sadece sizi bilgilendiriyorum.'' Ona ve diğerlerine baktım. ''Yah! Jeon Jungkook, bana sormadın bile.'' Gözlerimi devirdikten sonra onun suratının düştüğünü gördüm. Annem ''Jiri nasıl konuştuğuna dikkat et.'' dediğinde dudağımı ısırdım. Onunla dalga geçmekten kendimi alıkoyamıyorum, napayım? Üzgünüm! ''Benimle geleceksin değil mi?'' Sesinin tonu çok komikti, gergin bir şekilde yalvarıyordu. ''Hmm, bakarız.'' dedim ve bize gülen diğerlerine baktım. Annesi ''Gerçekten iyi bir çiftsiniz.'' dediğinde ona teşekkür ettim ve birden ''Ama biz bir çift değiliz ki.'' dedim. Jungkook bir anda ayağa kalktı ağzındaki yemek artıklarını sildi ve yemek odasından çıktı. Annesi arkasından ''Jeon Jungkook! Yemek yiyoruz.'' diye bağırdığında. ''Bu bana yetti.'' dedi. Herkes bana bakıyordu. Kahretsin, sadece şaka yapmıştım. ''Sanırım onunla konuşmam gerekiyor. İzninizle.'' Hayatım sona erecekmişçesine koridora doğru koşarken ağzımdan çıkan son şey ''Akşam yemeği için teşekkürler!'' oldu.

Onu odasındaki balkon demirlerine yaslanırken buldum. Balkondan gelen esinti içimi ürpertmişti. Rüzgar saçlarını dağıtıyordu. İç çekişi net ve sesliydi. Ona bakarken gülümsedim. Düz beyaz tişörtü, kırmızı şortu ve ev terlikleriyle Olympus'un tanrısı gibi görünüyordu. Saçlarını karıştırdığında gülümsemem büyüdü. Ona bir adım uzaktayken yanında olduğumu farketti. ''Burada ne yapıyorsun?'' Sesindeki soğukluk görmezden gelinemeyecek kadar fazlaydı. Arkadaşça bir tonla ''Jungkook-ah.'' dedim. ''Sanırım kapı açıktır, artık gidebilirsin.'' Ofiste kullandığı ses tonuyla konuşuyordu. Bilirsiniz, korkunç olan. Dikkatlice kollarımı beline doladım. Beni suçlayamazsınız! Ben 1.60'ken o 1.80. Dokunuşumla sertleşen vücudunu hissettim. Kafamı sırtına koyup kokusunu içime çektim. Kollarımı ona daha sıkı sarmışken ''J-jiri...'' dedi. ''Özür dilerim. Sadece şaka yapıyordum. Bana kızma, lütfen?'' Konuşurken içimdeki her şey patlıyormuş gibi hissediyordum. Kalbim normalden bin kat fazla atıyordu ve bu hissi uzun zamandır özlediğimden dolayı ağlamak istiyordum. Yüzünü bana dönüp, ellerini omuzlarıma koydu. Onu saran kollarıma bakarken yüzünü küçük bir gülümseme aydınlattı. Yavaşça beni kendine çekti. ''Benimle geleceksin, değil mi?'' Sesi cılız ve titrekti. Sormaya korkuyormuş gibi dursa da kollarını bedenime daha çok sardı. Ben onu vücudunda kan akamayacak bir şekilde sıktığıma emin olduğumdan kollarımı hareket ettirmedim. Kafamı kaldırıp gülümseyerek ''Tabiki, ne zaman olursa.'' dedim. ''Seni seviyorum.'' ''Seni seviyorum.'' Ahenkli bir şekilde konuştuğumuzdan dolayı gülmekten birbirimize bir süre sarılamadık. ''İyi geceler?'' dediğimde bana bakmaya devam etti. ''Biraz daha kal.'' diyip yatağına oturmamı işaret etti. Hemen kafamı salladım. Nedenini bilmediğim bir şekilde heyecanlı hissediyordum. ''Neden?'' diye sordu sonra beni kolumdan çekerek ''Buraya gel.'' dedi ve beni yanına oturttu. ''Rahat mısın?'' diye sorduğunda kafamı yavaşça salladım. ''O zaman koltukta oturalım.'' dedi. Sesli bir iç çekişle ''Daha iyi olur.'' dediğimde kıkırdadı. ''Film izlemek ister misin?'' dedi. Kafamı salladım. Kafam hiç hissetmediğim duyguların karışıklığıyla doluydu. ''Hayalet görmüş gibisin. İyi olduğuna emin misin?'' diye sorarak üzerime eğildi ve yüzüme baktı. Kahretsin, onu öpmek istiyorum! İşte hissettiğim buymuş. Dudağımı ısırarak onu itmeye çalıştım ama kımıldamadı bile. Kaşlarını kaldırarak ''Ne?'' dedi. Nefesindeki nane kokusu içimi ürpertiyordu. Kalbim sadece onu öpme düşüncesiyle bile deli gibi atıyordu. ''Sadece bir kere.'' dedim. Ona eğilerek yanaklarını ellerimin arasına aldım ve onu öptüm. Gözlerini açtığını gördüğümde ben kendiminkileri düşüncelerimi toplamak için kapattım. Birkaç belirsiz saniye sonra öpücüğü kestim ve ona baktım. Ama hayır, his hala gitmemişti. Aksine çoğalmıştı. Bu gece onu yiyip bitirmek istiyordum. Ne?! Ne dedim ben?! Ona çıldırmışçasına bakıyordum. ''Gergin olmana gerek yok, buraya gel ben sana istediğin şey için yardımcı olurum.'' dedi ve beni belimden tutarak kucağına oturttu. Sonra kollarını etrafıma sardı. ''Seni öpmeyi çok isterim o yüzden istediğin her an söyleyebilirsin.'' Ve böylece uzun bir gece başlamıştı..




Gangster Aşkım -çeviri- *original cr:fangirling101*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin