Acı dolu bir ifadeyle bana bakarken çantasını düşürdü. Ne? Onu kabul etmemi mi bekliyor? Onu tanımıyorum bile, deli olmalı. İki kaslı adam bana doğru geldiler tam dokunmak üzereydiler fakat, benim Stephan'ım var. 1.96'lık boyuyla bana tepeden bakan Stephan'a bir bakış attım. 35 yaşında ve baya kaslıydı. ''Onlarla ilgilen. Ben önden gidiyorum. Biriyle ya da bir şeyle görüş. Sinirliyim. Fena bir şekilde.'' Sahnenin merdivenlerinden inerken fısıltılar arttı ve kamera ışıklar gözümü kör etti.
''Neden Shihyun'u istemiyorsun? O harika''
''İlişkin mi var?''
''Şanslı kız kim?''
''Neden Shihyun değil?''
Bana sadece Jiri isen soru sor. Gazetecilerin yanından geçerken bir kızın adımı haykırdığını duydum. Annem de bir kadın olduğu için bir kızı utandırmaktan nefret ederim. Ama kahretsin, asla Jiri ile ilişkimi zedelemeye cürret etme. Her şeyi kaybedebilirim ama onu asla. Saat 23:33. Onca karmaşadan ötürü skype'a geciktim. Yanında çevrimdışı yazan adına tıkladım. 2 dakika sonra cevap vermişti. ''Selam bebeğim, nasılsın?'' Diğer hatta mırıldanmalar duyarken elimde bir taksi çevirdim. ''Selam Jiri.'' Kırılan bir şeyin sesini duyduğum an kalbim tekledi. Evimiz basılmış mıydı? ''JIRI!'' Çığlığını duyduğum an az kalsın telefonumu düşürüyordum. İyi miydi? Annem nerede? Babam nerede? Korumalar nerede? ''JUNGKOOK!'' Sesini duyduğumda derin bir nefes aldım. ''S-sen iyi misin? Ne oluyor?'' Sesim iyi çıkmıyordu. Sinirli gibiydim, kusura bakma bebeğim. Diğer hattan gülme sesleri duyunca rahatladım. ''Tanrım. Ne yapıyorsun seni genç bayan?'' Diğer bir kahkaha daha. İyi olduğu için gülümsedim. Onu bir daha kaybetsem ölebilirdim. ''Korku filmi izliyoruz. Ve aman tanrım haahhaha Hobie gerçekten korkuyor. Burada olmalıydın!'' Orada olmalıydım. ''Seni özledim.'' İç çektikten sonra o da beni özlediğini söyledi. Ona uyuyan kızdan bahsettiğimde bunun çılgınca olduğunu söyledi ve Shihyun'un güzel olup olmadığını sordu. Bilmiyorum. Bazen kızlara benden daha ilgili gibi davranıyor.
Otele döndüğümde her şey yolundaydı, Jiri'ye uyumasını söyleyip ona ninni söyledim. Bir çocuk gibi horulduyordu ve bu çok tatlıydı. Laptopumu açıp neden burada olduğumu hatırlayana kadar biraz araştırma yaptım. ''Baba.'' Sesim düz ve sertti. Üzülüğümü bilmeliydi. ''Jungkook.'' Tamam, sanırım saygılı konuşacağız. ''Neden?'' Neden aradığımı bildiğini biliyordum. ''Ah, şu Shihyun meselesi.'' Beni görmediğini bile bile kafamı salladım. ''Hayır diyeceğini biliyordum. Onlara bir ilişkide olduğunu ve evlenmeyi asla kabul etmeyeceğini söyledim fakat onlar şanslarını denemek istediler. Durumu düzgünce halledeceğine ve Jiri'ye olan sevgine güvenip sana sürpriz düğünden bahsetmedim. Binlerce anlaşmayı kaybedebilirsin ama onu asla, öyle değil mi?'' İç çektim. Bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu bilmiyordum. Babam Jiri'yi ne kadar çok sevdiğimi biliyordu. ''Raporu yarın tamamlarım. Özel bir jet gönder. Burada kalmaya dayanamıyorum.'' Babam bunları ayarlayacağını söylerken Stephan odaya girdi. ''Durum berbattı, efendim.'' Konuşmaya devam etmesi için kafamı salladım. ''Panik içindeler. Shihyun deli gibi ağlayarak peşinizden koşmaya çalıştı fakat ben çoktan Jeju'daki bağlantılarımızı arayıp olayı halletmiştim. Bunun dışında, Bay Kim size çok sinirli. O bir yatırımcı mı?'' Kafamı salladım. Onun kim olduğunu bilmiyordum bile.
Ertesi gün erkenden hafif bir kahvaltı sipariş edip Jiri'yi aradım. Bebeğimi çok özlemiştim. Ceketimi giyip odamın kapısını açtığımda az daha kalp krizi geçirecektim. Önümde eğilen bir kadın ve yanında bir sepet dolusu kahvaltı vardı. Kadının saçları salıktı ve beyaz bir elbise giyiyordu. ''Eğer izin verirseniz.'' Adım atarken kadın bacağıma sarıldı. ''Jeon Jungkook...'' Sanki hayatı buna bağlıymışçasına ismimi söylüyordu. ''Bayan, halletmem gereken çok işim var.'' Ondan uzaklaşmaya çalıştım fakat daha sıkı sarıldı. Şimdi de ağlıyordu. ''Pardon.'' Daha fazla güç göstererek tekrar gitmeyi denedim. ''Lütfen... Jungkook.'' Bunun sorunu ne böyle? Ben de eğilmeyi denedim. Jiri'yi düşünmeye çalıştım. Ya Jiri bana bunu yapsaydı? Hayır! Jiri neden önümde eğilsin? ''Bakın bayan, sizi tanımıyorum o yüzden benim peşimi bırakmalısınız. Ben nişanlyım ve nişanlıma aşığım.' Tanrım, o beni bu kadar sinir ederken nasıl nazikçe onu reddedebilirim? ''Benimle çık. Sadece bir hafta. Bir hafta. Sadece bir.'' Kafamı salladım. Bir saat için bile olmaz. ''SHIHYUN!'' Korumalar koridorun ucundan koşup kızı kaldırmaya çalıştılar fakat bu sadece kızın daha çok ağlamasını sağladı. Ayağa kalkıp Bay Kim'e bakarak pantolonumu düzelttim. ''Prensesim, geçen gece yeterli değil miydi? Deneyeceğimizi söyledim ama bu kadarı fazla.'' Bay Kim'in Shihyun'a sarılırken acıyla dolan gözlerini gördüm. ''Baba, n'olur?'' Bunu duyduktan sonra onları selamladım. Bir toplantım vardı. Onların yanından geçerken Bay Kim kolumdan tuttu. ''Bana dokunma.'' Derin bir iç çektikten sonra Shihyun'u arkasına aldı. ''Kızım ukala bir çocuğa delicesine aşık ve elimden gelen hiçbir şey yok.''
Güldüm. ''Aşık? Bana? Görünümüme mi? Parama mı?''
Kafamı kaldırınca Bay Kim'in sinirlendiğini gördüm. ''SOPA'da senin takipçindi, Jungkook. Kahrolası her gün.'' Okuldaki kızları hatırlamaya çalıştım fakat tek hatırlayabildiğim Yoongi ve Jimin'i dövmeye koşan Jiri'ydi. ''O zaman onun için üzgünüm. Gitmem lazım.''
Asansöre doğru yürürken sinirlerimi bozan bir soru geldi. ''Bütün dünyan onun hakkında mı? O zaman dünyanı senden alırım.''
Hayır, Jiri olmaz. O olmaz. Her şeyi alın ama onu almayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangster Aşkım -çeviri- *original cr:fangirling101*
FanfictionBu hikaye asianfanfics üyesi fangirling101'in hikayesinin Türkçeye çevirilmiş halidir.